BEYAZ KEDİ

70.7K 3.7K 2.6K
                                    

“Özgür...” diye inledi Aydın boğuklaşmış bir sesle.

Özgür mavi gözlerini çevirip yüzüne bakınca, baş parmağı ile dudağının kenarını okşadı. Ama ardından hemen bakışlarını çevirip önüne döndü. Bir eliyle direksiyonu tutarken, diğeriyle Özgür’ün saçını, yüzünü okşuyordu.

Bugün Özgür'ün arabası tamirde diye kendisi gidip almıştı sevgilisini mekandan. Özgür ne kadar mekandan bir araba alırım dese de özlediği için izin vermemişti. Çünkü sabahtan akşama kadar ikisinin yoğun işleri yüzünden birbirlerini görememişlerdi.
Arabaya geçtiklerinde ise Aydın araba kullanırken her yalnız kaldıklarında olduğu gibi kendisine sakso çektirtiyordu. Özgür boğazına kadar alıp bırakırken, daha sonra ağzından çıkarıp kafasını dizlerine koydu ve testislerine dilini sürttü.

“Aydın çok uykum var..” dedi Özgür küçük bir mırıltıyla. Hâlâ ufak ufak bir kedi gibi yalamaya devam ediyordu pembe dili ile. Aydın altında ki görüntüye bir bakış atınca dudaklarını ısırdı.

Dudakları ıslanmış, beyazımsı teni ve sakalları ve mavi gözleri ile yorgun ama tatlı bir şekilde duran kedisi daha da tahrik olmasını sağlamıştı. Yeniden baş parmağını dudağının kenarına sürüp derin bir soluk aldı.

“Tamam yavrum, az kaldı. Birazdan evdeyiz.” dediğinde Özgür yavaşca kafasını salladı.

Kafasını hafifçe kaldırıp alete bir öpücük kondurdu. Yola çıktıklarında zaten bir kere boşalmıştı Aydın. Özgür şimdi zevkine yalıyordu. Ucunu ağzına alıp geri bıraktı. Bir öpücük kondururken aletini baksırdan içeri sokup fermuarını kapattı.

Doğrulurken saçlarını ve gömleğini düzeltti. Aydın gömleğinin üç düğmesini açıp vücudunu ellediği için, gömleğinin de düğmelerini kapattı. Ama tam o anda birden araba fren yapınca öne doğru fırladı.

“Ayı mısın lan sen!” diye bağırdı Aydın’a sinirle. Çok korkmuştu. Aydın onu dinlemeden el frenini çekip kapıyı açıp çıktı endişe ile.

Özgür kaşlarını çatmış bakarken Aydın hızla arabanın önüne yürüyüp yere eğildi ve saniyeler sonra elinde bir yavru kediyle ayağa kalktı. Elinde ki yavru kedinin bir şeyi var mı diye incelerken arabada ki kedisiyle göz göze gelince bir avucuna aldığı kediyle beraber arabaya doğru ilerledi. Açık kapıdan seri bir hamleyle içeri girdi.

“Ezecektim az kalsın, küçücük bir şey son anda fark ettim.” Dedi yerleşip kapıyı kapatırken.

“Lan bu ne çok tatlı!” dedi Özgür, kediye uzanıp bir hamlede alırken. Kedi korkuyla etrafına bakınıyordu. Özgür kediyi iki eliyle tutup havaya kaldırdı ve gülümseyerek korkmuş ifadesine baktı. “Oy kurban olurum...”

Aydın iki kedinin kavuşma anını sırıtarak izledi. Küçük kedi de beyaz tüylü ve mavi gözleri vardı. İkisi de birbirine benziyordu. Tabi ki Aydın için. Aydın cebinden telefonunu çıkarıp kamerayı açtı ve Özgür’ün kediyi severken ki halini çekti. Art arda üç tane fotoğraf çektiğinde Özgür onu çektiğini biliyordu. Zaten Aydın her zaman onun fotoğraflarını çekiyordu, galerisinde kendisinden başka birinin fotoğrafı yoktu.

“Aydın bunu eve mi götürsem?”

“Yavrum sahibi falan vardır belki, kaçakçı gibi kediyi kaçırmayalım.” Özgür omuz silkti.

“Şimdi bıraksak ya başına kötü bir şey gelirse? Hem sahibi varsa kimse böyle tatlı bir kediyi boşvermez, mutlaka arar. İki sokak var bizim evle arada, elbet haberini alırız.”

Aydın birkaç saniye düşündü, ardından kafasını sallayınca Özgür gülümsedi ve kediyi sımsıkı sardı. Sanki babasından oyuncak almaya izin koparan çocuklar gibi davranıyordu. Aydın sırıtarak arabayı yeniden çalıştırdı.

KAVGALIM Where stories live. Discover now