16.Bölüm: "Sıkıldım artık senden."

14.6K 1.3K 761
                                    

16.Bölüm: "Sıkıldım artık senden."

-

Biraz sinirli hissediyordum. Ve üzgün? Tanrım neden? Neden böyle hissetmiştim ikisini sarılırken görünce? Aklıma gelen düşünceler beni korkutuyordu. Çünkü biz imkansızdık ve birlikte olmamız imkansızdı. Kendime gelmem gerekiyordu.

Duvara yaslanan Bay Kim'in bakışlarını üzerimde hissettiğimde çekinerek ona bakmıştım. Kim Yeri gideli henüz birkaç saniye olmuştu ve Bay Kim o zamandan beri bana bakıyordu ama ben bir kez bile gözlerimi ona değdirmemiştim. Sözde ona soğuk yapmayı falan düşünmüştüm ama gerek yoktu çünkü umurunda falan değildim. Hem geçen günde beni Yeri için bırakmıştı. Onun için önemli olan oydu, ben değil.

"İyi misin biraz daha? Morluklar geçmiş gibi."

Sesiyle ona bakmadım ve önümdeki dosyayla ilgileniyor gibi yaparak cevap verdim. "Hm, iyiyim."

Kendimi kasmaktan değişik sesler çıkaracaktım artık. Bu kadar gerilip heyecanlanmak zorunda mıydım ben?

"Yüzüme bakar mısın Jeon? Saygısızlık yapma. İşi ve dışarıdaki meseleleri birbirine karıştırmaman gerektiğini daha kaç defa söyleyeceğim sana?"

Sert sesiyle birlikte sinirle ona döndüm. "Hah, ben mi saygısızlık yapıyorum? İşi ve dışarıyı karıştırıyorum? Kusura bakmayın ama bunları yapan sizsiniz Bay Kim, ben değilim. Eşcinsel olduğumu öğrendiğinizdeki davranışlarınızı unuttunuz herhalde."

Bir kerede içimden geçenleri döktüğümde rahatlamıştım. Ben haklıydım işte. Saçma sapan şeyler yapan oydu.

"Sözlerine dikkat et. Zaten 1 haftan kaldı, onda da huzursuzluk çıkarma. Bir an önce işini yap ve git bu şirketten. Sıkıldım artık senden."

Sözleriyle gözlerim dolarken tırnaklarımı sertçe avucuma geçirdim. İnanılmaz bir üzüntü ve hayal kırıklığı hissediyordum. Kalbimdeki acının sebebi neydi?

"Sizi bu kadar rahatsız ettiğim için üzgünüm Bay Kim. 1 hafta sonra benden kurtuluyorsunuz. Yeri'yle birlikte kutlama falan yaparsınız artık." dedim gözlerinin içine bakarak. Güçlü durmaya çalışıyordum ama biraz daha karşımda durup bana kırıcı sözler söylemeye devam ederse ağlayabilirdim.

"Aynen, yaparız. İşine bak şimdi." diyerek odasına girip kapıyı sertçe kapattığında gözlerimi kapatmıştım ve anında yaşlar yanaklarımdan aşağı doğru süzülmüştü. Tanrım, şu 1 hafta çabuk geçsin. Daha fazla kırılmak istemiyorum ben. Paramparça oldum zaten.

Yüzümdeki yaşları sertçe silerek derin bir nefes aldım ve kendime gelmeye çalıştım. "Sorun yok Kook. Her şey güzel olacak. 1 hafta sonra sen de kurtulacaksın buradan."

Sorun şuydu ki her şeye rağmen buradan kurtulmak istediğim konusunda emin değildim.

🐰

Öğle arası geldiğinde yemekhaneye gitmeden önce tuvalete girip aynaya bakmıştım. Gözlerim kızarıktı. Hafif şiş gibiydi. Tanrım, o kadar çok ağlamadım bile. Yani sadece birkaç dakika. Oflayarak yüzümü soğuk suyla yıkadım. Yeniden aynaya baktığımda hiçbir değişiklik olmadığını görünce boş verip tuvaletten çıktım ve yemekhaneye indim. Gözlerim anında Bay Kim'i bulurken derin bir nefes alıp Jiwoo'nun yanına gittim. Tek başına oturuyordu.

"Oha ağladın mı sen minik bebeğim? Noldu?"

Bana hitap şekline gülümserken omuz silktim. "Boş ver."

"Nasıl boş vereyim salak? Güzelim gözlerinin haline bak. Arkadaşın değil miyim anlat bana."

Pekala, sanırım anlatabilirim. İyi bir kızdı zaten. Sadece anlatırken olanları tekrar hatırlayacağım için istememiştim. Gerçi saatlerdir aklımdan çıkmıyordu ama neyse.

Hafta sonu olanlarla birlikte demin yaşananları da anlattığımda gözleri üzgünce bana bakmış ve yanıma gelerek sarılmıştı. "Bay Kim'in bu kadar kötü olabileceğini düşünmemiştim. Tanrım, ne kadar üzmüş seni. Tam bir aptal. Seni kaybederek hayatının en büyük hatasını yapmış."

"Ben hayatımda hiç bu kadar kırıldığımı hatırlamıyorum Jiwoo. Bu hisle nasıl baş edeceğim?"

Omzumdaki elini hareket ettirerek gözlerime bakmış ve "Onu seviyor musun Kook?" demişti. Gözlerimi utançla yere indirdiğimde "Aldım ben cevabımı." diyerek üzgün bir şekilde bana bakmıştı.

🐰

Yemekten sonra yukarı çıkıp masama geçmiş ve başımı ellerimin arasına alarak gözlerimi kapatmıştım. Çok daralmıştım. Duyduğum adım sesleriyle kafamı kaldırmadan Bay Kim'in odaya girmesini bekledim.

"Jungkook."

Duyduğum sesle gelenin Bay Kim olmadığını anlayıp kafamı kaldırdım. Hoseok Hyung'tu. Ne işi vardı ki burada? Bay Kim odasında değildi.

"Efendim?"

"Bu akşam buluşabilir miyiz? Sana bir şeyler anlatmam gerekiyor."

Şaşkınca suratına baktım. Onun bana anlatacağı ne olabilirdi ki? "Ne hakkında? Burada söyleyemez misin?"

Gergin bir şekilde yüzüme bakıp kafasını olumsuz anlamda salladı. "Hayır. Taehyung'un duymaması gerekiyor. Onunla ilgili."

İşte şimdi ilgimi çekmişti.

"Oh, buluşalım o zaman. Nerede ve saat kaçta?"

"Numaranı ver. Sana yazarım ben."

Onaylayıp numaramı verdiğimde teşekkür ederek gitmişti. Arkasından uzun uzun bakıp düşüncelere dalmıştım. Bay Kim hakkında ne diyebilirdi ki bana? Açıkçası merak etmiştim. Düşünürken Bay Kim'in de gelmesiyle kafamı hızla önümdeki bilgisayara çevirerek ilgileniyormuş gibi yaptım.

"Yarın sabah şirket toplantısı var. Sen de gireceksin. Ona göre iyi hazırlanıp gel."

Yüzüme bakmadan söyledikleriyle "Peki." diye mırıldanıp işime döndüm. O da odasına girdi. Arkasından kaşlarımı çatıp bakarken "Aptal." demiştim. "Koca bir aptal."

🐰

İş çıkışında önce eve yani Jimin Hyungların evine gidip üzerimi değiştirmiş, daha sonra Hoseok Hyung'un attığı konumla birlikte adrese doğru yürümeye başlamıştım. Yakın sayılırdı. Konuşacağımız için heyecanlıydım biraz. Çok merak ediyordum.

Telefonumun çalmasıyla açıp kulağıma götürdüm. Annemdi.

"Oğlum, bugün konuşamadık. Nasılsın?"

"İyiyim anne. Arkadaşımla buluşacağım birazdan. Sen nasılsın?"

"İdare eder. Sen gittikten sonra ev çok boş kaldı. Babanla da pek konuşmuyoruz." demişti üzgün sesiyle. Maalesef yapacak bir şey yoktu. O eve dönemezdim.

"Oh, tamam."

"Geç kalma sakın eve. Geçen yaşananlar tekrarlanmasın. Dikkat et kendine."

"Tamam anne. Merak etme beni."

"Paran var mı?" diye sorduğunda elimle cebini yoklamıştım. Vardı biraz.

"1 hafta idare eder bu para beni. Zaten ben giderken de verdin. Haftaya da maaşımı alacağım."

"Tamam. İhtiyacın olursa bana söyle. Şimdi gitmem lazım. Sonra konuşuruz oğlum."

"Tamam anne. Görüşürüz." diyerek telefonu kapattım. Bir süre daha yürüdükten sonra kafeye gelmiştim. Lüks bir kafeydi. İçeri adımımı attığımda Hoseok Hyung'un nerede olduğunu bulmaya çalıştım ve bana el salladığını görünce hızla yanına ilerledim.

"Selam. Otursana."

Ben de "Selam." diyerek oturduğumda merakla yüzüne baktım. Tam konuşacağı sırada garson gelince ikimize de birer kahve söyleyip garsonun gitmesini bekledi.

"Ee hadisene. Ne anlatacaksın bana?"

"Taehyung'un geçmişini.."

-

Şerro Taehyung yaptı yine yapacağını 🙂🙂

Yorumlarınızı bekliyorumm 🥰🥰

Bitch Boss | TaekookМесто, где живут истории. Откройте их для себя