Bölüm 14- Utangaç Sorular ve Lanetli Kağıtlar

38.1K 2.2K 156
                                    

Selaaam ben geldim, ilk sınavlarım harika geçti. Eğer ikinciler de iyi olursa ayın 20'sinde tüm bu çilelerin sonuna geliyorum. Sonra her gün bölüm isterseni her gün atarım valla sözüm olsun :))

Özellikle iyi dileklerini ileten şekercimlere çok teşekkürler, hepinizi öpüyorum

Oylarımızı verip bol bol yorum yapmayı unutmayalım olur muu

***

Pazartesi sabahının ilk randevulu hastası aslında Nalan Hanım'dı. Nalan Hanım 25 yaşında, ilk bebeğini kucağına almak için sabırsızlanan meraklı bir anne adayıydı.

Ancak bebekler çoğu zaman anne adaylarından daha sabırsız olurdu. Ada Bebek de kesinlikle o bebeklerden biriydi. Annesinin pazartesi günü olan kontrolünü bekleyemeden, o cumartesiyi pazara bağlayan gece dışarı çıkmak istemişti.

Bu aceleciliği Azra'yı o gece saat 3'de yatağından kaldırmış, gözlerinin çapağını silemeden doğuma sokmuştu. Ancak iyi haber, Ada Bebek de Nalan Hanım da oldukça sağlıklıydı. Artık hastanede bir yeni bebek ve boşalan bir pazartesi sabahı randevusu vardı.

Siz bu randevunun kime rezerve edildiğini tahmin edebilirsiniz aslında. O pazartesinin ilk hastası artık karnı iyiden iyiye kendisinin önüne geçmeye başlayan Begüm olmuştu.

Kapıdan içeri yüzünde kocaman gülümsemesiyle, üzerinde şortlu salopetiyle girdi. Begüm gerçekten harika bir hamileydi. Azra çok iyi biliyordu ki Begüm hamileliğinin en güzel dönemlerini yaşıyordu. Sabah bulantıları kesilmiş, hamileliğin başında verilen kilolar ve hatta daha fazlası alınmıştı. Karşısında mutlu ve oldukça güzel bir anne adayı vardı.

Azra Begüm'ü kapıda karşılamayı seçti. Yerinden kalktı. Ellerini kendi ellerine hapsetti ve yanaklarına iki öpücük bıraktı. "Gördüğüm en güzel annelerden birisin." demeyi de unutmadı.

"Çok teşekkür ediyorum, merhaba." dedi Begüm geçip yerine otururken. "Beni araya sıkıştırdığın için çok teşekkür ederim. Ne kadar yoğun olduğunu biliyorum." dedi mahçup bir şekilde.

"Sevdiğimiz insanlara ayıracağımız fazladan biraz vaktimiz hep vardır." dedi Azra ve bilgisayarına döndü.

"Diğer doktorunun notlarına göre her şey normal gözüküyor. Zaten operasyondan sonra herhangi bir ağrı ya da kanama gibi sorunların olmamış, bu süper bir şey!" dedi.

"İstersen yine de bir de biz bakalım. Bu gün senden bir de kan isteyeceğim. Açlık durumun nasıl?" diye sordu ayaklanırken. Arka odaya doğru yol alıp hemşiresinden ultrasonu ayarlamasını isteyecekti.

"Aç geldim. Ama biraz beklesek, Oğuz'la geldim. Park yeri bulamayınca beni erken gönderdi. Ultrasona ben gelmeden girme diye de tekrar tekrar tembihledi." dedi.

Oğuz'un adını duyduğu anda Azra'nın düşen yüzünü okumak için hamilelik iç güdülerine ihtiyaç yoktu. O ikisini daha önce yan yana gören herkes birbirlerinden hiç haz etmediklerini anlayabilirdi. Azra'nın herkese mavi boncuk dağıtan gözleri Oğuz'a fel fecir okuyordu.

Aslında Oğuz'un hareketleri daha anlaşılabilirdi. O herkese karşı biraz soğuktu, Azra bir istisna değildi. Ancak Oğuz'un ilk geldikleri gün kendisini Azra'ya kocası olarak tanıtması gerçekten ilginç bir olaydı. Ve bu kesinlikle Oğuz'luk değildi.

"Senin sormak istediğin sorular var mı peki? Biraz konuşabiliriz bu sırada." dedi Azra.

Begüm'ün bakışları bir anda önüne düştü. Aslında gerçekten sorması gereken sorular vardı. Azra iyi bir doktor muydu yoksa bunlar içine mi doğuyordu bilmiyordu ancak hep olması gerektiği gibi ve olması gerektiği yerdeydi.

Yüzyılın İntikamı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now