GERÇEK

64.5K 3.9K 1.2K
                                    

Özgür kapıyı kapattıktan sonra üzerinde ki gömleği düzeltip etrafına bir bakış atıp iki basamağı da inerek mekana gitmek için evin bahçesinden çıktı. Uzun zamandır mekana gitmiyordu ve artık işler birikmişti. İşler biriktikçe içine sıkıntı düşüyordu ama ondan önce Aydın ile uğraşması gerekiyordu.

Kahvenin önüne doğru giderken Aydın'ı kahvenin önünde birkaç kişi ile konuşurken gördüğünde çocukları taradı. Mahallenin çocuklarıydı. Sakallarını kaşıyarak Aydın'ın tesbihini sallayarak ciddiyetle konuştuğu ortama mavi gömleği ile ani bir giriş yaptı. Aydın'ın bakışları ona döndüğü an kendisini baştan aşağı süzüşünü izledi.

"Hayırdır?" dediğinde Aydın'ın gözleri ön tarafında uzunca bir süre kalınca gözlerini devirdi. Aydın ise yüzüne yine iflah olmaz bir yavşak gülüş yerleştirdi ama daha sonra kendisine bakan çocukları hatırladığı için boğazını temizleyerek gözlerini çevirdi ve tesbihini bir kez savurdu.

"Bir durum olursa haber verin gençler." dedi ardından kendini düzeltip. Çocuklar hevesle kafalarını salladılar.

"Çok saol Aydın abi." dediklerinde Özgür'e bir bakış atıp ona saygıyla selam verip, ikilinin yanından uzaklaştılar. Şimdi bir aslan ve bir kedi baş başa kalmıştı.

"Şş benden habersiz ne yapıyorsun lan sen?" diye sordu Özgür mavi gözlerini Aydın'a çevirip. Aydın'da tamamen ona döndü.

"Ya her şeyi hesap vermek zorunda mıyım ben?" dedi yalancı bir kızgınlıkla. Elini gömleğinin yakasına atıp parmaklarının ucuyla iki kez sirkeledi. "Bıktım senden bee!"

"Bak seni döverim Aydın!" dedi Özgür çatık kaşları ile. "Adam gibi söyle."

"Miyavlama bana!" dedi Aydın tesbihli elini kaldırıp. Özgür'ün yanından ayrılırken sırıtıyordu. Özgür sinirle bir nefes verip gözlerini kapattı.

Aydın'ın peşinden o da kahveye doğru ilerledi. İçeride kimse yoktu, millet hep dışarıda oturuyordu. Aydın eski yerine dönerken peşinden gelen kediye bakıp bıyık altından gülümsedi ve çayından bir yudum aldı. Ama aynı anda yüzünü buruşturdu.

"Oğlum tazeleyin ya şu çayı!" dedi bardağı büyük bir nefretle masaya bırakırken. Özgür çatık kaşları ile yanına gelip diğer köşeye oturdu. Aydın'ın bağırmasını dikkate alan kahvede çalışan çocuk acilen gelip bardağı aldı ve yenisini doldurmaya gitti.

"Sen nereye?" diye sordu Aydın bakışlarını çocuktan çekip, Özgür gömleğini düzeltirken ona bir bakış atıp "Sanane?" dediğinde Aydın yeniden gülümsedi.

Tam ağzını açacaktı ki kahvenin önünde aniden duran araba bütün dikkatini dağıttı. Özgür ve Aydın lüks arabaya baktığında arabadan inen Cihat bey ile ikisinin de kaşları çatıldı. Ama Özgür daha çok paniklemişti.

"Ne işi var lan bunun burada?" diye sinirle söylendi Aydın. Vücuduna yüklenen yoğun bir öfke ile ayağa kalktığında tüm mahallenin bakışları direkt oraya toplanmıştı.

Özgür'de aniden ayağa kalkıp tetikte beklerken arabadan inen Cihat beye baktı. Çökmüş gibi bir hali vardı. Aydın'a baktığında gözlerinde gördüğü o duygu Özgür'ün canını acıttı. Ona üzülmüyordu, yine Aydın'a üzülüyordu.

Aydın, kendisine dönen gözler ile ilk afalladı. Karşısında ki adam aşırı perişan görünüyordu. Ama daha sonra kendini toparlamaya çalışarak tesbihini bir kez çevirirken vücudunu dik bir duruşa getirdi ve önlerinde duran adama baktı.

"Aydın.." dedi Cihat bey, yumuşak bir sesle.

"Buyur?" Aydın'ın sert sesi, adamı daha da kötü etmişti. Cihat'ın adamları da arabadan inince mahalleli yavaştan ayaklandı. Özgür hemen sevgilisinin yanında yerini aldı.

KAVGALIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin