"Bende her zaman senin yanında olacağım, ölene kadar."

Özgür boynuna sarılıp bir süre öylece durdu. Aydın kucağındaki kedinin verdiği huzur ile gözlerini kapattı. Ama ardından bir gürültü ile camın kırılma sesi geldiğinde korkuyla Özgür'ü korumak için kafasından tutup, bedenini biraz kaldırdı.

"Ne oluyor amına koyayım!" diye bağırdı kendi kendine. Bir daha taş gelmezken, dışarıdan gelen kalabalık sesle kaşları çatıldı. Gerçekten bu kadar mı gözleri dönmüştü?

Özgür kendini saran kollardan ayrıldığında, Aydın sinirle ayağa kalktı. Televizyonun altındaki çekmeceye doğru ilerleyip açtı ve silahını çıkardı.

"Sikerler artık." dedi silahı çekerken. Özgür anında ayağa kalkıp durdurmak için bir hareket yaptığında Aydın onu es geçip kapıya ulaştı.

Kapıyı açtığında mahallenin birkaç gencinin durduğunu görünce kaşları çatıldı. Muhtemelen kendilerince görev edinmişlerdi. Aydın dişlerini sıkarak üzerlerine doğru yürüdü.

"Gelin." dedi, acayip sinirli bir tonda. Kalabalıktaki delikanlılık yapan gençler sinirli ve silahlı bir Aydın'ı gördüklerinde geri bastılar.

Özgür hemen arkasında çıkıp, onun yanına geçti. Durdurmayacaktı artık. Gençler birkaç hakaret sözcüğü sıralarken, geri geri yürümeye başlamışlardı.

"E hadi amına koyim." dedi Aydın sinirle.

Birkaç kişi daha kenardan çıkınca, kaçmaya çalışanlar onlardan cesaret alıp durdular. Ama o sırada ateş edilen bir silah sesi duyuldu. Özgür anında Aydın'ın yanına gidip onu kendine çekerken, kimin ateş ettiğini görmemişti.

"Dağılın lan!" Cihan'ın sesi duyulduğunda, bütün gözler eli yukarıda, havaya ateş açmış Cihan'a bakıyordu.

Aydın silahlı eliyle Özgür'ün kolundan tutup refleks ile arkasına alırken, Cihan'a afallayarak baktı. Cihan onlara bakmıyor, kendini bir şey sanan gençlere bakıyordu.

"Siktirin gidin ulan!" diye bağırdı, Cihan'ın iki adamı tam onlara doğru iki adım atmıştı ki gençler geri geri hızla yürüyerek gözden kayboldular.

Sokak lambasının altında öylece kalırken, Özgür kendini sıkı sıkı tutan sevdiğinden kendini hafifçe çekti ve yanına geçti. Aydın hâlâ kardeşine bakıyordu. Cihan giden çocuklara bakıp, ardından Aydın'a döndü. Gözleri birleşince, bakışlarıda yumuşamıştı. Elindeki silahı indirirken, yanlarına yürümeye başladı.

Adamlar geride kalırken, Cihan yavaş adımlarla yanlarına ilerledi. Özgür memnuniyetle Cihan'a bakıyordu. İki kardeşin böyle olduğunu görmek, onu mutlu ediyordu. Cihan tam önlerinde durduğunda, Aydın gözlerinin içine baktı.

"Siz onlara aldırmayın... Akşam kahvehanede dinciler bir konuşma yapmış. Onlarca kendince sizi bu mahalleden kovmayı görev edinmişler." dediğinde Aydın sinirle gülümsedi. Silahıyla çenesini kaşırken, Özgür'e döndü.

"Dünkü boklara bak sen ya." dedi dişlerini sıkıp. Ardından Cihan'a döndü.

Gülüşü yavaşça solarken, boğazını temizledi. Silahını beline koyup kafasını salladı.

"Eyvallah..." dediğinde Cihan hafifçe gülümsedi. Ardından yine bir sessizlik çöktü. Aydın açık olan kapıya baktı ve yeniden Cihan'a döndü.

"Gel, bir çayımı iç." dediğinde Cihan'ın gözündeki parıltıyı gördü.

"Olur." dedi ama sevincini fark etmişti Aydın.

Bakışlarını Özgür'e çevirdiğinde onun gülümsediğini görünce, Aydın'da hafifçe gülümsedi. Üçü birlikte içeri girdiklerinde, Cihan'ın adamları kapının önünde beklediler.

Aydın kapıyı kapatıp bir parçası kırılmış olan cama bakıp bir küfür savurdu. Özgür koltuklara geçerken, Cihan'da misafir çocuğu gibi onu takip etti. Aydın şimdilik kırık camı siktir edip mutfağa yöneldi.

"Demli mi olsun açık mı?" diye seslendi içeriye doğru. Cihan eve göz gezdiriyordu o sırada.

"Demli olsun abi." dediğinde Aydın mutfakta, kendisi salonda birkaç saniye donup kaldı. Aydın hafifçe sırıttığında, Özgür'de gülümsedi.

"Aydın, bana da koy." dediğinde Cihan ile göz göze gelince "Çay." diye ekledi.

Aydın az önceki gerginliği üzerinden atarken, bunada çaktırmadan gülmeye devam etti. Gülüşünü silip iki bardağı salonda oturan ikiliye götürdü. Cihan abisi tam önüne getirmişken hafifçe bedenini kaldırıp elinden aldı.

Diğer çayıda Özgür'e verdiğinde oturup hafif ılımış çay bardağını eline aldı. Cihan çaydan bir yudum alıp kenara bıraktı. Bir süre sessizlik oldu, Aydın aklına gelen şeyle rahatsızca yerinden kıpırdandı ve gözlerini çay bardağına dikerek konuştu.

"Baban biliyor mu?" dedi Cihan'a. Umursamaz bir şekilde söylesede Özgür onun rahatsız olduğunu anlamıştı.

"Biliyor.." dedi Cihan. "Beni o gönderdi. Bu mahallelinin kafası iyi değil, adamlarla git bir bak diyerek."

Aydın afallayarak kafasını kaldırıp kardeşine baktı. Böyle bir şeyi beklemiyordu. Cihan ona hafifçe gülümseyince, bir kaç saniye daha baktı ama ardından kafasını yere eğdi.

Özgür onun bu çocuksu, mutlu oluşuna gülümseyerek baktı. Kendisi küçüklüğünden beri bir aileyle büyümüştü, ama Aydın'ın ailesi bu mahalleydi.

Aydın küçükken analığı çalışmaya gidince, mahalledeki her teyze kendi evladıymış gibi eve çağırır yemeğini yiyip gönderirdi. Bu yüzden bu mahalle onun için bir başka anlamdaydı. Özgür'de bunu bildiği için, şimdi ona böyle davranmalarına katlanamıyordu.

KAVGALIM Where stories live. Discover now