5. Bölüm - Ecrin

2K 151 28
                                    

Yeni bölümle karşınızdayım. Keyifli okumalar.

Dersleri tanıma, eve alışmayla geçen eğlenceli bir haftadan sonra artık günlerimiz düzene oturmuştu. Bugün kitapları akmak için kitapevine gidecektik. Aslında hafta sonu alabilirdik fakat salı günü dersimize giren hoca kitap ismini netleştirmeyince hepsini toplu almak istediğimiz için bugüne bırakmıştık. 

''Hadi çıkalım binmişler.'' Eylül beni dış kapıya yaslanmış beklerken koşarak yanına gidip ayakkabılarımı giyindim. 

Bugün hava serin olduğu için gri eşofmanın üstüne Ege'den aldığım kapşonluyu giymiştim. Taşıyacağım kitapları düşünerek krem renkli sırt çantamı takmıştım. 

''Yağmur yağacak sen fileli spor ayakkabını giyiyorsun Ecrin?'' 

''Bunun altına hangisini giyeceğim diğeri de uymuyor.'' asansöre binip aşağı indiğimizde otobüsü kaçırmamak için koşmaya başladık. Kitapları almaya gideceğimiz için bugün otobüse binmeye karar vermiştik. Başak'ın yurdundan buraya otobüs beş dakikada geliyordu ve bizim durağa gidebilmemiz için bir kaç dakika yürümemiz gerekiyordu. Koşmak yetişebilmemiz için tek şanstı ki öyle de oldu. Durağa varmadan otobüsün geldiğini görmüştük. Daha hızlı koşup son anda yetişebildik. 

Otobüsten indiğimizde dersin başlamasına beş dakika vardı. Amfiye girip dördümüzün yan yana oturacağı bir yer aramaya başladık fakat çoğu kişi önceden gelip oturduğu için bulamadık. Başak ve Eylül önlerdeki son kalan iki kişilik yeri kapınca ben de Atakanla en arkalarda tahtayı değil hocayı bile zor görebileceğimiz yere geçip oturmak zorunda kaldık.

''Buraya oturanlar ders dinlemezler. Şimdi bu yerin hakkını ver ve uyu.'' Hocanın sesin bile ulaşamayacağı bu noktada ders dinlemeyi, bir de hala ayık olmayan ve uyku isteyen beynimi düşündüm. Buradan dersi anlamak için vereceğim mücadeleyi evde ses kaydını dinlemekle vermek daha mantıklı gelince çantamı sıranın üstüne koydum. Kızlara ses kaydı almaları için mesaj atıp kafamı sıraya gömdüm. 

Mükemmel ötesi uykumdan Başak ve Eylül'ün dürtüklemesiyle uyandım. Atakan yanımda horul horul uyuyordu. 

''Hadi size önlerden yer tuttuk gelin.''

''Ben burayı çok sevdim. Diğer derse de burada gireceğim.'' Başak Atakan'ı kolundan çimdiklediğinde çocuk acıyla gözlerini araladı. 

''Kalkın bitti bu kadar malaklanmak. İkinci haftadayız bari ilk ayı düzgün atlatın.'' kafamın altındaki çantanın çekiştirilmesine daha fazla sessiz kalamayıp başımı sinirle kaldırdım. 

''Ayılmam lazım, bu kafayla asla ders dinleyemem.'' sınıf soğuktu ve yeni uyandığım için hafiften üşüyordum. 

''Dersin başlamasına yirmi dakika var gidip kahve alalım.'' dedi Eylül bir yandan da Atakan'ı kolundan tutmuş sıranın dışına çekmeye çalışıyordu. 

''Al Eylül kolum senin olsun yeter ki beni rahat bırak.'' gülerek yerimden kalktım. 

''Ben yüzümü yıkayacağım.'' ayağa kalkıp yarı açık gözlerimle amfinin merdivenlerini indim. Kapıya doğru giderken hala ayılmamış olmanın verdiği sersemlik vardı ki kapıdan çıktığımda karşıya değil de yerdeki mermerlere bakmamın tek açıklaması bu olabilirdi.

Tuvalete gidip bozulmuş saçımı düzelttim. Makyajım olduğu için yüzümü yıkayamayacağım aklıma geldiğinde ise boşuna gelmiş olmayayım diyerek işemeye karar verdim.

Bizimkilerle buluşmak için aşağı indiğimde cam tarafında bir masada oturduklarını gördüm. Yanlarına gidip boş sandalyenin birine oturdum. Ayaklarımı kendime doğru çektim.

EcrinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin