31

2.4K 197 80
                                    

Deniz telefonuna gelen bildirime aldırış etmedi. Sinan'dan geldiğini tahmin ediyordu ama kalbini daraltan bekleyişinin arasındayken oraya odaklanamıyordu.

Gözü her an açılabilecek olan arka kapıdaydı. Ayağıyla ritim tutmuş oldukça ağır geçen saniyeleri sayıyordu.

Beklediği kişi Sinan olsa yüzünde gülücükler olurdu fakat Hale'yi bekliyordu.

Derste bildirimlerine bakarken kayıtlı olmayan bir numaradan gelen mesaja tıklamıştı. Özgür olduğunu düşünerek açmıştı ama daha beteri vardı karşısında.

Yazık olmuş çocuğa yakışıklıymış.

Anlamayarak bakmıştı mesaja. Birkaç dakika önce yollanmıştı. Görüldü yaptığı anda çevrimiçi bekleyen Hale tekrar yazmıştı.

Hadi itiraf et benimle olmayacaksa başkasıyla da olmasın dedin ve elini yüzünü dağıttın dimi?

Ardından bir mesaj geldi.

Sinan ne diyor bu duruma?
Bunu konuşalım mı? Sen, ben arka bahçe?

Deniz bir yanıt vermedi mesaja ama Hale geleceğini biliyordu.

Kapı açılıp sonsuz gibi gelen bekleme bittiğinde Deniz ayaklandı. Kızın ona doğru gelmesini beklemeden o yaklaştı.

"Ne var amına koyayım? Ne istiyorsun benden?" Küfürle bir sorunu yoktu. Kadın erkek ayırmıyor hak edenlere karşı kullanıyordu.

"Konuşmanın bir ön sevişmesi olsaydı. Direk girdin konuya." Dedi Hale kıkırdayarak.

"Uzatma Hale." Hale teslim oluyormuş gibi iki elini havaya kaldırdı.

"Önce benim sorularımın cevaplarını alalım sonra sen sorarsın." Dedi göz kırparak. İlerideki masaya doğru yürüyerek Deniz'i de peşine taktı.

"Özgür önemli orası belli. Böyle tutuşarak gelmişsin ama kim olduğunu anlayamadım. Eski sevgilisi mi? Yoksa laf mı etti?"

"Sana ne?" Hale aldırış etmeyerek devam etti.

"Artık ne kadar sinirliysen çocuk haşat olmuş. Oyumu eski sevgiliden yana kullanıyorum. Çocuk seni tanımıyor orası kesin." Deniz'in eline uzandı.

"Dikkat et baya bir soruşturuyor." Deniz elini iğrenerek çekti. Hale onun bu haline güldü. Gülüşü solunca gerçek bakışları geldi yüzüne. Sonunda sahte halini sinir bozmak için kullanmayı bıraktı ve kendisi oldu.

"Çocuğun kim olduğu sikimde bile değil, Deniz. Sen de umurumda değilsin. Ben, Sinan'ı umursuyorum." Deniz yüzüne onu aşağılayacak bir gülüş kondurdu. Tabii ki de inanmıyordu ona.

"İnanıp inanmaman umurumda değil. Hani çok aklı başında bir birisin ya tek sefer de anla beni.

Sinan'la olabileceğini nasıl düşündün? Elini tutamayacağını bile bile nasıl yanaşıyorsun. Sorun eşcinsel olmanız mı sanıyorsun? Sen ona yakışmıyorsun. Bir de körsün. Ailenin fikrini bilmem için onları tanımama gerek yok. Onu üzeceksin. Aileni seçeceksin ona karşı."

"Sana ne Hale? Sana ne? Sinan'ı düşünüyormuş, sokarım o düşünceye! Mutlu lan çocuk. Senin niyetin farklı." Deniz ilk defa yalanlamadı Hale'yi. Geride yalanlayacak bir şey kalmamıştı zaten.

"Ya Sinan'ı bırakırsın ya da Özgür sizi öğrenir." Hale sonunda ağzındaki baklayı çıkardığında Deniz kahkaha attı.

"Bak sana şunu söyliyeyim. Konuştuğun Sinan olsa sorardı sana. Hale, neden yapıyorsun bunu? Ama ben Sinan değilim ve senin içini görüyorum.

Kendin bir bok olamamış, dışarıda gördüklerine özenmişsin. Öyle olmazsan sevilmezsin sanmışsın. Onlar gibi olmak içir bir yerlerini yırtmışsın. Sonunda öyle olup öyle insanları bulunca götün arşa ermiş. Eski sana benzeyenleri gömüyorsun.

En çok benden nefret ediyorsun sanıyorsun ama yanılıyorsun. Bende eski yanlarını görüyorsun. Kendinden nefret ediyorsun sen.

Senin kendini yırtarak olduğun kişi, sözde Sinan gibileri hak eden kişilik değil Sinan'ın istediği. Sıradan olan biri nasıl yanaşır ona? Nasıl sevilir? Sen öyleyken sevilmemişsin. Ben nasıl öyle olur da sevilirim. Sana göre hakketmiyorum.

O kadar korkuyorsun ki seni sevmezler diye. Seni değil de ters düşen birini tercih ederler diye o kadar korkuyorsun gibi köpek gibi saldıryorsun etrafa. Herkesi, her şeyi yönetmeye çalışıyorsun.

Gözlerini aç, Hale. Senden bunun için nefret ediyorlar. Olduğun o çok kıymetli kişi olduğun için.

Kurnazsın da işlerine yarıyorsun diye dibindeler ama hiçbiri sevmiyor seni

At gözlüklerini çıkar. Benden de, Sinan'dan da uzak dur." Hale çıt çıkarmadan dinledi Deniz'i. Deniz kalktığında dişlerini sıkmış, burnundan soluyordu.

"Şimdi ne bok yersen ye. Söyle Özgür'e, adımı ver. Yüzü varsa gelsin. Elimi Sinan'ın elinden ikiniz de ayıramazsınız. Bunu böyle bil." Son sözleri bu oldu.

Hale onun ardından bakarken oldukça sinirliydi. Deniz'in haklı olduğunu bildiği için sinirliydi. Ne Deniz ne de onun gibileri istemiyordu hayatında.

Öfkeyle kalktı masadan. Son kozunu oynamak için bir mesajı daha vardı fakat bunu Sinan'a iletecekti.  

Keşke birleşik atsaydım o kadar da uzun değilmiş hdjwudwjns

Neyse yarın uzun tek bölüm atarım.
Şimdi Hale'yle ilgili konuşmak istiyorum.

Hale gibi insanlar çevremizde dolu. En azından benim çevremde. Sorunun kendisinde olduğunu görmezler. Böyle arkadaşlarınız vardır belki. Sizi kendi istedikleri kişi yapmaya çalışırlar. Bir şeye heveslendiğinizde onları geçmeyin diye hevesinizi kırar, sizi sever gibi görünüp başka birine dönüştürürler.

Bu insanlarda acıyacak bir yan görmüyorum. Onun yarası var diye yara açmak zorunda değil. Kitaplar genelde ilk kitapta kötü olan karakter hakkında yapılan ikinci kitaplar olarak devam ediyor. Bazıları için söz meclisten dışarı ama ben bu karakterlerin savunulmasını sevmiyorum.

Göründüğü gibi Hale o kadar kötü biri bile değil ama onu bile savunmuyorum. Neyse çok konuştum.

İyi uykular.

Ps:Oy atın, oy. (İyice dilenci oldum.)

İnsomniaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin