10.Bölüm: "Yeter, durun artık!"

16.8K 1.4K 1.6K
                                    

10.Bölüm: "Yeter, durun artık!"

-

Çıkış saati geldiğinde toparlanıp telefonumu cebime atmış ve asansörün düğmesine basmıştım. Bay Kim bugün erkenden çıkmıştı. Nedenini anlamamıştım, sormaya da çekinmiştim doğrusu. 'Sana ne' derse ne cevap verebilirdim ki? Bir de olanlar aklıma geliyor ve iki saat düşünmeme neden oluyordu. Bugün sırf o duyduklarım yüzünden işime konsantre olamamıştım. Bu yüzden bugün bana bir yol göstermeleri için Yoongi ve Jimin Hyung'un yanına gidecektim. Her konuda birçok yardımları oluyordu bana.

Asansöre binip 0'a basmış ve geldiğinde inmiştim. Yavaşça yürüyerek çıkışa doğru giderken gözlerim Jiwoo'yu aramıştı. Çıkışlarda hep yanıma gelirdi ama bugün erken çıkmıştı anlaşılan. Neyse ki erken çıkmıştı çünkü her dediği şeyi saatlerce düşünmemi sağlıyordu. Sürekli Bay Kim'le aramızda bir şey olduğunu iddia ediyordu ben her ne kadar inkar etsem de. Bugün de öğle yemeğinde rahat bırakmamıştı o konuları konuşarak.

Otobüse binip kafeye doğru giderken kafamı cama yaslayıp düşünmeye başlamıştım. Dün akşamı.. Güzeldi ve bir o kadar da garip. Bay Kim'le arabada yaşadıklarımız da aklımı meşgul eden bir başka şeydi. Anlayacağınız aklım hiç boş kalmıyordu, sürekli düşünüyordum ve bu düşüncelerimin yüzde 90'ı Bay Kim'di. Geri kalanı ise babam. Dün dışarı çıktığımı nasıl olduysa anlamamıştı. Kavgamızdan sonra da bir daha konuşmamıştık zaten.

Düşünmekten beynim akacak kıvama geldiğinde otobüs Jimin Hyung'ların kafesinin yakınlarında durmuştu. Yavaşça otobüsten inip içeri girdim. İkisi de işlerine odaklanmış, müşterilere bir şeyler hazırlıyorlardı. Bugün biraz daha yoğun gibiydiler.

Yanlarına gidip "Selam." diyerek kocaman gülümsediğimde aynı şekilde karşılık almıştım onlardan da.

"Selam Kook, hoşgeldin."

"Hoşbuldum Hyung, nasılsınız?" demiştim Jimin Hyung'a. Alnındaki teri elinin tersiyle silmiş ve derin bir nefes vermişti. "Bugün çok fazla müşteri vardı. Yorgunuz biraz."

"Bebeğim dinlenebileceğini söylemiştim sana. Beni neden dinlemiyorsun? Hasta olmanı istemiyorum."

"Seni yalnız bırakamam burada Yoongi. O kadar kişiye tek başına nasıl yetişeceksin?"

"İdare ederdim bir şekilde." dediğinde Jimin Hyung'dan omzuna küçük bir yumruk yemişti Yoongi Hyung.

İkisi gerçekten çok şirindi. Herkesin imreneceği türden.

"Ben size yardımcı olmak isterdim fakat şirkete gidiyorum biliyorsunuz." diyerek üzgün bir şekilde dudağımı büzdüğümde ikisinin de sinirli bakışları bana dönmüştü. "Saçmalama Kook. İyiyiz biz. Yorulmanı istemeyiz ikimiz de."

Minik bir gülümseme bırakıp karşıdaki masaya oturmuştum. İkisinin de işleri bitince gelip yanıma oturmuşlardı.

"Ee ne var ne yok? Şirkette işler nasıl?"

"İyi sayılır Hyung. Ben aslında bugün size bir şey anlatacaktım." dediğimde meraklı bakışları beni bulmuştu. Ben de vakit kaybetmeden anlatmaya başladım. Dün gelip beni evden almasını, arabada olanları, yemeği ve bugün duyduklarımı. Anlatıp bitirdiğimde ağzım kuruduğu için kenarda duran suyu alıp içmiştim.

Jimin Hyung anlattıklarımı değerlendirirken Yoongi Hyung konuşmaya başlamıştı. "Geçmişte ne yaşamış olabilir ki? Anlattığına göre bir psikoloğa gidiyor. Yani yaşadığı şey onda travmaya sebep olmuş, ciddi bir şey."

"Evet Hyung. Sorduğumda elleri falan titremişti, ağlayacaktı neredeyse."

"Bence çok fazla üstüne gitme bu konuda Jungkook. Zamanı geldiğinde ve sana güveni arttığında kendisi anlatacaktır zaten. Akışına bırak."

Bitch Boss | TaekookWhere stories live. Discover now