"Güvendesin."

1 0 0
                                    

...
"Buradayım...Güvendesin."
Biri bana bunu fısıldıyordu.Saçımın okşanmasıyla kim olduğunu anlamıştım.Hafifçe gözlerimi araladım.Mert'ti...
"Sakin ol.Benim Mert.Dün..dün seni öyle görünce dayanamadım eve getirdim.Evini bilmiyordum çünkü.Lütfen yanlış anlama."
Derin bir nefes aldı ve devam etti,
"Çok ateşin vardı Gece.Bütün gece ateşini düşürmeye çalıştım.Biraz daha iyisin.Dün neden ağlıyordun?"
Dedi hüzünle.Sahiden ben neden dün ağlıyordum?

Ege yüzünden... dedim kendi kendime.

"Anladım.Ege yüzünden." Dedi Mert.
"Ne? Nerden biliyorsun?" Dedim halsizce.Yatakta yatıyordum ve Mert'te yanımda oturuyordu.
"Ege bu Gece...bir gün iyi davranır ikinci gün hemen siler.Onun için üzülmeye değmez.Kendini yıpratma.Onun çok sırrı vardır.Çok şey gizler."
"Ne gibi?"
"Şimdi söylemesem daha iyi olur Gece...İyi hissettiğin zaman yanıma gelirsin." Dedi ve hüzünle gülümseyip odadan çıktı.
Komidinin üzerinde duran telefonuma baktım.Elime alıp yavaşça telefonu açtım.
"Ege'den 34 cevapsız arama.."
"Ege'den 76 cevapsız mesaj."

Dün bana dediklerinden sonra beni neden bu kadar arayıp mesaj atmıştı ki ? Gözlerimi devirdim ve Ege'nin yazdıklarını okumaya başladım,

"Kızım sen nerdesin ya!"
"Açsana telefonu Gece!"
"Kime diyorum!"
"İyi misin!?"
"Lütfen aç telefonumu meraktan ölücem."
"Tamam özür dilerim Gece lütfen aç telefonumu konuşalım."

...Bunun gibi bir sürü mesaj atmıştı bana.Dün bana beni görmek istemediğini söylemişti.Ne oldu da şimdi bana bunları yazıyordu ki? Gözlerimin dolduğunu hissedince gözüm lavaboya kaydı.Yataktan kalkıp lavaboya girdim.Duş almam ve biraz rahatlamam lazımdı.Ama ilk önce izin almalıydım.Odadan çıkıp salona gittim.Mert'in biriyle bağırarak konuştuğunu duyunca durup telefon konuşmasını bitirmesini bekledim ama sanırım benimle ilgiliydi...
"Olum bu kaçıncı lan! Kaçıncı?! Kız kardeşimin canını yaktın şimdi Gece'de mi söylesene lan!"
.....
"Bana bak! Gece'ye zarar veremiyceksin.Anladın mı beni! Veremeyiyceksin!"

Telefonu kapattığını duyunca salona girdim.Mert'i ilk defa bu kadar kızgın görüyordum.Kıpkırmızı olmuştu.
"Mert..Ben duşa girebilir miyim?"
"Tabiikide Gece.Burası senin evin sayılır.Sen gir duşa ben sana kıyafetler getirip yatağın üzerine koyarım.Sonra da okula gideriz." Dedi gülümsemeye çalışarak.Gülümsedim ve odaya girip duş aldım...
Duştan çıktım ve Mert'in yayağın üzerine koyduğu kıyafetlere baktım.Gri bir tişört ve siyah bir pantolon vermişti.Pantolonun paçaları griydi.Çok uyumlu bir kombindi.Üzerimi hızlıca değiştirip aynada kendime baktım.Saçlarımı taradım ve kurutma makinesiyle kuruttum.Montum neyseki yatağın üzerindeydi.Cebimden pembe parlatıcımı alıp sürdüm.Yaseminli parfümümü de sıkıp odadan çıktım.
"Çok yakışmış.." dedi gülerek.
"Sağol." Dedim gülerek.
O da üzerine gri bir tişört ve gri bir eşofman giymişti.Sevgili takımları gibi bir şey olmuştu.Ama şuan onu takacak kafada değildim.
"Kahvaltın hazır balkonda.Sen ye bende kısa bir duş alıp gelicem." Dedi gülümseyerek.
"Tamam.." dedim gülerek.
Balkona çıktım ve sıcacık güneşe baktım.Çok güzeldi.Sofra çok güzeldi.Patates kızartmasından tutun tosta her şey vardı.Yedikten sonra tabaklarımı mutfağa taşıdım.Mutfakta orta yaşlı bir kadını görünce korkmuştum.
"Korkma kızım.Ben Mert'in annesi.Sen de Gece olmalısın." Dedi gülümseyerek.Kadın çok güzeldi.Sarışındı...
"Merhaba efendim.Evet ben Gece."
"Memnun oldum tatlım."
"Bende." Dedim gülümseyerek.Tabakları yıkamaya başlayınca kadın,
"A aa saçmalama kızım.Ben varken sana iş düşmez çekil bakalım sen kenara!" Dedi gülerek.Elimden tabakları alıp yıkamaya başladı.
"Ben hallederdim.Lütfen efendim.Çok mahçup oldum."
"Yok öyle bir şey canım benim.Sen benim kızım sayılırsın." Dedi gülerek.
"Mert senden çok bahsetti.Kızıma çok benziyorsun..."
"Aa Mert'in kardeşi mi var nerede?" Dedim bilmeyerek.Oysaki biliyordum.Kardeşi ölmüştü ama neden öldüğünü merak ettiğim için soruyordum.
"Toprakta kızım...nur içinde uyuyor."
"Allah rahmet eylesin.Çok üzüldüm..."
"İsmi Naz'dı."
"Neden vefat etti?"
"Bir pislik onun namusuyla oynadı.O da he..." derken Mert içeriye girince kadın sustu.Mert'e baktım.Islak kumral saçları çok güzel duruyordu.
"Çıkalım mı Gece?"
"Olur.Ama saçların ıslak? Hava çok soğuk hasta olmaz mısın?" Dedim.Mert'in annesi gülerek,
"Gece doğru söylüyor."
"Bişey olmaz merak etme.Hadi gel çıkalım." Dedi gülerek.Kafa salladım ve montumu giydim.O da aynı şekilde montunu giyince dünkü lüks araca binip okul yoluna koyulduk...
Aklımda sadece bir soru vardı.Annem ve babam...hiç biri beni aramamıştı.Hiç biri...
Gözlerim dolmaya başlayınca Mert arabayı durdurmuştu.
"Gece?" Dedi omzuma dokunarak.
Göz yaşlarımı sildim ve ona baktım.
"Efendim?" Dedim gülümseye çalışarak.
"Vazgeçmeyeceksin dimi?"
"Neyden?"
"Ağladığını inkar etmekten vazgeçmiyceksin.Güçlü durmaktan yorulmayacaksın.Sen busun Gece...Ama inan o seni üzen kişiyi her kim olursa olsun çöllerde kavrulsa bile su vermiycem."
Dedi ve yola devam etti.Ben ise kafamı cama çevirdim...

Gece'nin KülleriWhere stories live. Discover now