Anne!

700 88 240
                                    

"Sen aklını mı yitirdin böylesine babalı bir kapıyı bırakıp nereye gitmeyi düşünüyorsun?" Bu kadının annem olduğuna inanamıyordum. Neler çektiğimi kendi gözleriyle görmemiş miydi? Dehşetle ona bakarken kolumu cimcikledi. "Bana bak kız buradan kaçmayı düşünüyorsan aklından sil. Eğer ki kapıma gelirsen seni şu adama veririm... Hatırladın mı? Sürekli kapımıza gelip sana sulanan adamı hatırladın mı? Yemin ederim hiç acımam üstüne atıveririm."

"Sen nasıl bir annesin?"

"Onu bunu bilmem. Bir kere ana ocağından ayrıldın. Geri döndüğünde millet ne der? Orada dullara ne gözle bakıyorlar senin haberin var mı? Şimdi kuyruğunu kıs otur oturduğu yerde..." Senden nefret ediyorum... "Tamam, hiçbir yere gitmeyeceğim ama sen yarın geldiğin yere geri döneceksin Anne!" Gitmeyeceğini biliyordum yine de artık onun gitmesini istiyordum. "Ama şimdi bir işe yara madem damadını çok seviyorsun, yuvamız yıkılmasın istiyorsun, iyi bir kaynana ol ve yemek yap... Unutmadan bu evin belli kuralları var çok yağlı ve tuzlu yemekleri sevmezler artık ona göre bir şeyler yaparsın." Kendime bir bardak su doldurup etrafına bakınan anneme baktım. "Cenk birkaç saate gelir elini çabuk tutsan iyi edersin." Annemin yanından ayrılırken kız dur dese de onu dinlemedim. Madem her şey kolaydı, yemek yapmakta zor sayılmazdı değil mi?

Ondan kurtulup salona geldiğimde oturup suyumu içtim. Annem bu defa sınırı aşmıştı. Bildiğin beni o kıllı adama vermekle tehdit etmişti. Düşünmek bile midemi bulandırıyordu. Bardağımdaki son yudumu içtiğimde merdivenlerden ses geldi. Evin çoğu yeri ahşaptı bu yüzden birilerinin gelip geçtiğini kolaylıkla duyabiliyordum. Kerem Bey kasım kasılarak aşağıya indiğinde başımı başka yöne çevirdim. Kalbim onu gördüğümde yerinden çıkacak gibi atamaya başlamıştı. Hala onun büyüsünden kurtulamamıştım. Beni resmen içine çekip sömürmüştü. Dokunduğu yer sızım sızım sızlıyordu. Cenk'in ağabeyi olmasa onun akımına kolaylıkla kapılabilir en küçük karşı koyma eyleminde bulunmazdım. Adam baştan aşağıya mükemmeldi. Mükemmellik abidem kusursuz olsa da normal bir insanda olduğu gibi kalbe sahip değildi. Onun kokuşmuş kalbi ona karşı empati duymamı engelliyordu.

Yakınlarıma bir yere oturduğunda göz ucuyla ona baktım. O da eli çenesinde bana bakıyordu. Acaba aklından yine ne hinlikler geçiyordu. Ama yok bir daha onun etkisi altına girmeyecek bana yaklaştığında basacaktım. Ona göre bir sürtüktüm ve kolaylıkla elde edilebilirdim. Şimdi düşüncelerini daha iyi anlıyorum beni baştan çıkarıp kolaylıkla evden atacaktı. Madem gidecek bir yerim yoktu, bana katlanmaya mecbursun Ateşdağlı... "Kızım bir bakar mısın?" İkimiz aynı anda irkilerek anneme baktık. O burada olduğu için gülümsemek zorunda kalmıştım. Annem mutfağa gittiğinde bende peşi sıra gidecektim ki bileğimden tuttu. "Bana kahve yap, annen gidene kadar buradayım." Bileğimi ondan kurtarınca nefretle baktım.

"Birinci bir daha bana dokunmaya kalkma, ikincisi annem hemen gitmeyecek. Kocam ne zaman git derse o zaman gider. Senin bu konuda söz hakkın yok."

"Güldürme beni bu ev benim istesem ikinizi aynı anda dışarıya atarım."

"İşte o yemez... Sen istesen de beni bu evden atamazsın. Biliyorsun ki ben gidersem Cenk'de peşim sıra gelir." Bana nefretle bakınca yüzüme zoraki bir gülümseme kondurdum. "Ben gidip acı kahveni yapayım." Tekrar bileğimi tutunca bu defa çekmedim. Allah'ım tuttuğu yer neden bu kadar bana azap veriyordu. Bir insanın dokunduğu her yer böylesine yanamazdı. "Kahvem şekerli olsun, hala nefesini ağzımın içinde hissediyorum. Kahvem şekerli olsun ki hiç değilse ağzımın tadı geri yerine gelir." Gel beni öldür diyor, elimi ondan çekerek hızla mutfağa girdim. "Kız kaç dakikadır seni bekliyorum neden gelmen bu kadar uzun sürdü." Anneme bakmak yerine kahve fincanını çıkardım. "Çünkü senin kızın bu evde hizmetçi o adam da patronum... Bana kahve yapmamı söylüyor. Başka sorun var mı?"

ŞAN KIZI ~ DEVAM EDİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin