2-7.Bölüm:"Baş şüpheli"

49 7 75
                                    

Merhabalar, iyi okumalar dilerim!

Cengiz abi elinde çiçekler ile öylece kapının önünde kaldı. Yüzünde oldukça şaşkın, şaşkınlıkla karışık bir gülümseme oluşmuştu. Dudakları aralık bir şekilde öylece Zeynep'e bakıyordu. Zeynep içinde ne var ne yoksa çıkarmış, klozetten kalkmıştı ki, Cengiz Abiyi gördü. İkisinin bakışları birbiri ile kesişti. Zeynep'in yüzündeki şaşkın ifade belirginleşti. Bakışlarım ikisi arasında dolaşırken, çok romantik olmasa da bu konuşmada bir yerim olmadığını görerek geri çekildim. Baş başa konuşmaları daha sağlıklı olacaktı. 

"Ben sizi yalnız bırakayım." Zeynep'in kolunu sıvazlayıp Cengiz abinin yanından geçip çıktım. Kapının kulpunu tutup kapıyı kapattım. Biraz olsun mahremiyete ihtiyaçları vardı.

Zeynep Alaca

Boğazımdan gelen dudaklarımın arasında iğrenç bir tat bırakan kusmuk bulanan midemi daha da bulandırıyordu. Klozetin içine bakmayı reddederek sifonu çekip çıktım. Kabinin kapısını arkamdan kapattım çünkü katlanılmaz bir şekilde kokuyordu.

Bakışlarım tekrar Cengiz ile birleşti. İşte bu hiç iyi olmamıştı. Böyle bir anda beni görmemeliydi. Henüz ne yapacağıma karar dahi verememişken öğrenmemesi gerekiyordu. Bozuntuya vermeden lavaboya doğru yürüdü. 

"Kadınlar lavabosunda ne işin var, hayatım?" Ses tonumu sabit tutmaya çalışırken musluğun önüne gelip aynadaki yansımama baktım. Başımın üstünde toplanmış saçlarım dağılmış, kenarlardan firar etmişti. Ten rengin solmuştu sanki, normalde de pek makyaj yapmazdım ama bu sefer daha da soluktu sanki yüzüm. Dudaklarımdaki renk bile gitmişti. Musluğu açıp ellerimi güzelce köpükledim. Bakışlarım aynanın yansımasında elinde çiçekler ile dikilen Cengiz'e kaydı. Karnımda bir canlı taşıdığımı öğrense havalara uçardı, boyu mercimek kadar dahi olsa da. 

"Çiçekler bana mı?" diye sordum. Cevap vermesini umarak. Neden konuşmuyordu. Avucuma doldurduğum suyu yüzüme çarptım. Soğuk su yüzüme nüfuz ederken, suyun soğukluğu ile titredim. Bu ayılmama yardımcı olmuştu.

"Hamilesin sen." Cengiz'in sözleri ile musluğu kapattım. Duvarda asılı duran havlu peçetelerden birkaç tanesini elime alıp ellerimi kuruladım. Yüzümdeki suyu silmedim, çünkü midem bulanmaya devam ediyordu. "Kustum diye mi? Öğlen yediğim yemek midemi bozmuş."Yüzümde yapay bir gülümseme oluştu. Neden kimse hamilelikten korktuğumu anlamıyordu? Karnımda taşıdığım bir bebek var, insan doğası gereği evet farkındayım. Ama orada bir canlı yaşıyor. Bu hayatımın tamamen değişmesi demek, tüm düzenimin altüst olması demek. Dünyaya gelecek olan bir bebek, çok büyük bir sorumluluk. Neden kimse o sorumluluğu almak istemediğimi görmüyor. 

Cengiz, elindeki çiçeği lavabonun üzerindeki boşluğa bırakıp yanıma yaklaştı. Elleri yüzümü kavrarken, kendine doğru çekti bedenimi. Yanağımdan ayrılan eli belimi kavrarken kalbinin üzerindeki yerimi almıştım. Kalbi, hızlı atıyordu. Baba olma düşüncesi bile onu bu kadar heyecanlandırırken, yaptığım şey bencillik miydi? 

"Önemli olan senin iyi olman sevgilim." Diğer eli saçlarımı okşarken direnmeyi bırakıp ellerimi sırtında birleştirdim. Cengiz, şefkat dolu koca yürekli eşim. "İyisin değil mi?" Huzur ile gözlerim kapanırken başımı aşağı yukarı salladım. Kaç gündür düşüncelerim beni yer bitirirken Cengiz'e sarılmak bir anda nasıl da sakinleştirmişti beni.

"Hastaneye gidelim, lütfen kırma beni hayatım. İlaç verirler, midene iyi gelir. Aklım sen de kalmaz. Bugün de erken çıkarsın işten olur mu?" İçten sözleri, sakladığım sır ile beni yakıp kavururken başım dönmeye başlamıştı. Ben bu bebeğin annesi isem, o da babasıydı. En az benim kadar onun da bilmeye hakkı vardı. Yaşadığım hisler suçluluktan öte korkuydu. Cengiz benim korkuma ortak olabilirdi.

NilüferHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin