26.Bölüm: "Saçlarımı okşar mısın melek?"

Start from the beginning
                                    

Birkaç dakika hiçbir şey konuşmadan öylece durmuştuk. O hâlâ aynı pozisyonda duruyor, bense yanında oturarak anlatmasını bekliyordum. Anlatacağını biliyordum. Sonunda yaşadıklarını öğreneceğim için mutlu olsam da yeniden olanları hatırlayıp üzgün olmasını istemiyordum.

"Amcam beni dokunuşlarıyla rahatsız etmeye başladığında daha 10 yaşındaydım."

Söylediği cümleyle kafam hızla ona çevrilirken ellerim titremeye başladı. Kanım donmuştu. Tanrım, her şey aklıma gelmişti ama yemin ederim bu kadar kötü bir şey yaşayacağını düşünmemiştim.

Taehyung dolu gözleriyle karşıdaki beyaz duvara bakarken anlatmaya devam etti.

"En başta önemsemedim. Amcamdır, sevdiği için yapıyordur dedim. Hem sadece 10 yaşındaydım işte. Dünyada bu kadar pislik insanların yaşadığını bilmiyordum." dedikten sonra bir süre sessiz kalmıştı. Ardından titreyen sesiyle yeniden başladı konuşmaya.

"Dokunuşları gittikçe rahatsız edici olmaya başladı. Artık canımı yakıyordu. Zorla kıyafetlerimi çıkarmamı istediğini ve sonrasında annemin odaya dalışını hatırlıyorum."

Benim de gözlerim dolarken dudaklarını ısırmıştı ağlamamak için.

"Annem gördü bizi. Amcamla kavga ettiler ve sonra konu babamın kulağına gitti. Beni yurda göndereceğini söyledi. O zamanlar ünlü bir aile sayılırdık ve sikik soyadlarına leke gelmesini istememişlerdi."

Sinirle derin bir nefes alırken 'Bu nasıl bir aile?' demiştim. Oğlunuzun canını yakıyorlar ve sizin düşündüğünüz tek şey sikik bir soyadı.

"Yurda gönderdiklerinde çok ağlamıştım. Annemlerden ayrılmak istememiştim. Umurlarında olmadığımı bilmiyordum o zamanlar." diyip alaycıl bir şekilde gülmüştü.

"Yurdun ilk günleri güzeldi. Ama bir sorun vardı ki ben artık erkeklerden korkmaya başlamıştım. Yanıma bir erkek yaklaşırsa anında çığlık atıp kaçmaya çalışıyordum."

Gözlerini sıkıca kapattığında birkaç damla süzülmüştü bile. Ben de ağlamaya başlarken yanına gittim ve sıkıca sarılıp saçlarını okşadım. Onun ağlamasına dayanamazdım ki ben.

"Anlatmak zorunda değil-" diyordum ki sözümü keserek "Anlatacağım." demişti. "Artık birisiyle paylaşmasam kafayı yiyeceğim."

Yavaşça kafamı salladığımda omzuma kafasını koyarak güç almak istercesine elimi elleri arasına aldı ve anlatmaya devam etti.

"Yurdumuzun 30 yaşlarında bir müdürü vardı. Onun iyi biri olduğunu sandım. Benimle hep ilgileniyordu ve ben onu yine de itiyordum her seferinde. Ama bu onu durdurmadı." diyerek elimi sertçe sıktı.

"Bir hafta sonu herkes bahçeye çıkmıştı oyun oynamak için. Benim arkadaşım olmadığı için her zamanki gibi tek başıma odada oturuyordum. Sonra o adam girdi. Aynı amcam gibi dokundu bana." dedikten sonra hıçkırmasıyla sıkıca sarıldım ona. Tanrım, kalbim hiç olmadığı kadar acıyordu. Ben duyduğumda bile böyle oluyorsam o senelerdir bununla nasıl baş etmişti?

"A-anlatmaya çalıştım ama kimse inanmadı bana Jungkook. Herkes yalan söylediğimi, o adama iftira attığımı, sorunlu aptal bir çocuk olduğumu söyledi. 15 yaşıma geldiğimde o adam hâlâ devam ediyordu. Ama biraz olsun ona karşı koymayı öğrenmiştim."

Rahatlaması için sırtını okşuyordum ama pek işe yaradığı söylenemezdi. Ağlıyorduk. İkimiz de.

"Sonra yurttan kaçtım. Lisede ilk yılımdaydım ve aklım başımdaydı artık. Dedeme gittim. Annemler ona olanlardan bahsetmediği için neler yaşadığımı bilmiyordu. Her şeyi anlattım ona. Beni yanına aldı. O zamandan itibaren sonunda iyi şeyler yaşamaya başladım." dedi kısık sesiyle. Ağlamaktan sesi kısılmıştı.

"Güzel bir çocukla tanıştım. Adı Hoseok'tu. Erkeklerden korkmama rağmen bana adım adım yaklaştı ve arkadaş olduk. Annesinin psikiyatrist olduğunu ve bana yardım edebileceğini söyledi. Hayatımda uzun zamandan sonra ilk defa birine güvenmek istedim. Neyse ki güvenimi bu kez boşa çıkarmadılar. Annesi bana yardımcı oldu, sakinleştirici ilaçlar verdi. 10 yıldır kullanıyorum ve yeni yeni düzeliyorum."

Hosoek, melek gibi bir insandı. Bunca zamandır Taehyung'un yanında olduğu için ona minnettardım.

"Lisede çok pısırık bir çocuk olsam da üniversitede değiştim. Yeni insanlarla tanıştım. Tek sorunum erkeklerle konuştuğumda gerilmemdi ama bunu da bir şekilde halledebiliyordum artık. Gece barlara gittim, kadınlarla birlikte oldum. O adamların dokunuşlarının bedenimden silinmesini istedim." dediğinde gözlerimi sıkıca kapattım. Ona kızmıyordum, garip olmuştum sadece.

"Jungkook ben kötü biri değilim, yemin ederim." diyerek şiddetli bir şekilde ağlamaya başladığında "Tabii ki de değilsin." dedim hızla. "Senin ne kadar güzel bir kalbin olduğunu biliyorum Taehyung. O iğrenç adamlar yüzünden böyle hissetmeye hakkın yok. Yemin ederim o iki şerefsizi de öldüresim var."

"Onlara sakın bulaşma. Sana da zarar vermesinler."

"Merak etme sen. Bunu düşünme bile."

Kafasını sallayıp başını eğdi.

"Sen bana erkeklerden hoşlandığını söylediğinde düzgün düşünemedim Jungkook. Onlar gibi olduğunu düşündüm. Bana zarar vereceksin sandım ve sana kötü sözler söyleyerek güçlü durmaya çalıştım. Böylece bana zarar veremezdin." diyip derin bir nefes aldı. Konuşurken gözünden akmaya devam eden yaşları siliyordu.

"Senin melek gibi bir insan olduğunu bilmeden yaptıklarım için özür dilerim Jungkook. Bana katlandığın için teşekkürler demiştin ya. Asıl ben sana teşekkür ederim benim gibi kirli birine katlandığın için."

"Taehyung kirli falan değilsin, saçmalama!" diye sinirle bağırdım. "Belki de bu dünyadaki en temiz, en saf insansın sen Taehyung. Asıl o adamlar kirli."

Omzunu silkerek yatağa yattı ve ellerini başının altına koydu. Koluma dokunarak benim de aynı onun gibi yatmamı sağlayınca gözlerini yavaşça kapattı. Elimi tuttuğunda söylediği cümleyle saatlerce ağlamak istemiştim.

"Saçlarımı okşar mısın melek?"

-

Bölümü yazarken ağlayacaktım neredeyse 😭😭

Taehyung'un geçmişi hakkında ne düşünüyorsunuz??

Üzgün bir bölüm olsa da umarım sevmişsinizdir. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 🥺🤞

Bitch Boss | TaekookWhere stories live. Discover now