2-3.Bölüm:"Silah"

61 17 46
                                    

Merhabalar iyi okumalar dilerim!!

Lalalar - Ceketini Al Yoluna Bak

"Sen ne yaptığını zannediyorsun?" Azra çıktığı kapının ardından koşarcasına gelip elimden telefonu aldı. Sinir ile çatılan kaşları koyu gözleri benim gözlerim ile buluştuğunda gözlerini kısıp çantasına yöneldi. Bakışları çantası ve benim aramda gidip gelirken muhtemelen içinde bir şeyin eksik olup olmadığına bakıyordu. Sinirle güldüm. Asıl sen benim ne yaptığımı zannediyorsun?

"Dışarısı polis dolu farkında mısın? Bir seslensem anında hapse atarlar seni." Tehdit edercesine bana baktığında hiçbir şeyin eksik olmamasının rahatlığı ile çantasını omzuna attı. Delici bakışları ile bana üstten üstten bakıyordu. 

"Hırsız olmadığımı anlaman için daha ne kadar beklemem gerekiyor?" Gözleri kısılırken şüpheli gözleri kapıya gitti. Ne düşünüyordu? Arkasına bakmadan kaçıp gitmeyi mi? Ancak bir suçu olan korkaklar kaçmayı göze alırdı. "Şikayet ederim seni." Dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı onu onaylarcasına ileri geri salladım. Kollarım rahat bir şekilde göğsümde birleşirken Azra'ya bakmayı sürdürüyordum. Daha ne kadar uzatacaktı?

"Kozları açık oynayalım mı Azra?" Bakışları bir an için teklerken rahat bir ifade vermeye çalıştığı vücudu kasıldı. Bakışları hafifçe yukarı kalkarken "Ne saçmalıyorsun sen?" diye yakındı. Neden bu kadar çok gerildin Azra? Neyi öğrenmemden bu kadar korkuyorsun? Neyi saklıyorsun? 

"Hakan Temur ile ilişkin vardı. Eşinden ayrılması için ısrar ettin. Kabul etmedi ama sen Asu Hanım'a onun biri ile ilişki yaşadığını söyledin. Kendi adını söylemedin, durumu kontrol edebilmek için her şeyden haberinin olabilmesi için başka birinin haberini verdin. Asu Hanım, eşinden ayrılma kararı aldı ama tahmin ettiğin gibi Hakan Bey sana dönmedi. Sen de sinirlendin bir gece evine gittin. Onu aşağıya sen ittin değil mi Azra?" Azra son sözüme kadar dikkatle beni dinledi. Söylediğim her söz de alay ile kaşları havaya kalkarken sözlerim bittiğinde yüzünde küçük bir gülümseme oluştu. Başka bir zamanda yüzünde hoş sayılabilecek olan bu gülümsemeden şuan alay dolu kahkahalar yükselmek üzereydi. 

"Güzel iyi senaryo. Sen bunu bugün yaz gazeteye. Yarın sabah adına açılan dava ile açarsın gözlerini. " Üstünlüğün ona geçtiğini düşünüyor olmalıydı ki, sert mizacındaki ufak gülümseme solmuş, ciddi bir hale bürünmüştü. Kaşı tehditkar bir şekilde havaya kalkmıştı. 

"Ben kanıtım olmadan gazeteye yazmam Azra Hanım. Peki ya elimde Hakan Temur ile ilişki yaşadığınıza dair kanıtlarım varsa, sizin onun şahsına ettiğiniz tehditler... Ya bendeyse?" Alay ile havaya kalkmış kaşı aşağı inerken elimde ne olduğunu bilemediği için sessiz kaldı. Yüzündeki tehditkar ifade yerini boşluğa bırakırken gözlerimin içine baktı. İnkar mı devam mı Azra?

"Sen kafayı yemişsin. Şikayet edeceğim seni." Kapıya doğru hızla adım attı. Sözlerimden mi yoka gerçeklerden mi kaçıyordu belli değildi. Böyle daha çok şüpheyi üzerine çektiğinin farkında değildi. Eli kapının kulpuna gittiğinde yüzümde bir gülümseme oluşmuştu bile.

"Hazır şikayet etmeye gitmişken polisten bilgi sakladığın için kendini de ihbar edebilirsin."Eli kapının kulpunda asılı kalırken birkaç saniye olduğu yerde durdu. Soluk verdiğini duyabiliyordum. Sanırım ters köşeye düşmüştü. Kapıyı açıp sakin bir eda ile dışarı çıktı. Kapıyı arkasında açık bırakmıştı. Omuz silkip aynada kendime döndüm. Saçlarım dışarıda yağan karın etkisi ile kabarmıştı. Parmaklarım ile o bölgeyi düzleştirip üşüyen ellerimi montun cebine soktum. Lavabodan çıktıktan sonra koridorda yürürken Azra'yı gördüm belli belirsiz. Hiç kimseye bir şey demeyeceğini adım gibi biliyordum. Bu konuda ya gerçekten ölümünde bir parmağı vardı ya da kendi adının böyle bir ilişki ile anılmasını istemiyordu. Başka bir seçenek aklıma gelmiyordu.

NilüferWhere stories live. Discover now