Rus Ruleti

824 100 57
                                    

HATIRLATMA

"Bütün işkence aletlerini orada saklıyorlar. Bana inanacaksınız."

Öte yandan Çakır, Ayaz'ın kulağına tedirgince bir şeyler söyleyip duruyordu.
Sonunda o kırmızı odanın önüne geldiğimizde hızla kapıyı açıp içeriye dahi bakmadan görevlilere döndüm.

"Bakın bütün gün delilere işkence yaptıkları oda burası."

Şaşkın bakışlarıyla olduğu yerden odayı süzen görevliler, çatılan kaşlarıyla Çakır'a döndüklerinde aralarından biri ağzını araladı.

"Çakır bey?"

🕗🕣🕘

Görevli Çakır'ın konuşmasına fırsat vermeden lafının üstüne ekledi.

"Lütfen şu deliyi hücresine getirin. Yeterince gereksiz yere meşgul edildik zaten."

Söylediği şeyden sonra büyük şaşkınlıkla bakışlarımı Islah Odasına çevirdim. Gördüklerim karşısında kendimden geçmiş gibiydim.
Kan kokan odayı nasıl oldu da lavanta kokulu bir kütüphaneye çevirdiler aklım almıyor. O kadar aleti yok etmişler. Yerine sayısız kitap koyup göz boyama gösterisine hazırlık yapmışlar resmen.
Her türlü beni haksız çıkarıp, deli olduğuma kanaat getirdiler. Deli gibi kaşınan avuçlarımı sert darbelerle duvarla birleştirdim. Defalarca tokatlar attığım duvara bu seferde kafamı çarpıyordum.

"Tabi. Ben ilgileniyorum hemen."
Görevlilere cevap veren Bıçak, kolumu acımasızca kavrayıp koşar adım oradan uzaklaştırmaya çalıştı. Koridordan dönüp denetimcilerin göz odağından çıktiğımıza emin olduktan sonra kulağıma tehditkar laflarını sıralamaya başladı.

"Sen çok oldun artık."
Fısıltılı çıkan sesiyle devam etti.
"Birinin dur deme vakti geldi."

Hücremin önüne geldiğimizde kapıyı açtı ve var gücüyle yere doğru ittirdi. Canım o kadar yanmıştı ki başıma gelecekleri düşündükçe bu hiç bir şeydi aslında. Bu sefer kesin dünya ile olan bağımı keseceklerdi. Buna rağmen nefretimi her seferinde kusmaktan asla vazgeçmiyordum.
"Seni ben öldüreceğim Bıçak!"
Büyük bir zevkle kahkaha atarken cevap verdi.
"Gece yanına geldiğimde de aynı şeyi söyleyebilecek misin bakalım."

Ardından hızla hücremin metalik kapısını üstüme çarpıp kilitledi. Peşinden koşup ne demeye çalıştığını öğrenmek istesem de nafileydi.
"Ne demek istiyorsun pislik adam!"
Kapıyı yumruklarken sayısız küfürler savurmayı ihmal etmiyordum.
"Sana diyorum kahretsin!"

Yumruklarımı geçirdiğim sırada çıkan sesten kilidin tekrar açıldığını fark edince korkuyla geri çekildim. Hızla kapıyı açan Bıçak bana doğru koşar adım ilerleyip duvara yapıştırdı. Elleriyle ağzımı sıkıca kapatıp son tehditini işittirdi.
"Bana bak kızım! Susmazsan ses tellerini tek tek keserim!"
"Duydun mu lan beni!?"
Nefesim kesilecek gibi olmuştu. Yanağımdan süzülen yaş damlaları kendi yolunu çizdiği sırada, odadan çıkıp giden Bıçak'ın ardından baka kaldım.
Olduğum yerde kendimi yere bırakıp delice ağlarken saçlarımı çekiştiriyordum. Ölmek istesem de buna cesaretim yoktu.
Bir süre sonra içimde ki sıkıntının verdiği ağırlıkla birlikte yavaşça gözlerim kapanırken, uykunun kollarına sarıldım.

🕘🕣🕗

Aniden duyduğum sesle irkilip gözlerimi araladım. Yerde oturur vaziyette uyuyakaldığım için her tarafım tutulmuştu. Acıyla doğrulmaya çalışırken bir yandan da içeriye girecek kişiye bakıyordum. Gelen kişi Bıçak olduğu için ister istemez korku hücrelerim harekete geçmişti. Bir elinde balyoz görünce şaşkınlıktan açılan ağzıma mani olamamıştım. Yüzü sinirden çatlayacak gibiydi sanki. Bir kaç adımda yanıma ulaştı ve kolumu sertçe kavrayıp ayağa kaldırdı.

Islah OdasıWhere stories live. Discover now