1.Bölüm: "Hey, gömleğimin düğmelerini düzeltir misin?"

48.9K 2.2K 3.9K
                                    

1.Bölüm: "Hey, gömleğimin düğmelerini düzeltir misin?"

-

Sabah tüm paspal halimle okula gitmek için evden çıkıp otobüs durağına geldim. Kulaklığımı takıp kendimi müziğe bırakırken gözlerimi kapatıp düşünmeye başladım. Her zamanki gibi okuldakilerin iğrenç bakışlarına ve hakaretlerine maruz kalacaktım. Bu durumdan nefret etsem de başka çarem yoktu çünkü tüm yıl çalışıp bu okulun bursunu kazanmıştım. Annem de benim için çok sevinmişti. Bu yüzden onun yüzünü düşürmek istemezdim.

Duyduğum sesle gözlerimi açtığımda otobüsün geldiğini fark ettim. Sessizce otobüse binip cam kenarına oturdum. Parmaklarımla oynarken kafamı cama yasladım. Her gün bu işkenceyi çekmekten nefret ediyordum ama maalesef hiçbir çarem yoktu.

Sıradaki durakta otobüs durup kapılar açıldığında içeriye giren adamla gözlerim kocaman açılırken istemsizce incelemeye başlamıştım. O, fazla yakışıklıydı. Ya da güzel mi demeliydim? Mavi saçları, üzerindeki dağınık takım elbisesi ve uykulu gözleriyle birlikte çok hoş, aynı zamanda komik görünüyordu. Herneyse, onu incelemeyi bırakmalıydım yoksa beni bir sapık sanabilirdi.

Başka bir yere oturacağını düşünürken gelip yanıma oturmasıyla rahat olmaya çalıştım çünkü gerilmem için bir neden yoktu. Of, maldım ben. Ne diye bir adamı görüp heyecanlanıyordum ki?

"Hey, gömleğimin düğmelerini düzeltir misin? Telefonla konuşmam gerek. Hızlı ol."

Şaşırarak ona döndüğümde "Ne?" diyebilmiştim sadece. Benden neden böyle bir şey istemişti ki? Tanrım..

"Hadisene! Birazdan ineceğim. Toplantım var."

"Tamam, yapıyorum hemen." dediğimde çoktan telefonla konuşmaya bağlamıştı. Titreyen ellerimle yanlış iliklenmiş düğmeleri açtım. Esmer teni gözler önüne serilirken otobüsteki birkaç insanın bakışının bize çevrildiğini fark etmiştim. Kızaran yüzümle hemen düğmeleri düzelttim ve derin bir nefes alarak arkama yaslandım. Neden bu kadar heyecanlanmıştım ki, of.

"Namjoon geliyorum dedim işte. Müşteriler 10 dakika bekleyince ölmez herhalde."

Sessizce yanımdaki adamın konuşmalarını dinlerken neden böyle bir şey yaptığımı sorguluyorum. Neyse, bana ne.

"Tamam be, çatlama. Geliyorum dedim işte. Kapatıyorum." diyip telefonu kapatmıştı. Sanırım bir şirkette çalışıyordu. Konuşmalarından ve telefonunun son model olmasından anlamıştım. Fazla zengindi sanırsam..

"Yardımın için teşekkürler. Sabah alarmı duymayınca toplantıya geciktim biraz."

"Rica ederim. Şirkette mi çalışıyorsunuz?"

Evet, ben ve kapalı tutamadığım çenem iş başında. Hadi bakalım.

"Evet. Kim Holding'in CEO'suyum. Duymuş muydun daha önce?"

"Oha! Şey yani evet, duydum."

Biz fakirler zenginleri görünce biraz şaşırabiliyorduk. Ya da birazdan fazla olabilir. Çünkü Kim Holding'i çok defa duymuştum. Oldukça ünlü ve başarılı bir şirketti.

Tepkime karşın gülerken yüzü bir anda şaşkın ve endişeli bir hâl almış ve ayağa kalkmıştı.

"Siktir! Durağı kaçırdım. Namjoon beni sikecek."

Küfür etmesiyle otobistekilerin ayıplayan bakışları ona dönerken "Hey sakin ol. Şoföre söylerim ben durmasını." diyerek şoföre "Müsait bir yerde durabilir misiniz?" diye bağırmıştım. Genelde gıcık oluyorlardı ama bu sefer iyi birisine denk gelmiştim sanırım.

"Teşekkür ederim, gerçekten. Kartımı al, bir şeye ihtiyacın olursa beni arayabilirsin. Şimdi iniyorum ben. Umarım tekrar görüşme şansımız olur, tatlı tavşan." diyerek kartını bana vermiş ve benim şaşkın bakışlarım arasında duran otobüsten inmişti. Otobüs yeniden hareket ederken düşündüğüm tek şey şuydu:

Ben tavşan değilim!

🐰

Okula geldiğimde başım eğik bir şekilde sınıfa doğru hızlı adımlarla yürümeye başlamıştım. İğrenç insanların nefret dolu bakışlarını görüp üzülmeye hiç hevesli değildim.

Ah, bu bakışların nedenini söylemedim değil mi? Anlatayım. Ama önce sırama oturmam gerek, bir dakika.

Heh, tamam. Olayın başlangıcı birkaç ay öncesine dayanıyor. Yani okula ilk geldiğim zamanlara. Burslu olmam bu okuldaki zenginlerin gözünde düşmem için gayet yeterli bir nedenken, üstüne aptal kuzenim Soobin okula gay olduğumu yaymıştı. Bunun nedeni ise sevdiği kızın bana aşkını itiraf etmiş olmasıydı. Ayrıca kız takıntılı bir sapık gibiydi! Neyse ki aynı okulda değildik. Her neyse bu olanlardan sonra konu aileme kadar gitmişti ve babamın beni dövmesine neden olmuştu. Kendisi son derece homofobik biriydi. Annem sesini pek çıkarmamıştı.

Evet, kısaca böyleydi işte. Tamam biraz klişeydi. Ama ben çok üzülmüştüm tamam mı? Okuldakilerin yaptıklarına üzülsem de beni asıl üzen sadece babamın bana davranışlarıydı.

Neyse siz anladınız, daha fazla üzülmek istemiyorum olanları hatırlayarak.

Birkaç dakika sonra ders başladığında dikkatli bir şekilde dinleyip not almaya başlamıştım. Son sınıftım ve iyi bir üniversiteye gitmeliydim.

🐰

Zil çaldığında kahve almak için kantine inmiştim. Planım olaysız bir şekilde kahvemi alıp sınıfa gitmekti ama öyle olmamıştı. Zaten ne zaman istediğim bir şey olmuştu ki?

"İbne Jungkook da buradaymış. Kantinin yolunu bilir miydin sen ya?"

Sinirlenme.
Sinirlenme.
Sinirlenme.

"Hey, cevap vermeyecek misin? O kadar mı korkaksın Jeon?"

Anlık sinirle elimdeki kahveyi Seokjin'in kafasından aşağı boşaltırken ellerim titriyordu. Amacına ulaşmıştı işte. Tanrım, umarım okuldan atılmazdım.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun aptal!"

Bağırmasıyla herkes bize dönerken dik durmaya çalıştım. Evet, sorun yoktu. Bir şey olmayacaktı. Evet, kesinlikle.

"Hey, siz ikiniz. Hemen odama!"

Müdürün çağırmasıyla korkuyla odasına doğru yürürken Seokjin aptalı da arkamdan geliyordu.

"Hepsi senin yüzünden."

Söylediği şeyi umursamadan müdürün odasına girdim. Müdür Bang, ikimize birden bakarken sinirle "Ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Okul burası. Sorunlarınızı dışarıda halledin." dedi.

"Ama hocam, Seokjin bana laf atıp duruyor."

"Bu onun başından kahve dökmeni gerektirmezdi değil mi?" dediğinde sessiz kalmıştım.

"Herneyse. Ceza olarak şirkette staj yapacaksın yarı yıl tatilinde. Böylece aklın başına gelir.

"Ne? Tatilimi bir şirkette çalışarak mı geçireceğim?"

"Bunu arkadaşının başından kahve dökmeden önce düşünecektin."

Pekala, sorun yok. Sadece 15 gün. Dayanabilirdim.

"Peki hangi şirket?"

"Kim Holding. Daha birkaç gün önce stajyer aradıklarından bahsetmişti. Çalışkan çocuksun, yaparsın."

Kim Holding, otobüsteki mavi saçlı adam, staj, şirket, yalnız, flört.. Siktir.

"Kabul ediyorum. Seve seve yaparım."

-

Selamm, umarım konuyu ve ilk bölümü sevmişsinizdir 🥺🥺 Sevmediyseniz 😡😡
Oy verip yorum yapmayı unutmayınn 🤞🤞
Sizi çook seviyorum bebişler 🙂😉

Bitch Boss | TaekookWhere stories live. Discover now