1

10.7K 564 176
                                    

Alarm sesi ile aralanan kahve gözler kan çanağına dönmüştü. Uykuya hasret sabahlardan birindeydi sarışın.

Aynada kendine bakarken gözlerinde aşk acısını gördü. Uykuya aşıktı. Bütün hafta çalışmıştı. Kulübe girmeden önce en sevdiği şeydi geceleri on iki saat uyumak. Derslerinin çoğunu uyku için ekerdi. Daha ilk aydan sınıra dayanmış devamsızlığı yüzünden söve söve yıkadı yüzünü. Titreyen telefonunu cebinden çıkardığında bildirimden önce saati görerek bir daha küfür etti. Eline geçen ilk kıyafetleri giyerek hızla çıktı evden.

Dürtülen omzu ile sevgilisinden bir daha ayrılmak zorunda kaldı. Bir buçuk saatlik blok derste aralıksız uyumuştu.

"Bu ne hal lan gece beşik mi salladın?" Kaan yanına oturup elini zaten dağınık olan sarı saçlara attı. Deniz'in yüzünde oluşan sinirli bakış ile daha da dağıtamadan geri çekti elini.

"Tamam be bir şey yapmadık." Deniz gerinerek ayağa kalktı.

"Oğlum biliyorsun işte kulüpte olduğumu her seferinde aynı şaka sıktı be." Kaan sırıtarak baktı arkadaşına.

"Beşik salladın mı bilmem ama bebekleri sallamışsındır." Dedi omzuna vurarak. Deniz yüzünü buruşturdu.

"Seninki hala geliyor mu?" Kaan'ın bahsettiği kız Aleyna'ydı. Kız resmen takmıştı Deniz'e. Okulun ilk yılında tanışmışlardı. Deniz kızı sevemeyeceğini bilerek kalbini kırmak istememişti ama Aleyna olayı büyüterek arkasından dedikodu çıkarmıştı.

Çantasını masanın üzerine koydu ve kafeteryanın rahatsız tahta koltuğuna kuruldu.

"Ders sonu kaybolmayın işimiz var." Dedi masalarına yeni gelmiş olan Tufan.

"Ne işi?" Kaan sorgularken Deniz gelemeyeceğini çoktan biliyordu ders çıkışında resim kursu için kalıyordu. Arkadaşlarının birçoğunun alaya aldığı derse aralarından tek giden de kendisiydi.

Az önce uyandığı tatlı uykusu oturması ile tekrar üzerine çöktüğünde gözlerini ovuşturdu. Asla şekle girmeyen sarı saçlarını elleriyle taramaya çalıştı. Mide gurultusu ile diğerlerine döndü. Arkadaşları bir türlü susmayınca ayağa kalkan o oldu.

"Bir şey isteyen?" Hep bir ağızdan duyduğu çay cevabına karşın kafe alanına ilerledi. Arkadaşlarına çay kendine aldığı tostu duvara yaslanmış beklerken gözlerini yumdu. Elini yüzünü yıkamadan ayılamayacaktı.

Yalnız kaldığında aklında beliren hayaller her zamanki yerlerini aldılar. Neredeyse beş aydır uğruna çalıştığı okulu düşündü. Ailesinin gitmesi için destek olmayacağını bildiği için babasından gizli çalışıyor ve para biriktiriyordu. Tabi gidebilmesi için sadece para yetmiyordu. Önce yarışmayı kazanmalı ve ayrıcalığı almalıydı. Güzel sanatlar öğrencisi olmadığı halde hocasının aracılığı ile yarışmaya girmeye hak kazanmıştı. Sadece İtalya'daki okul için değil hocasının yüzünü kara çıkarmamak içinde kazanmak istiyordu bu yarışmayı.

Adını duyunca araladı gözlerini ve tatlı düşlerinden sıyrıldı. Tepsiyi eline alarak masaya doğru yöneldi. İlerken rahatsız bir his hissetti. Gözleri etrafta dolandı garip bir şekilde izleniyor gibi hissediyordu. Kafeterya oldukça doluydu birileri ona bakıyor olmalıydı ama bu his normal bir izlenme gibi değildi. Kendi masasına birkaç adım kala buldu izleyeni. Gözleri mavi gözler ile temas ettiği anda donup kaldı.

"Hassiktir." Dudaklarından dökülen kelime ile arkadaşları ona doğru baktı. Kumral çocuk kendisinden önce fark etmiş olmalıydı o şok evresini geçmiş, kimseye belli etmeden bakıyordu Deniz'e.

"Ne oldu lan?" Tayfun'un sesi ile esir olduğu mavi gözlerden ayrıldı ve elindeki tepsiyi masaya bırakabildi.

"Tuvalete gidiyorum." Tekrar buldu mavi gözleri ve takip etmesi için başıyla küçük bir işaret yaptı.

Yaptığı hatanın eninde sonunda ona geri döneceğini biliyordu. O kadar yıllık saklanmayı tanımadığı biri için, anlık bir düşünce ile bozduğuna inanamıyordu. Arkasında onu takip eden çocuk elindeki her şeyi alabilirdi. Sadece bir öpücükle hem de sonrasında sızıp kaldığı bir öpücükle.

Deniz eşcinsel olduğunu yıllardır biliyordu. Uzak olduğu bir erkeği sevme düşüncesi değildi. Uzak olduğu bunun bilinmesiydi. O böyle büyütülmemişti. Küçük bir şehirden gelmişti. Aşağılanma olarak görüyordu bunu.

Koridorun sonuna, en boş tuvalete gelince durdu. İçeri girdiği anda kabinleri kontrol etti. Ardından giren kumraldan sonra kilitledi kapıyı. Ne yapacağını bilmeden döndü arkasına.

Bir adım ötesinde duran çocukla yakınlıklarını fark edince geri kaçtı.

"Ben gay değilim." Dedi Sinan. Birbirine bastırdığı dudakları ve tedirgin ifadesini görmek Deniz'i rahatlattı. Onun da korktuğu şeyler olmalıydı.

"Cesareti seçmiştim." Dedi kendini açıklamak için. Deniz bir şey diyemedi. Onun böyle bir açıklaması yoktu. Bir anlık yükselmesini umursamayıp çocuğun peşinden gitmese onun da bir açıklaması olabilirdi. "Kimsenin bilmesine gerek yok."

Deniz onu başıyla onaylayarak; "Yoluma çıkma, yoluna çıkmam." Dakikalarca dil dökeceğini düşünmüştü ama kumralın da onunla aynı durumda olduğunu görünce konuşacak bir şeyi kalmadı.

Birkaç saniye kadar daha süzdüler birbirlerini sonunda eli kapının kilidine gitti açıp dışarı çıkmak için hamle yaptığında; "Sinan." Dedi kumral. Adını söylüyor olmalıydı. Deniz bir saniye için duraklasa da ardına dönmeden veya konuşmadan çıktı.

Çocuğun kim olduğu ile ilgilenmiyordu. Yeterince sorunu vardı bir yenisini daha istemiyordu.

Bir çift mavi gözün onu bir daha etkilemesini bırak gözüne değmesini bile engelleyecekti.

Selamlar sevgili yazarınız Lisa geldi. Gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim.

Bir sonraki bölüm hemen bir saat sonra gelecek beklemede kalın :) Önümüzdeki on bölüm art arda her gün gelecek. Kurgu genişledikçe bölümler uzayacak. Umarım beğenir ve benimle birlikte Deniz ve Sinan'ın hikayesini dinlersiniz. Onların sizlere anlatmak istediği çok şey var.

-Lisa

İnsomniaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin