YOĞUN SEVGİ

67.6K 3.7K 4.9K
                                    

"Abi.." diye seslendi Müge. Özgür mutfakta kendisine çay doldururken ona çevirdi gözlerini.

"Söyle güzelim." dedi ve çayı doldurup çaydanlığı geri ocağa bıraktı.

"Biliyorum geçen gün para verdin ama, çeyiz falan işleri olunca yetmedi.  Bugün de Selin ile geri kalan şeyler için dışarı çıkacağız da.." dedi mahçup sesiyle. Özgür daha o konuşurken kafasını salladı.

"Tamam yavrum, git benim kartımı al."

"Teşekkür ederim abi." dedi ve hızla yaklaşıp boynuna sarıldı. Özgür tek kolunu kızın zarif beline sararken, gülümsedi.

"Teşekkür etmene gerek yok. Benim param, senin paran." dediğinde Müge sıcak bir şekilde gülümseyip kendini geri çekti.

O yukarı doğru kartı almaya çıkarken, Özgür çay bardağı ile salona geçti. Yerine yerleşip bilgisayarı kucağına aldığında, kardeşi birkaç dakika sonra ayağında ki topuklular ile oldukça ses çıkararak aşağı indi.

"Ben çıkıyorum abi." dediğinde Özgür kafasını salladı ve önüne döndü. Ama ardından yeniden çevirdi kafasını. Müge kapıyı açmıştı o sırada.

"Eğer Aydın kahvehaneyse bana mesaj atsana, sabahtan beri ortalıkta yok pezevenk." dedi Özgür. Müge birkaç saniye yüzüne bakıp, ardından kafasını salladı.

"Tamam abi, görüşürüz." dedi ve çantasını elinde tutarken kendini dışarı atıp kapıyı kapattı.

Özgür bilgisayar ekranına geri dönerken, çayından bir yudum aldı. Aydın ile beraber sabah evden çıkmışlardı, ama daha sonra bir işinin olduğunu söyleyip gitmişti. Kendisi de buraya birkaç parça eşyasını eve götürmek için gelmişti. Aslında Müge'yi yalnız bırak istemiyordu ama zaten onun arkadaşları hiç evi boş bırakmadığı için kendisine de çok ihtiyaç olmuyordu.

Evlenince bu evi onlara verecekti, kendisi de Aydın ile yaşayacaktı. Zaten yaşıyordu ama bu sefer komple yerleşecekti. Buranın anahtarını da Uygar'a verecekti.

Elini klavyede gezdirirken, satışta ki arabalara baktı. Uzun bir süre sitede oyalanırken, arada bir telefonuna bakıyordu. Karanlık çökmek üzereydi ama Aydın hâlâ gelmemişti.

Tam eline telefonu almıştı ki, zil çaldı. Kafasını kapıya çevrip, kucağında ki bilgisayarı koltuğa bırakıp ayağa kalktı. Eşofmanını yukarı çekerken, yavaş adımlarla kapıya doğru yürüdü. Kapıyı açtığında Aydın kapıya yaslanmış tesbihini çeviriyordu.

"Ne yapıyorsun götünü yediğim." dedi yavşak bir tavırla. Özgür kaşlarını çattı.

"Neredesin lan sen saatlerdir?"

"Karıya gittim." dedi Aydın alayla. Özgür elini kaldırıp kafasına bir tane vurdu.

"Ölüm orucu mu tutmak istiyorsun?" dedi sinirle, Aydın gülerek geri çekildi.

"Ölürüm ben sana." dedi ve ardından tesbihini çevirdi. "Zilli hazırlan da bir yemek yiyelim."

"Valla mı lan?" dedi heyecanla, Aydın kedisinin bu heyecanına kaşlarını çattı.

"Niye bu kadar heyecanlandın lan?"

"Acıktım, bende ne yesem diye düşünüyordum. İyi oldu.." dedi ve kapının önünde konuştuklarının farkına varıp içeri doğru adımladı.

"Git üzerini giyin." dediğinde Özgür uslu bir şekilde kafasını salladı.

"Metin abinin yerine gidiyoruz değil mi?" dedi merdivenlerden yukarı çıkarken, Aydın kapıyı kapattı.

KAVGALIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin