8. Bölüm: Sevgiye bulanmış tuzaklar.

En başından başla
                                    

Kaşları çatılırken güldü ve başını yana yatırdı.

"Halis bey öyle yaptı, evet."

Gözlerimi devirerek ben de güldüm. Çocukluğumdan beri samimi hitaplar kullanamıyordum. Yurttaki bakıcı kadına bile herkes anne derken ben isminin sonuna hanım ekleyerek hitap ediyordum.

"Dalga geçme." diye çıkıştım yapay bir sinirle.

Gözleri irileşti ve gülüşünü bastırmaya çalışarak geriledi, ellerini havaya kaldırmıştı.

"Dalga geçmiyorum."

Neşeli olmak ona bu kadar yakışıyorken, neden hep böyle olmadığını sorguladım içimden birkaç saniyeliğine.

"Hadi sen hazırlan. Eray gelip apartmanın önünde bağırarak milleti ayağa kaldırmadan çıkalım."

Gülümsemeye çalışarak başımı salladım. O kendi evine giderken ben de eve girip yarım saat içinde son hazırlıklarımı tamamladım. Yüzümü toparladıktan sonra küçük sarı makyaj çantamı büyük sırt çantama koydum. Aynanın karşısına geçip giyindiğim lila renkli oversize crop tişörtle açık mavi mom jeansin üzerimde nasıl durduğuna baktım.

Açık bıraktığım saçlarım gözüme tuhaf gözüktüğünden dolayı
ellerimle saçlarımı düzelttim. Yeni duş aldığım için saçlarım şiş duruyordu ve ben hem üşendiğim için hem de şampuanın tatlı kokusunun yerini yanık kokusu almasın diye saçlarımı düzleştirmek istememiştim. Çantamı alıp evden çıktım ve Rüzgar'ın evinin kapısını çaldım.

Zile basar basmaz 'acaba beklese miydim?' diye düşünmeden edemedim. Çok mu hevesli gözükürdüm? Zihnime saldıran anksiyete süslü soruları Rüzgar aldı üzerimden, kapıyı açarak. Beyaz tişört altına siyah eşofman altı giymişti, elinde de siyah renkli spor çantası vardı. Çıkıp kapıyı kapattı.

"Geliyorlarmış, inelim mi?"

Onu onayladım ve birlikte aşağıya indik. Rüzgar apartmanın kapısını açıp geçmem için kenara çekildi. Önden ben, hemen arkamdan o çıktı. O kapıyı kapatırken benim gözlerim onun kaşının üzerindeki kızarıklıktaydı. Gözleriyle etrafı arşınladı, bense dayanamayıp yaraya dokundum. Anında gözleri bana ilişti.

"Merak etme." dedi, bakışlarımdan derdimi anlamıştı. "İyiyim."

"Niye vurdu ki?" Elimi çektim. "Yukarı çıkarken sakinleşmiş gibiydi, en azından seni dinliyordu."

"Amca dedim diye."

Kendimi tutamayarak güldüm sessizce.

"Halis bey demekte haklıymışım."

Gülerek başını salladı. Görüş hizama sokağın başında görünen bir araba girdiğinde ışık gözümü aldığı için bakışlarımı kaçırdım.

"Geldiler."

Rüzgar'ı onaylayarak yerimde kıpırdandım. Eray arabayı önümüzde durdurunca kaygıyla dolan bakışlarımı Rüzgar'a çevirdim.

"Sen uykunu alabildin mi?"

Gözlerini kırptı. Bu, evet demekti.

"Uykusunu alamadıysa bile o kullanacak arabayı Yağmur'cuğum, ben önden söylemiştim."

Eray arabadan inip yanımıza gelmişti, Gizem de arkadaki yolcu koltuğundaydı. Cam açıktı, kollarını cama, başını da kollarına yaslamış bize bakıyordu.

Rüzgarın GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin