Cesurca Sev ! 11. Bölüm

Começar do início
                                    

“Sibel’in ahını mı aldım acaba?”

“Sibel?” ağızımın içinde mırıldandığım şeyi duymuştu ya pes. Sibel’e çevirileri okutmadığım  zamanları hatırlıyorum da yok canım benim arkadaşım ah etmez bana! Gerçi Sibel’den bahsediyorum.

“bir arkadaşım…. Peki bana gösterebilir misin? Yani gerçek yazdıklarını…”

“belki… çıkmaya yakın”

“pislik!”

Saman alevi gibi parlayıp gidiyordum işte. Peşimden gelir miydi acaba? Peşimden gelmek? Ömer? Kendimi kandırabilmekte üstüme yok galiba Ömer kiim gelmek kim?

Paşa paşa giderim suyumu içerim giden uykumu geri getirmek için o odaya yeniden girerim.

Dediğimi de yaptım.

Sıcacık yatağın üzerinde oturmuş dik dik Ömer’e bakıyordum. Bir satır bile okutmaz mı ya? ukala yazar! Bir kez olsun benden yana başını çevirip bakmadı bile.

“gözlerini üzerimden çekersen daha rahat çalışacağım.”

“bir tek satır bile okutmazsan çekmeyeceğim”

“iyi o halde!”

Kalkmış. Odadan çıkıp gitmişti. Artık onun da tescilli bir dengesiz olduğuna karar verdim. Sanki çok büyük bir şey söylemişim gibi kapıda çıkıp gitti. Bir tarafımı devirir yatarım bende o halde !

Tescilli dengesiz!

***

Sabaha kadar küçücük yatakta dört dönmüştüm niye? Ömer beyefendi yüzünden! Yataktan çıkıp aşağı kata doğru iniyorum. Ev sessiz. Gerçi sabahın yedisinde ne ses bekliyorsam? En iyisi mutfağa geçip bir şeyler hazırlamak. Mutfağa girdiğimde, çayın çoktan hazır olduğunu görüne. Kendime bir bardak çay alıp salona geçiyorum. herhalde çayı demleyen bu kişilik bir sofrada kurmuştur.

Kurulmuştur dedim değil mi? Yanlış bir sözcük seçtiğimi salona geldiğimde anlıyorum. Ömer bu sefer tekli koltuğa turmuş ayaklarını önündeki sehpaya uzatmış kitap okuyordu. Bu adam hiç mi normal davranmaz?

 Bende ikili koltuğa geçip  Ayaklarımı altıma toplayıp oturuyorum. Onu izlemeye başlıyorum. Kitap çok çekici olmalı ki geldiğimi fark edememişti. Veya geceki gibi fark etmişti ama benden bir hareket bekliyordu. Sadece göz dikmekte bir hareketti değil mi?? Dün geceden tespit ettiğim kadarıyla evet! ne kadar baktığımın farkında değilim gözlerim o kadar çok acıyordu ki uykusuzluktan yeniden kapandığını hissediyorum.

 "Zeynep güzelim uyan hadi akşam oldu.... Zeynep" kulağımdaki ses ninni gibi geliyordu. 

"Zeynep kalk hadi" 

Kalk hadi, kalk hadi… huzurla dolan uykumu sona erdirmek için sanki elinden geleni yapacak.

Uykulu halde mırıldanıyorum. " Sibel bugün pazar neden başımdan çekilmiyorsun zaten sinirden uyuyamadım!" kulağıma hoş bir kahkaha çalınıyor. Bir kaç kıpırtıdan sonra yine dün geceki gibi hissediyorum. Beni sarıp sarmalayan bir koruyucu varmış gibi daha da çekiliyorum sıcağına. Kulağımın hemen altında kor gibi yanan bir şey hissediyorum. Bu beni daha fazla büyüsüne kaptırtıyor. Daha da çekiliyorum demiştim değil mi daha fazlasını istercesine dönüyorum minicik yatakta. Ellerimi koyacak bir yer ararken biri belini biri göğsünü buluyor. Sıcaklığına sokuluyorum. Boynunda onun kokusunu soluyorum. Dudaklarım mutluluğun merkezini bulmuşcasına kıvrılıyor...

Cesurca Sev ! (Tamamlandı)Onde histórias criam vida. Descubra agora