9. Bölüm: Kalabalık gerçekler.

4.8K 684 1.5K
                                    

Merhaba herkese ))

Şu sıralar pek iyi şeyler yaşanmıyor maalesef ve bu da yetmezmiş gibi ben tıkandım. Her gün şu ekranı açıyorum hatta sayfayı hiçbir şekilde kapatmıyorum ama yazamadığım için çıldırıp bırakıyorum. Bu bölüm de önceki hâline göre daha azdı fakat şimdi 5600 kelimeyi geçti. Buna rağmen pek içime sindiremedim. Daha fazla bekletmemek için yayınlamak istedim.

Keyifli okumalar! Umarım beğenirsiniz ^^
___

9. Bölüm: Kalabalık gerçekler.

'Ve ben hayatımı değil, ölümümü yarım bırakmak istiyorum.'
__

Ayna... Hem yargı hedefim olmuştu her zaman, hem de her ihtiyaç duyduğumda el uzattığım. Ve şimdi aynalarla dolu bir odadayım. Aynadan yapılmış bir zemin, aynadan yapılmış bir tavan, aynalarla kaplı duvarlar. Ne bir kapısı var odanın ne de bir penceresi. Nereye baksam kendimi görüyorum. Nereye baksam kendimle göz göze geliyorum.

Kaşlarım çatıldı. Etrafımda döndüm. Odadan çıkmak için bir yol arıyordu gözlerim. Konuşmak istedim. Dudaklarımı araladım lâkin hiçbir şey söyleyemedim. Kaşlarım daha çok çatıldı.

'Neler oluyor?' diye bağırmak istiyordum. Yardım dilemek istiyordum. Ama olmuyordu. Sesim çıkmıyordu ve sesim çıkmadıkça nefesim kesiliyordu. Delirmiş gibi etrafımda dönmeye başladım.

Kalp atışlarımın hızlandığını hissettim, elim kalbime gitti. Gözlerimde yaşlar birikti. Derin derin nefesler almaya çalıştım, boğuluyor gibiydim. Önce iki büklüm oldum sonra tamamen dizlerimin üzerine düştüm. Kalbimin üzerindeki elim boğazıma gitti, diğer elimle yerden destek aldım.

Gözlerim zemindeki yansımama dokundu fakat başka bir gariplik daha vardı. Yansımam tam anlamıyla beni yansıtmıyordu. Ben acıdan ve korkudan kıvranırken o dimdikti ayrıca bana nefretle bakıyordu. Korkuyla irkildim ve geriye çekildim. Hâlâ yerdeydim, geriye doğru sürünmeye başladım.

Sırtım aynadan yapılma duvara çarpınca omzumun üzerinden geriye baktım. Yine aynı görüntüyü gördüm. Dimdik ve benden nefret eden Yağmur. Hızla o aynadan da uzaklaşmak için ayağa kalktım. Bir kez daha bağırmayı denedim, beceremedim. Gözlerimde biriken yaşlar yanaklarımdan süzülmeye başladı. Gözlerimi sıkıca kapatıp ellerimle başımın etrafını sardım kendime siper olmak ister gibi. Korkuyordum. O an bir ömür oradan çıkamayacakmış gibi hissediyordum ve deli gibi korkuyordum.

"Bana ihanet ettin!"

Kulaklarıma ilişen gür ses bana aitti ama bu cümleyi ben söylememiştim. O an öyle bir şoka girdim ki gözyaşlarım bile dondu. Kalakaldım. Aynadaki yansımamla göz göze gelmeye korkuyordum. Ellerimi ağır ağır indirdim. Başımı kaldırdım ve irice açılmış gözlerimi tam karşımdaki yansımama diktim.

"Bana ihanet ettin!" diye bağırdı bir kez daha. Sağımdan, solumdan, zeminden, tavandan aynı sesler ve aynı cümleler yükseldi. Her bir seste irkilip olduğum yerden uzaklaşıyordum. Hangi aynaya yaklaşsam oradaki yansımam bağırıyordu. Odanın tam ortasında durdum. Tekrar ağlamaya başladım. Bu sefer hem gözlerimi hem kulaklarımı kapattım lâkin kulaklarımı kapatmam bir işe yaramadı. Sesler daha da yükseldi ve sürekli aynı cümle; "Bana ihanet ettin!"

"Bunun bedelini ödeyeceksin!" Farklı bir cümle korkunç odanın içinde yankılanınca tekrar gözlerimi açtım. Sağıma döndüm. Aynadaki yansımama baktım dolu ve korkak gözlerle. "Bana ihanet ettin!" Bu sefer ses tüm aynalardan yükselmişti, yüksek ses yüzümü buruşturmama neden oldu. "Sen kendine ihanet ettin!"

Rüzgarın GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin