36

2K 206 134
                                    

So Far bu bölümle çok uyumlu. Birlikte okuyabilirsiniz.

Deniz tamamen kendine geldiğinde sordu Kaan ona. Endişesi geçip yerini öfkeye bırakmıştı. Kimin yaptığını bilmek istiyordu. Bu duruma gelene kadar neden haberi olmadığını öğrenmek istiyordu. Deniz sessizce tavana bakarak yanıtsız bıraktı bu soruyu.

"Oğlum konuşsana! Kardeşin değil miyim ben? Öyle demedik mi birbirimize? Şimdi senin zor günün gelmiş. Ne demeye uzak tutuyorsun beni?" Deniz sustukça Kaan'ın ses tonu yükseliyordu. "Anlatsaydın böyle olmazdı. Bu hale gelmenize izin vermezdim."

"Olan oldu." Dedi Deniz hareketsiz bir ses ile.

"Nasıl olan oldu? Bıçaklandın lan sen! Önce biz ağızlarına sıçacağız. Sonra polise mi veriyoruz ne bok yapıyorsak yapacağız." Deniz öfkeyle baktı ona.

"Uzak duracaksın Kaan. Sessizce oturacağım demedim. Yaptıklarının bedelini çekecekler ama bizden değil." Kaan'ın şaşkın ve kızgın gözleri Deniz'in yüzünde gezindi. Bunlar Deniz'in ağzından çıkacak sözler değildi.

"Sinan'ı mı koruyorsun? Oğlum her ne varsa o da bizim arkadaşımız. Onu yarı yolda bırakacak değilim." Deniz tepkisini saklayamayarak sinir ve alay karışımı bir kahkaha attı. Kaan onu anlayamazken o her şeyi bilmenin bilinci ile içten içe kavruluyordu.

Ne diyecekti? Özgür diye bir orospu çocuğu var. Sinan'ın başına gelen her şey bu itin suçu. Bende deli gibi aşığım Sinan'a. Bu iti eşek sudan gelinceye kadar dövdüm. O da yediremedi geri döndü. Sonuçta bu. Kelimeler aklındayken bile zar zor bir araya gelirken nasıl sesli diyecekti bu sözleri? Kaan kabul eder miydi sevgisini? Öğrense de böyle ardında durur muydu?

Deniz dudaklarından kaçan hıçkırığa engel olamadı. Sinirle düğümlenen boğazına, yaşaran gözlerine küfür etti. Elinin tersiyle sildi akan göz yaşını. Kaan'ın görmemesi için arkasını dönmeye çalıştı ama Kaan'ın bakışlarından kaçacak yeri yoktu. Artık dayanacak gücü kalmamıştı. Sırlarının altında eziliyordu. Saklamak istemiyor ama alacağı tepkiden korkuyordu.

"Deniz..." Dedi Kaan yalvarırcasına. Onu bu hale getiren şeyi bilmek istiyordu. Deniz, Kaan'ı kaybetmek istemezken Kaan da arkadaşını parçalayan şeyi kendi elleriyle parçalamak, bir şey yapamazsa da oturup onunla ağlamak istiyordu.

"Konuş oğlum, konuş lütfen." Deniz kan çanağına dönmüş gözlerini döndürdü Kaan'a. Yediği yumruklardan kapanmaya yüz tutmuş sol gözü, şişmiş elmacık kemiği, patlamış dudağı, açılmış kaşı ve bıçağın sıyırmış olduğu sağ yanağı apaçık ortadaydı.

Deniz'in gözlerinde konuşacak kıvılcımı göremedi Kaan. O zaman az öncekinden daha da öfkeyle kalktı ayağa.

"Kardeşliğimiz buraya kadar mı lan? Sen her bokta benim yanımdayken bana reva gördüğün bu mu? Senin kardeşliğin bu mu lan?" Kaan hayal kırıklığı ile baktı Deniz'e. Bunlar Deniz'in görmekten korktuğu bakışlardı.

"Aynı değil." Diye mırıldandı Deniz. "O olaylar bununla bir değil."

"Nasıl bir değil? Ne oldu lan? Ne!"

"Kaldırmak istemeyeceksin Kaan. Bu yükün altına girme. Öğrenirsen benimle birlikte taşımazsın. Sen de yük olursun omzuma." Göz yaşı şişmiş gözünden canını yaka yaka yaralı yanağına aktı.

"O nasıl söz Deniz? Ben her zaman buradayım." Elini tutmak için hamle yaptı. Deniz çekmedi elini. Bunun Kaan'dan göreceği son yakınlık olduğunu düşünüyordu.

"Her ne olduysa..."

"Ben aşık oldum." Kaan sessizliğe gömerek dinledi arkadaşını. Deniz art arda düşen göz yaşlarını elinin tersi ile sildi. Kalbi deli gibi çarpıyordu, gözleri elini tutan eldeydi. Ayrılacağı anı bekliyordu.

İnsomniaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin