Buradan Çıkış Yok!

1.6K 362 136
                                    

Merhabalar yeni bölümle karşınızdayım güzel okuyucularım. Bu bölümü medyaya koyduğum müzikten ilham alarak yazdım sizde isterseniz okurken dinleyebilirsiniz vote ve yorumunuzu eksik etmezsenizde ayrıca mutlu olurum❤️❤️

Karşımda açılmak üzere olan bir kapı vardı ve ben olduğum yerde donakalmıştım. Her şey anlık geliştiği içindi belkide. Korkuyla büyüyen göz bebeklerim açılan dudaklarıma eşlik ederken avuç içlerimi kaşıtmaktan deliye dönmüştüm.
Dışarı nereden çıkmıştı ve en önemlisi benden önce nasıl davranmıştı bilmiyorum ama kara gözleriyle karşımda Ercem duruyordu. Buradaki hiç kimseye güvenmiyorum. Yine çaresiz ters yöne doğru hamlede bulunacaktım ki güçlü kollarıyla beni kavradı.

''Nereye kaçıyorsun hala? Nereye kaçabilirsin ki buradan? Sence öyle bir şansımız olsa ben burada bir saniye durur muydum sanıyorsun?''
''Bırak beni!''
Bedenimi saran kolları yavaşça gevşerken bakışlarını gözlerimde bir cevap ararmışçasına gezdirmeye devam ediyordu.
"ÇIKMAK İSTİYORUM BURADAN!"
Beklemediği bir anda çığlıklar atmaya başladığım için hafif irkildi ve elleriyle ağzımı susmam için sıkıca kapattı. Kurtulmak için elini acımasızca dişledim kopartmak istercesine. Acı bir inlemeyle kendini geri çekti ama fazla uzun sürmedi.
''Çıkmak istiyorsun öyle mi?"
Kolumu sıkıca yakalayıp bulunduğumuz binanın bahçesine doğru çekiştirdi.
"Kolumu acıtıyorsun." Umursamadan adımlarını atmaya devam ediyordu ta ki bahçedeki sonu görünmeyen duvarların önüne gelene kadar.

"Hadi çık bakalım çıkabiliyorsan."

Gördüğüm manzara karşısında içim öyle bir daralmaya başlamıştı ki dizlerim direncini kaybedip yerle buluşmuştu. Gözlerimi bir kaç defa kapatıp açtım gördüğüm şeyin hayal olmasını beklercesine. Ellerimi ağzıma bastırıp ağlamamı durdurmaya çalışıyordum.
"Ne sandın? Buradan kaçabileceğini mi?"
Yanıma biraz daha yaklaşıp kulağıma eğildi.
"Üzgünüm ama yeni hayatına hoşgeldin. BURADAN ÇIKIŞ YOK."

Hava kararmıştı ve soğuk rüzgarlar etrafımızda dans ediyordu. Ercem İçeri girmemiz için bir kaç defa ısrar etsede olduğum yerden bir gram ayrılmadım. Ona güvenmek istemiyordum ama diğer kötü adamlardan çok farklıydı. En önemliside aynı şartlar altındaydık. Yanıma gelip devasa duvarlar manzaralı yanıma oturup konuşmaya başladı.

"Bak daha yenisin burada. Şahit olacağın ve yaşayacağın çok şeyler var. Kaçmayı denemediğimi mi sanıyorsun? Her gün deniyordum defalarca kez pes etmeden. Ta ki bedenimin bu kan kokulu yere hapis olduğunu kabullendiğim güne kadar."

Tek hamlede ayağa kalkıp üstündeki kazağı çıkardı. Gördüklerim karşısında beynimde kısa süreli şimşekler çakmaya başlamıştı. Bunlar göz yağmurlarımı tetikleyen şimşeklerdi. Vücudunun her tarafı derince kazılmış yaralarla doluydu. Ten rengini morluklar kuşatmıştı.
''Görüyorsun ne haldeyim, her izin bir yaşanmışlığı var ve onlara her baktığımda beynimde yankılanıyorlar!''
Cümlelerinin ağırlığıyla çaresizce gözlerime bakışı acı çekmeme yetmişti.
"B-ben korkuyorum, birşeyler yapamaz mıyız? Burada onların oyuncağı olamayız!"

Boğazımda oluşan yumru yüzünden yutkunamıyordum. Kafasını yavaşça sağa sola sallayarak çıkamayacağımızın mesajını birkez daha iletti. Olduğum yerden kalkıp kocaman bahçede koşar adım yürümeye başladım. Ellerimi başımda birleştirdim ve bakışlarımı yere hedefledim. Dakikalardır aynı yerlerden geçip duruyordum. Aklıma takılan soruyla Ercem'in yanına döndüm ve tekrar oturdum.

"Madem deli değilsin senin burada ne işin var?"
Bir süre kafasında birşeyler düşündükten sonra konuşmaya başladı.
''Kendi ayaklarımla geldim."
"Şaka yapmanın zamanı değil ciddiyim!"
"Bende ciddiyim basbayağı yürüyerek geldim."
Tek kaşımı havaya kaldırarak bakışlarımı gözlerinde gezdirirken,
"Sevdiğim kızın peşinden sürükledim kendimi. İyice kendini kaybetmeye başlamıştı. Zaten sürekli antidepresan kullanırdı. Birgün olsun onu sevmekten vazgeçmedim."
Ağlamamak için çenesini sıkıyordu.

Islah OdasıWhere stories live. Discover now