Bölüm 24- Boşboğaz Kahinler ve Sarsıcı Öğütler

32.9K 2K 223
                                    

Sınırı bir gün olmadan geçmişsiniz, sağ olun çiçeklerim.

Bu sefer sınır 265 oy 100 yorum olsun olur mu?

Bir şey soracağım iki kitabı da okuyanlara bu arada🤭 Hangi kitabımı daha çok beğeniyorsunuz? Cevapları buraya alalım💖

İyi okumalar

***

Azra sabahtan beri kulağına çalınanlarla şok üzerine şok geçiriyordu. Yoğunluğundan dolayı bir kat yukarı çıkıp duyduklarını Gülse'ye teyit ettirecek ufak zamanı ancak öğle arasında bulmuştu. Bu yüzden öğle arasına girer girmez soluğu Gülse'nin hasta baktığı odada aldı.

İçeri dalarken orada hasta olup olmadığını kesinlikle düşünemişti. Gülse'nin hasta bakmaya devam ettiğini fark ettiğinde özür dileyip dışarı çıktı. Ayaklarını sallayarak beklemeye başladı. Burada beklemek tüm sabahtan daha sabır tüketiciydi.

En nihayetinde odaya girecek fırsatı bulduğunda bun biraz bile ertelemedi. Bilgisayardan bir şeyler inceleyen Gülse'nin karşısına oturdu. "Duyduklarım doğru olabilir mi?" diye sordu bir çırpıda.

Gülse son birkaç gününü hızlıca gözden geçirdi. Azra'dan saklaması gereken ne yapmış olabileceğini düşündü. Ancak aklına böyle bir olay gelmedi. "Ne duydun ki?"

"Bu gün gördüğüm her hemşire, her hastane personeli senin şu yeni asistanla ilişkin olduğunu söylüyor."

Bunu unutmuş olamazdı, aklı neredeydi Öncelikle kafa salladı. Büyük büyük bir kaç kere yutkundu. Azra'ya yalan söyleyecek olmak çok hoşuna gitmiyordu. Ancak bu oyunun içine girmek gibi büyük bir karar aldıysa dört bir yanını kollaması lazımdı.

Aslında Azra'nın ağzı oldukça sıkıydı. Ancak sarı cadı Berra'nın babasının yanında heyecanlanıp bu durumu ötmesi işten bile değildi. Ayrıca Azra'nın da başındaki dert kendisini aşıyordu. Bir de bununla ilgilenmesini kesinlikle istemezdi.

"Ya ortada çok bir şey yok aslında, konuşuyoruz işte sadece."

Azra'nın kaşları şaşkınlıkla kalktı. Ufuk Gülse'nin dilinden çoğu zaman düşmüyordu. Ama genellikle konusu hiç aşk dolu bir muhabbetin içinde geçmiyordu. Genellikle Gülse ona yaşattığı cehennemi böbürlene böbürlene anlatıyordu. Ufuk'a karşı bir şey hissettiğini hiçbir zaman sezmemişti.

Yavaşça kafasını sallarken kötü bir arkadaş olduğunu düşünüyordu. Düştüğü kendi derdinden en yakın arkadaşının gözünün önündeki ilişkisini bile fark edememişti işte.

"Peki nasıl oldu, en son birbirinizden pek hoşlanmıyordunuz sonuçta?" diye sordu Azra merakla. İçinde en yakın arkadaşına bile ilgisi davranmasının pişmanlığını taşıyordu. Gülse'yi bu gün merakla dinleyip tüm olanları öğrenirse kendisini suçlama durumundan belki biraz olsun sıyrılabilirdi.

Ancak Gülse kendisine yöneltilen soru ile paniklemeden edemedi. Arkada kalan hikayeyi Ufukla hiç çalışmamışlardı. Bu hikayeyi şimdi anlatması tüm planı uçurumdan aşağı itmekle eş değerdi. Bu yüzden hızlıca toparlandı. "Gel yemeğe inelim, midem kazındı valla. Orada konuşuruz."

Bir yandan da içinden Ufuk ve Azra'nın o yarım akıllı çömezini hazırlamadan karşılaşmaması için dua üzerine dua ediyordu. Sonuçta bu durumu Azra'dan bile gizleyeceklerini hiç konuşmamışlardı. Ufuk'un Azra'ya kabak çiçeği gibi açılması kesinlikle uzak bei ihtimal sayılmazdı.

Birkaç ufak geveleme ve üstün manipülasyon yeteneği ile konuyu şimdilik kapatmayı başardı. Bu konunun Berra'nın da olduğu bir dost meclisinde yeniden gündeme geleceği bir sır değildi. Ancak o zamana kadar içinde Ufuk geçen 50 tane hikaye yazar, ellisine birden cümle alemi inandırabilirdi.

Yüzyılın İntikamı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now