8. Bölüm: Operasyon

230 97 429
                                    

Merhaba, iyi okumalar dilerim!!

Can Bonomo - Yağma Yağmur

"Adam resmen bizimle oyun oynuyor." Zeynep komiser sinirle olduğu yerde dolaşırken kestane rengi saçlarını çekiştirdi. Yumruklarını sıkıyor, dudaklarını dişliyor, olduğu yerde gidip geliyordu.

"Madem buraya bırakacaktı cesedi neden sabah ki maktule bu ritüeli uygulamadı?" Kendi kendine söylenirken, kimseyle konuşmuyor kendi kendine gidip geliyordu kaldırımda.

"Sanki iplerimiz onun elinde, bizi bir kukla gibi bir çemberin etrafında dolaştırıp duruyor, yol kat edemiyoruz." Bora komiser sakinliğini korumaya çalışırken gözlerini cesetten ayıramıyordu. Kendi içimde söylediği sözleri tekrar ederken, kaşlarımı çatıp etrafıma baktım.

"Bir kukla gibi çemberin etrafında dolaştırıp duruyor." Sözler dudaklarımdan döküldüğünde etrafımda bir tur attım. Çember... 

***

Cinayetin bulunduğu ilk günden bu güne yedi ceset, sayısız otopsi, incelemeler... Her şey gözlerimin önüne bir perde misali indi. Ceset bulunan ilk yer göl kenarıydı, daha sonra orman, bir sokak, emniyet müdürlüğü, Taner Sulusoy'un evi, okul bahçesi ve şimdi kapalı çarşı... Katil bunca zaman hep merkezdeydi, her an her şeyi görüyor, her şeye ulaşabiliyordu. Gözlerimin önüne ilk zamanlardan bu zamana araştırdığımız gözümüzün önünde olan ama bizim göremediğimiz şeyler gelip gidiyordu. Aklı sıra bizi birer kukla haline getirmişti. Ama oyun bitmemişti daha, bitmek için çok erkendi. 

"Bir harita var mı?" Kendi etrafımda dönmeye son vererek telaşla söylendim. Zeynep komiser anlamazca kaşlarını çatarken, Bora komiser ekip arabasına yöneldi. Arabanın kapısını açıp, torpido gözünden katlanmış bir kağıt çıkardı. Aceleci ve sabırsız adımlarla yanıma yaklaşıp haritayı bana uzattı.

"Emin değilim. Ama bir teorim var." Haritayı heyecanla açıp arabanın üzerine serdim. Şehrin haritasıydı. Kırışık yerleri elim ile düzeltirken şehrin dışında kalan gölü gösterdim. " İlk ceset göl kenarında bulunmuştu hatırlayın. Ferit Kurtuluş." Tam o noktayı parmağımla gösterirken diğer elim ile çantamın içinden bir kalem çıkardım. Gölü yuvarlak içine aldım. Zeynep ve Bora komiser kuşkulu ama meraklı gözlerle bakarken Bora komiser ne söylemeye çalıştığımı anlamıştı. Ali de arabanın yanında pür dikkat beni izliyordu.

"İkinci cinayet. Suat Engin. Şehir ormanında bulundu." Kalemimle o noktayı da yuvarlak içine aldım. Bu noktayı nasıl kaçırırdık, aklım almıyordu. Heyecanla sözlerime devam edecekken Zeynep komiser ekledi. " Göle on dakika mesafe de." Kafamı sallayarak onu onayladım. Haritayı gözlerim ile tararken aradığım noktayı buldum. 

"Aysun Tekin'in bulunuğu sokak. Neden buraya bırakıldığını çözememiştik." Gözlerimi Bora komisere çevirdim. Benimle aynı yere bakıyordu. "Çevre yolundan gidilirse çok kısa sürer. Bir gecekondu mahallesindeydi." Bağlantıyı yavaş yavaş fark ediyorlardı. İçimdeki heyecana meydan okurcasına devam ettim.

"Dördüncü cinayet Cem Karadağ. Emniyet müdürlüğü arkası." Tereddütlü gözlerim Bora komiseri buldu, gözleri dikkatle haritanın üzerindeydi. Kafasını çevirip bana baktı. " Biz ana cadde üzerindeyiz. Katil ilk maktulleri şehir dışında ıssız yerlere bırakırken adım adım şehre iniyor." Duygularını kontrol altında tuttuğundan emin olarak bir sonraki yeri yuvarlak içine aldım.

"Taner Sulusoy'un evi ana caddeye yakın, merkezi konumda." Beşinci maktulün yerini de gösterdiğimde bir resmin yavaş yavaş tamamlanmaya başladığını görüyorduk. Her şey bir yapbozun parçasıydı, ama eksik parçalar vardı. Taner Sulusoy'un evine yakın bir kilometre yukarısında kalan okulu yuvarlak içine aldım.

NilüferWhere stories live. Discover now