7. Bölüm - Ecrin

1.4K 125 31
                                    

Keyifli okumalar

Yağız'ın serumunun bittiğini görünce hemşireyi çağırmak için yatağın başlığında duran kırmızı düğmeye bastım. Çok geçmeden hemşire gelip serumu çıkardığında Yağız'a giyinmesi için üstünü verdim. Fakat uyku sersemi olduğu için giyinmekte zorlanınca giyinmesine yardım ettim. 

Teşekkür edercesine bana bakıp kafasını çevirdi. Gözleri kapanırken anlına gelen saçlarını düzeltmek istedim. Elimi yavaşça uzatıp anlına götürdüm, saçlarını yumuşak saçlarını elimle hafifçe yan tarafa ittirip elimi bir süre yüzünde tuttum. Ona bu kadar yakın olmak, ona dokunuyor olmak hoşuma gitmişti. 

 Ne yapıyorsun Ecrin? diyen iç sesimi daha fazla susturamayıp elimi hemen çektim. Çekici biriydi, etkilenmiş olabilirdim fakat o hastayken sanki fırsattan istifadeymiş gibi ona yakın olmaya çalışmak kendimi kötü hissettirmişti. Geri dönüp ayakkabılarımı da çıkarıp koltuğa kuruldum. Telefonumu alıp Yağız'a bakmamaya ve onu düşünmemeye çalışarak instagramda gezinmeye başladım. Fakat instagramda gezindikten kısa bir süre sonra onun ismini aratmaya başladığımda kendime kızmak yerine, duygularımı daha rahat yaşamam gerektiğine karar verdim. Onu çekici buluyordum, ve evet etkilenmiştim, bunun normal olduğunu kendime söylerken, onun benden hoşlanmayacak olma ya da sadece Eylül'ün arkadaşı olarak göreceği gerçeğini de kendime unutturmamalı, fazla hayallere dalmamalıydım. Çocuğun sevgilisi olup olmadığını bile bilmiyordum.

Eylül'ün profiline girip Yağız'ın ismini yazdığımda whatsapp profil fotoğrafıyla aynı olan profiline tıkladım. Hesabı gizliydi ama on üç fotoğraf olması içimde bir merak oluşturmuştu. İstek yollayıp yollamamayı kısa bir süre düşündükten sonra, almanca derslerine çalışırken sanki bilmiyormuş gibi instagramı olup olmadığını sorma fikri daha aklıma yatınca istek yollamayıp instagramdan çıktım. Ege'ye kısa günaydın mesajı atıp telefonu kenara bıraktım. Kafamı kaldırıp yüzü bana dönük uyuyan Yağız'ı incelemeye başladım. Bugün ne kadar da uzundu sabah uyanmamın üstüden sanki saatler geçmiş gibiydi, ya da bir rüya gibi. Sahilde yürüyüşümüz, konuşmamız, ilk defa bu kadar uzun süre konuşabilmiştik. 

Aradan geçen yarım saatte, bir süre dışarıyı izlemiş, Yağız'a bakmış, telefonda takılmıştım, Eylül kapıyı yavaşça açıp içeri girdiğinde koltukta yayılmış, boş boş oturuyordum.

''Günaydın. Nasıl oldu?'' Eylül yavaş  adımlarla yanıma gelip kısık sesli konuştuğunda, oturduğum koltukta dikleşip ona doğru döndüm.

''Günaydın, yarım saate yakındır uyuyor, hemşire uzun bir süre uyuyacağını söyledi, bilerek uyuttular. Ateşi yüksekti ama o da düştü.''

''İyi bari, ne kadar zamandır uyuyamıyormuş söyledi mi?'' Eylül'ün uyku sorununu bilip bu kadar normal bir şekilde sorması biraz şaşırtsa da başımı salladım.

''Üç gündür uyumamış, bir haftadır da düzensizmiş. Sen uyuyamadığını biliyor muydun?''

''Dün uyumakta sorun yaşadığını söylemişti, ama üç gün olduğunu bilmiyordum.''

''Neden olduğunu biliyor musunuz? Çözüm bulunamaz mı?''

''Yağız'ın küçüklüğünden beri uyku sorunu vardı, haplarla düzene giriyor genelde ama stresli kötü günler geçiriyor şu günlerde, tetikledi büyük ihtimalle. Stresten uzak durmalı kafaya bir şey takmamalı ama biliyorsun yeni düzene alışmaya çalışıyor. Siz niye dışarıdaydınız? Aşağı kafeteryaya inelim mi?'' olur anlamında başımı salladıktan sonra, ayakkabılarımı hızlıca giyip beraber aşağı inmek için asansöre geldik. 

''Ben dün gece erken uyuyunca erken kalktım, Yağız anlatmıştır belki, bana almanca çalıştıracak, onun için mesaj atmıştı. Ben de sabah döndüm ona, uyanıkmış konuşurken sahile inme kararı aldık. Ama sahilde otururken baya kötüleşti, biz de hastaneye geldik.''

EcrinWhere stories live. Discover now