46.bölüm

634 48 14
                                    

     Başıma saplanan agrılarla gözlerimi açtım soğuktu burası olması gerekenden çok soğuk mesela azer'in sıcak göğsünde açmamıştım gözlerimi, onun tarifsiz kokusuyla uyanmamıştım yanımda yoktu işte omzumda bir acı vardı sadece bu onun gittiğinin acısı degildi dimi gitmemişti ben gözlerimi bir hastane odasında açtıysam bulmuşlardı bizi ben yaşıyordum hala azerde iyidir bana kırgın gidemezdi kolumda ki acıyı yok saymaya çalışarak yataktan kalkmak istedim kapının açılıp bir hemşirenin yanıma gelmesiyle kendimi yeniden yatakta buldum agzımda ki oksijen maskesini çıkartıp bana su uzattı

Hemşire = kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Karaca = az.. Azer iyi mi

Hemşire = birazdan doktor hanım gelicek size bilgilendirir lütfen uzanın

Karaca = nişanlımı görmek istiyorum

  Hemşire hiçbir şey demeden odadan çıktı kapının önünden sesler geliyordu ama her şey hissizdi azer hakkında bir şey bilmek istiyordum içeriye beyaz önlügüyle yüzünde ki ciddiyetle bir kadın girdi

Doktor = ben doktor evra Yıldırım bir kaza sonucu buraya gelmişsiniz kan kaybından dolayı geldiğinizde bilinciniz yerinde degildi herhangi bir sıkıntı gözükmüyor yanınıza abiniz gelmek istiyor kabul ediyor musunuz?

Karaca = burdan kalkmak istiyorum

Evra = o pek mümkün degil abinizi  içeriye çağırıyorum

Karaca = benimle biraz daha bu üslupla konuşmaya devam edersiniz hastaneyi başınıza yıkarım

Evra = abisinin kız hali ne istiyorsunuz Karaca..... hanım

Karaca = nişanlımı görmek evra..... Hanım

   Gözlerini devirip bıkkın haliyle dışarı çıktı birkaç dakika sonra tekerlekli sandalyeyle odaya geldi kolidora çıkınca buranın hastaneden daha çok bir klinikti en üst kata çıkınca etrafın çok kalabalık olduğunu fark ettim her yerde takım elbiseli adamlar vardı kolidorun sonunda yılmaz yere oturmuş elleri başının arasında oturuyordu evra hanımı bir el hareketiyle durdurdum ve sandalyeden kalktım yılmaz'ın yanına gittim sessizce onun yanına çömeldim

Karaca = nasıl o

Yılmaz = üç kurşun vardı dag gibi abim yıkılmış gibiydi Karaca

Karaca = gördün mü yani yanına alıyorlar mı?

Yılmaz = bir kişinin hakkı var o sen olmalısın konuş onunla seni dinler uyansın tamam mı  uykuyu sever o bilirsin ama benim abim uyansın şimdi Karaca olur mu

   Yılmaz 'ı ilk defa bu kadar yıkılmış görüyordum azer' in varlığı ona ne kadar güç veriyordu ama güçlü durmalıydık azer için ayakta kalıp böyle yıkılmamalıydı

Karaca = kim buldu bizi?

Yılmaz = akın, onunla ortak iş yapmamalıydım abimden gizli bir iş  yapmamalıydım sadece onu mutlu etmek istedim elime yüzüme bulaştırdım

Karaca = saçmalama sen her işi güzel yaparsın azer seninle gurur duyardı her işini gözü kapalı sana emanet ediyor

Yılmaz = ama hata yaptım

Karaca = sen sadece abini düşündün yılmaz kalk ayağa güçlü durman gereken zaman şimdi fadik fadik teyzeye söyledin mi

Yılmaz = diyemem ki abim de dememi istemez hep saklardık küçükken bile abim sarardı yaralarımızı annemin haberi olmasın isterdi üzülür o çok üzülür senin de üzülmeni istemiyor Karaca abim seni üzdügümü duyarsa beni ezer he bir uyansın razıyım ama şimdi üzülme tamam bak iyiyim ben hadi abimle git konuş

sessiz haykırış Where stories live. Discover now