2-9.Bölüm:"Yargısız İnfaz"

46 10 58
                                    

Merhabalar, soruşturmanın bitmesine son bir bölüm kaldı! İyi okumalar dilerim!

Sabaha karşı büyük bir yorgunluk ile açıldı gözlerim. Tüm gece uyumamak için son derece direnmiştim. Gelen her bir ses, bana yaşadığım korkuyu daha çok anımsatıyordu. Normalde gece çıkan hiçbir sesi duymayan ben, duyduğum en ufak bir adım sesinde yerimde sıçrıyor, uykumdan uyanıyordum. Gözümü doğru düzgün uyku bile girmezken, birkaç saat uyuyabildiğimden bile şüpheliydim. Bedenim korku ve huzursuzluk ile sarsılırken yataktan kalkıp yeni doğmaya başlayan güneşe baktım, pencereden.

Bir kış günü olduğu için hali ile güneş daha geç doğuyordu. Havada öyle bir buhran vardı ki, gri bulutlardan sızan güneş ışınları bile aydınlatmaya yetmiyordu günü. Ne ara bu hale gelmiştik? Ne ara olmuştu, tüm bu yaşananlar? Daha iki gün önce burada keyifle vakit geçiriyorduk. Daha üç gün öncesinde vurulmuştu Bora. Evde yatıp dinleneceği hal de bir katile yardım ediyordu.

Acaba Bora, işin hangi evresinde dahil olmuştu? Birini öldürmeye yardım edemezdi. Ama bu işin altında bir şey olmalıydı. Bir sebep olmalıydı, Bora böyle bir şeyi yapmazdı. Nasıl başlamıştı her şey? Dört gün öncesinde başlamıştı her şey. Hakan Temur'un cesedini yaşadığı apartmanın önünde bulunduğunda başlamıştı. O günün sabahında haberi alınca erkenden uyanıp çıkmıştım evden, hatta Bora'da benimle beraber uyuyordu. Tüm gece beraberdik. Ölüm esnasında benim yanımdaydı. Bu yüzden ölümüne yardım etmiş olamazdı, ama örtpas etmeye çalıştığı da inkar edilemezdi. 

Başlar da intihar olarak düşünülen, olay. Hakan'ın oğlu Yusuf'un bana söyledikleri ile başlamıştı. O gün Azra, bana oldukça sert bir tepki vermişti. İlk gördüğüm anda onda bir şeyler olduğunu anlamıştım. Ne olduysa o gün olmuş olmalıydı. O gün Bora, iş çıkışında ya da esnasında dahil olmuş olmalıydı olaya. Öyle ki Azra'nın telefonunda bulduğum tehdit mesajlarını dahi ciddiye almamıştı. Sonraki gün kampüse gitmek konusunda o kadar ısrar etmeme rağmen, gitmek istememiş ardından benim gideceğime emin olduğunda benimle gelmişti. Hakan'ın arkadaşları Bekir Bey ve Emine Hanım ile konuşmuştuk. Azra'nın hırsından, ilişkilerinden bahsetmişti Bekir Bey. 

Yanlarından ayrıldığımızda ise rehine olayı patlak vermişti. Lena, rehin alınmıştı. Dün gece Dilara'yı kapı aralığından görmüştüm. Dilara'nın bu iş ile alakası ne kestirebilmek güçtü. Dilara buradaysa Lena'da burada olabilir miydi? Lena'yı, Mete'nin elinden kurtarmıştı Bora ama kendisi yaralanmıştı. O anlar aklıma geldiğinde duraksadım. Ölesiye korkmuştum ona bir şey olacak diye. Bora'da işin içindeyse, Mete'den arseniği elde ettiklerine göre o zaman neden Mete, Bora'yı yaralamıştı? Azra, hastanedeyken şöyle demişti:"Biraz daha dikkatli olun. Az kalsın yakalanıyorduk." Tabii, ya. O gün konuştukları kişiler Lena ve Dilara'ydı. Ama, kendilerini ele verecek ne olmuştu ki? Mete, olayından bahsetse, o da işin içindeyse neden yaralasın Bora'yı? 

Üçüncü gün. Bora ile ettiğimiz kavga, ifadeyi okuduğumdaki tepkisi her şeyi açıklıyordu belki de. O da araştırıyordu, belki de delillerin üzerini kapatıyordu. Ama neden yapıyordu bunu? Hangi nokta da dahil olmuştu işin içine, kestiremiyordum. Zeynep ile otele gittiğimizde Azra'nın olası cinayet saatinde otelden ayrıldığını öğrenmiştik. Ki garip bir şekilde o gün Poyraz ile birlikteydi Azra. Acaba Poyraz da mı işin içindeydi? Mümkün müydü bu? Yoksa garip bir tesadüf müydü? 

Sonra dün, dördüncü gün. Yapılan ikinci otopside rastlanımıştı arseniğe. İlkinde neden çıkmamıştı ki? Bu da bir sorundu. Daha sonra sorgu sırasında. Bora, Hakan Temur'un ölümünün cinayet olduğunu söylerken bize arkasını dönmüş, Azra'nın yüz ifadesini görmemizi engellemişti. En sonunda ise onları görmüştüm. Toplantı odasında, o kadının o odada olması bile başlı başına bir saçmalıkken ikisini o oda da dip dibe görmüştüm. Sonrası da malumdu. 

NilüferWhere stories live. Discover now