canavar!

97 11 93
                                    

Yastığımla beraber, küçük adımlarla üsste dolaşıyordum. "Oh..." ciddiyim korku filmi izlediğimde asla uyuyamam! Ah, tanrım canavarlar cesur olmadığım nerdeyse tek konu. Çünkü onlar gerçek ve her an beni yiyebilirler! (Ah, hayır hayır Leo'dan bahsetmiyorum. Gerçek canavarlardan bahsediyorum) saat nerdeyse gecenin dördüydü ve ben uyuyamıyorum! Yavaşça Laura'nın odasına girdim. Çığlık atamamak için kendimi zor tuttum çünkü cidden.... yatağında bir canavar var! Y-yüzü yemyeşil v-ve gözleri yok! Hızlıca odadan çıktım ve korkulu gözlerle kapıya baktım. Çabucak Kesha'nın odasına girdim. Dışarısı yağmurluydu ve gök gürültüsüyle sıçradım. Yavaş yavaş Kesha'nın yatağına ilerledim....oh olamaz orada değil....o-olamaz! Canavar onu kaçırmış olmalı! Ağzımdan küçük bir çığlık kaçırarak Payton'un odasına koştum. Tahmin edin ne oldu...oh.....yani....yatağında o kadarok.kitap vardı ki....oh Jo! Yavaşça odadan çıktım ve kapıyı kapadım. Sessiz bir biçimde Jo'nun odasına girdim. Tam yanına yaklaşıyordum ki horlaması ile irkildim....tanrım! Nereye gidicem ben? Derin bir iç çekerek odadan çıktım ve Leo'nun kine doğru ilerledim. Sessizce kapıyı açıp içeri girdim. Sadece odasında değildi, ah! Canavar hepimizi geberticek! Hızlı adımlarla, aşağı indim. Aman tanrım, mutfaktan sesler geliyordu! Ne zaman oraya gitti seni pis canavar...koşarak bodruma indim, olası bir durumda silahların olduğu yer fazla işinize yarar!  Hızla kapıyı kapadım ve nefes nefese etrafı süzdüm. Tanrım Leo burdaydı! Küçük adımlarla yanına yaklaştım ve fısıldadım "burda ne yapıyorsun?...." "çalışıyorum" dedi, bir atış daha yaparak elime baktım fakat yastığım burda değildi. Göz devirdim ve bir iç çektim. "Canavar yukarda Leo, oraya gitmemeliyiz. Bizi yer!" dalga geçermişcesine güldü ve silahını bıraktı, "ne..." dedi gülmeyi bırakıp sırıtarak. "Leonardo! O Kesha'yı yedi..." yanıma yaklaştı ve fısıldadı "o canavar benim...ve sıradaki sensin...." yavaşça kapıyı açtı ve bir adım attı, "Leo!" diye arkasından koştum hızla. "K-korkuyorum." ha kendine gel kızım! Lucy Quinnzelsin sen oh...biliyorum ama canavarlardan korkuyorum! Üstelik daha dün çok korkunç birşey izledim ben! Yine o dalga geçerken yaptığı yüz ifadesini yaptı ve konuştu "korkak..." yukarı çıkmaya başladı, tabiki bodrumda kalmaktansa en yakınımdaki silah olan sopamı alıp onu takip ettim.

Yukarı çıktığımızda, konuştu "duşa giricem" gözlerimi büyüterek konuştum "b-ben ne yapıcam!" sırıtarak konuştu "benimle duşa girmeyi planlamıyorsan?" sopayla kafasına hafifçe vurdum ve konuştum "Leo!" yavaşça kaduvara ilerledim. "Nereye?" diye sordu bana dönmeden. "İçeride bir canavar var!" omuz silkti ve tuvalete girdi. Yavaşça dışarı çıktım ve şimşek çakması ile aynı anda geri girdim. Koltuğa oturdum ve dizlerimi kendime çektim. Sanırım çoktan uykuya dalmıştım.

Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu ve yatağımdaydım! Ha, rüya mı yani?! Hızlıca kalktım ve pijamalarımdan kurtuldum. Aşağı indim ve etraftakilere baktım, "hey! Rüyamda ne gördüğüme inanamazsınız. Bir canvar Kesha'yı yemişti ve canavar Laura'nın odasındaydı! Oh....çok gerçekçiydi." Leo yavaşça güldü ve konuştu "gece korkaklık etmen gerçekti" Laura konuştu "hey! Odama girip hızlıca çıkan sendin demek Luc!" telaşla konuştum "canavar senmiydin!?" elini alnına vurarak göz devirdi "hayır Lucy....maske yapıyordum." ah...maske ha? Um...canavar yok mu? Bir dakika....yatağıma ışınlandım ha? "Süper güçlerim var!" güldüm ve konuştum "dün gece yatağa ışınlanmışım!" Kesha atıldı "seni Leo taşıdı Lucy" gözlerimi büyüttüm ve yüzümü astım "süper güçlerim yok mu...." koltuğa oturdum ve dudak büktüm. "Hey, yağmur nasıl hala devam ediyor..." dedi Jo, "gökyüzü ağlıyor" dedim gülerek, Laura devam ettirdi "oh, uzay onu aldatmış..." ikimizde gülmeye başladık. Etrafıma bakınıp ayağa kalktım. Yerde kart oynıyan Kesha, Jo ve Payton'a yaklaştım. Jo'nun arkasından sinsice yaklaşıp üzerine atladım. "Hey! Jo ileri hadi!" beni omuzuna aldı ve dolaştırmaya başladı, ikimizde gülüyorduk. Gözlerini kapadım ve kahkaha attım. "Hey, artık kör bir atsın bayım!" gülerek beni koltuğa doğru fırlattı....ciddiyim fırladım. Gülerek kaltuğa yayıldım ve bir iç çektim. "hala sıkılıyorum!" dedim iç çekerek, ne lanet olası yağmurlu günsün sen... Etraftaki kimse konuşmayınca gözlerimi kırpıştırarak onlara baktım ve konuştum "um...acaba bişeyler mi yapsak ha?" Laura elindeki kartlardan birtanesini ortaya yavaşça atarak konuştu "yağmurlu bir günde ne yapılabilir?" bir anda canımın bir şeyler yemek istediğini hissederek ayağa fırladım. (Hapşu..) (çok yaşa) (sende gör)

mutfağa ilerlerim ve bağırdım "biri yemek yapmamda bana yardım etsin!" içeri girdeim arkamdan gelen Kesha ve Laura'yı görünce konuştum "kapkek istiyorum!" Laura etrafını süzdü ve konuştu "hey diğerlerini çağırmaya ne dersiniz?" Kesha kapıdan kafasını çıkardı ve seslendi "hadi ama yardıma ihtiyacımız var kapkek yapmayı bilmiyoruz!"  yavaşça içeri geldiler ve karşımızda durdular, Payton sırıtarak konuştu "hey, kapkek yapmayı bilmiyor musunuz?" gözlerimi kocaman açarak konuştum "hayır! Birlikte yapalım istedik." Devam etti "yani biliyorsunuz?" Laura cevapladı "Elbette..." Leo gözlerini kapadı ve alaylıca konuştu "yarışma?" Kesha ve ben aynı anda sırıtıp birbirimize "tamam!" dedik. Laura yanımıza yaklaşarak konuştu "kapkek yapmayı biliyormusunuz? Yemekte berbatım..." hayır anlamında kafamı salladığımda Kesha konuştu "ne kadar zor olabilir?" başımla onayladım ve diğerlerine döndüm. "Harika, başlıyoruz!" kollarımı sıvadım, Laura dolaba yöneldi, yumurta un turşu tuz şeker gazoz makarna domates ve son olarak biraz çikolata çıkardı. Yavaşça tezgahın üzerine koydu ve bize döndü "Sanırım b-bunlar...." omuz silktim ve bıçak çıkardım hızla arkamı döndüm ki bıçak Jo'ya denk geliyordu gözlerini büyüterek geri geri uzaklaştı "ah, Jo üzgünüm!" dedim bıçağı elimde sallıyarak. Kesha yanıma yaklaşarak bıçağı elimden aldı ve hafifçe tebessüm etti domatesleri doğramaya başladı.
Gözlerimi kısarak, şeker, tuz ve doğranmış turşuları aldarak hepsini bir kaba boşalttım. Laura kırdığı yumurtaları içine attı, ardından çikolataları atarak çırpıcıyı bana uzattı. Yavaşça hepsini karıştırmaya başladım, Kesha doğradığı domatesleri karışımın içine ekledi. Bu sırada onları iyice karıştırmaya çalışıyordum, Laura elindeki iki gazozu birden kaba boşalttı. Çırpmak kolaylaşıyordu, fakat hemen ardından unu ekledim ve bu cidden gittikçe zorlaştı. Bu sırada Kesha kararsız bir şekilde elindeki spagettiyi küçük parçalara bölüyordu. "Pekala, şimdi onları içine boşaltıcaz ve fırına mı koyacağız?" diye sordum karıştırmaya devam ederek. Kesha spaggettileri içine koyarken, Laura konuştu "sanırım, tabi..." dolaba ilerledi ve biraz ketçap çıkardı "işte biraz şundan ekliyelim" "ketçaba bayılırım" dediğimde Payton gözlerini büyüterek bize baktı ve güldü. (Bir dakika ketçap eklememelimiydik? İyide makarna varsa ketçapta vardır!) yüzüne un bulanmış Leo paytona döndü ve konuştu "dostum...yüzümdeki beyaz şeyler rahatsız edici..." "un leo...ismi un" omuz silkerek önüne döndü ve yüzündeki unları temizlemeye çalıştı, kim unun ismini bilmez ki! Bu sırada hamuru karıştırma işlemi tamamdı ve şimdi keki kalıplara koymalıydık. Kesha çıkardığı kapkek kalıplarını sırayla bir tepsiye dizdi ve kabı elimden yavaşça aldı. Dikkatlice içindekilere boşaltırken Laura ona yardım ediyordu. Tamamen dolu tepsiyi elime aldım ve fırına koydum. Ciddiyim bu evde neden üç fırın var? Diğerleri ölü cesetleri saklamak için falan mı?! Tepsiyi fırına koyduktan sonra dikkatlice kapattım ve boş boş fırına bakmaya başladım, Jo ağzında biraz çikolata ile bize baktı ve konuştu "fırını açmalısınız" yavaşça gülmeye başladılar ve kek hamurlarını kalıplara döktüler. "Ah...evet, tabi." diyerek rastgele düğmelere basmaya başladım. Sanırım tamamdı ha?... Kızlara döndüm, oğlanları izliyorlardı. Ow, kazanıcaklar... Yavaşça sandalyeye oturdum ve fırındaki keklere daldım.

Yaklaşık yirmi dakika geçmişti, hızla kalktım ve mutfağa ilerledim. Bizim fırına doğru heyecanla yürüdüm. Yavaşça kapağını açtım, ardından tepsiyi çektim. Cidden pişmişlerdi..."düğmeleri doğru sallamışım çocuklar!" dikkatlice bir tanesini aldım ve üzerini çikolata ile doldurdum. Küçük adımlarla kızların yanına gittim ve acıyla gülümsedim, endişeyle baktılar ve erkeklerin bize yaklaşışını izlediler. "Hey, kekiniz ciddi anlamda güzel görünüyor Pay." dedi Kesha gülümsiyerek, yaptığımız keki aldım ve küçükçe ısırdım. "Öğk!" yüzümü ekşittim ve azğımı elimle kapadım. Elimdeki keki Payton'a uzattım, oda bir ısırık aldı cidden yüzünü fazlaca buruşturarak konuştu "ne var bunun içinde." Laura pişmanca güldü ve konuştu "turşu ve ketçap iyi fikir değildi belki..." Payton gözlerini kocaman açarak mırıldandı "ketçap...turşu?" keki bıraktı ve kendine bır su aldı. Cidden, tadı bozuk peynir gibiydi...veya çürük insan eti...Jo elindeki keki bana uzattı bir ısırık aldım ve konuştum "Aman tanrım, bu şeyin içine ne koydunuz!" Payton elindeki bardağı masaya bıraktı ve konuştu "beyaz çikolata...Leo'nun fikriydi tuzağa düşürmek için ideal." "ciddiyim onlar kazandı kızlar!" elimdeki keki Kesha'ya verdim ardından tepsiden bir tane Laura için aldım. İkiside bir ısırık alarak aynı anda zevk almış gibi görünen bir ses çıkardılar. Tezgaha oturdum ve konuştum, "kazandınız çocuklar..." Laura eliyle masadaki yapmış olduğumuz kekleri çöp tenekesinin doğrudan içine bir yolculuğa çıkardı. Görüşürüz turşulu ketçaplı kapkekler, onlara el salladım ve tepsiden bir tane daha beyaz çikolatalı kapkek aldım.

Evet, sanırım canım kapkek çekti....

>·°Küçük Quinn°·<Där berättelser lever. Upptäck nu