Fazla iş mi...?

103 11 49
                                    

"Evet anne, bruce'u besledim ve turtaları fırına koydum."
"güzel, şimdi gidebilirsin...Leonun yanına!"
"anne!?"
Ah durun, siz sormadan söyleyeyim. Laura geçenlerde buraya geldiğimizde, Leo'yla öpüştüğümüz saçmalığını anneme anlattı. Onu çok fena öldürmek istiyorum.
Tatlı intikamım için makyaj malzemelerinin hepsini bruce'a parçalattım, ama bu onu öldürmek istediğim gerçeğini değiştirmez. Peki, annem gülerek yanımdan uzaklaştı.
"Ah, hadi ama?" dedim mırıldanarak. Bruce'un oyuncağını koltuğa atıp, patenlerimi almaya gittim.

Tam bizim üsse doğru, güzel bir paten yolculuğu yapıyordum ki...Laura karşıma çıktı.
"Bir gün şansım yaver gitmeyecek mi?!" "Hey-"
"Hadi ama Laura, benimle uğraşma işte. Sadece üsse gideceğim, ayrıca şu kaykayda nasıl dengede duruyorsun?" "Lucy bu sahnede, ben değil Leo olmalıydı!"
"upsi" baştan alalım...

Tam bizim üsse doğru, güzel bir paten yolculuğu yapıyordum ki...Leo karşıma çıktı.
"Bir gün şansım yaver gitmeyecek mi?!" "Sakin ol patenli böcek, sadece birini halletmeliyim. Kısaca seni gebertmek için vaktim yok."
"Hadi ama Leo, benimle uğraşma işte. Sadece üsse gidicem, ayrıca şu kaykayda nasıl dengede duruyorsun?" sırıtarak yoluna devam etmeye başladı ve bana çarptı. Patenlerimin üstünde kısa bir süre denge sağlamaya çalışırken, yere kapaklandım.
"Hey!" o anki sinirle, cebimdeki çakıyı ona doğru fırlattım. Tam bıçağım boğazını parçalayacakken, yere eğildi. "Beni öldürecektin." dedi sakin bir sesle. Ardından silahını çıkarıp kafama dayadı. Ellerimi yukarı kaldırdım ve
"Başım dertte mi?" Hey! Bunu anladınız mı? Başım, yani başımda bir silah var ve dertte- durun başımda bir silah var. "Yürü seni üsse götüreceğim."
"Silahla mı-"
"Silahla." derin bir nefes verdim ve patenlerimi sürmeye başladım. Keşke Laura ile devam etseydik.

Sonunda üsse varmıştık, kötü bir yolculuktu. beni çok kez tehtid etmesini ve dediklerini yapmak zorunda olduğumu saymıyorum bile? Kaduvarı açtı, Kesha kahvesi ve pijamaları ile uykulu gözlerle önümüzden geçti. Bize vaktı ve "sorgulamayacağım." dedi, ardından mutfağa gitti. Leo sonunda başımdan silahı çekmeyi düşünmüştü. "Saol!" dedim yüzümü ekşiterek ve derin bir nefes vererek.
"Sizi eve getirmek onurdu bayan domuz." diyerek kaduvardan geçti. Kendimi koltuğa attım ve gözlerimi kapadım. Normalde burada çok yorgunum demem gerekirdi ama- hayır değilim. Sadece filimlerde daima böyle yaparlardı, değil mi? Gözlerimi kısarak açtım ve
"Şimdi napacağım..."
"Bana yardım edebilirsin." dedi Laura. "İyide ne için?"
"Sanırım, modellik yapmakla başlıyabilirsin."
"Hay böyle işi..." diye iç geçirdim Laura beni, elimden tutmuş sürüklerken.

Odasına ulaştığımızda beni bir standa çıkarttı.
"Pekala, şimdi sabit dur. Daha çok işimiz var." bir iç çektim ve kendimi Laura'ya bıraktım.

"İşte oldu! Aman tanrım, bu kadar güzel olabiliceğini tahmin etmemiştim." "s-sanırım, bu hayatımda gördüğüm en mükteşem elbise Laura!"
"Senden esinlenerek yaptım. Üzerine tam oturdu." içeri birden bire Kesha girdi. "Artık Lucy'yi ala- vay canına harika görünüyorsun Lucy."
"Saol Kesh."
"Tamam şimdi, benimle gelmelisin, Leo'ya yardım etmemiz lazım."
Vee, yine elimden tutularak sürüklendim. Sanırım Laura arkamızdan bağırıyordu.
"Daha Lucy'yle işim bitmemişti!"

Bodruma inmiştik, silah almak için. Kesha'nın anlattığı kadarıyla Leo'nun yanına gidiyorduk. Kendi kendine becerememişti işte. İçimden bir kahkaha attım-
"Hey neden kahkaha attın?" dediğinde Kesha, az önce söylediğimin doğruluğu sorgulanabilirdi. Gözlerimi ayırmadan, "Eh, sadece aklıma komik bir şeyler geldi." diyerek silah almaya devam ettim. Kaşlarını kaldırıp indirdi ve önüne döndü.

Mekana geldiğimizde, dalga geçmek için Leo'yu bulmaya çalışıyordum. Ta ki yaklaşık on beş silahlı adamı görene kadar. Evet, evet filimlerde mucizevi bir şekilde on beş kişiye tek kişi zafere ulaşabilirsiniz. Bir filimde olmadığımızı sayarsak yaklaşık beş katımız olan bir sayıyla dövüşmemiz zor olacaktı. Leo'yu gözüme kestirdiğimde iki adamı halletmişti. Pekala işte bu eğlenceli olabilirdi.

Bi kaç yarayla, yarısını yere indirmiştik. Ve daha diğer yarısı vardı. Birisiyle dövüşürken "BU KADAR FAZLA OLDUĞUNU SÖYLEMEMİŞTİNİZ!" dedim sesimi duyurmaya çalışarak. On beş tane saymıştım, fakat daha fazlalardı ve sayamıyordum.
"BENDE BİLMİYORDUM!"
DEDİ KESHA- yani, dedi Kesha. Tam da başıma bir kurşun yiyordum ki, son anda Leo'nun itmesiyle kurtuldum.
"Ölmeme izin verebilirdin, ama teşekkürler." dedim şaşkınca ama halimden memnun bir şekilde omuz silkerken.
"İki kişiyle idare edemezdik." diyerek adama bir yumruk indirdi.

Sonunda hepsini indirdiğimizi sandığımızda, kendimi yere attım.
"Bu yorucuydu." dedim gözlerimi kapatarak. Bu sefer gerçekten yorgundum.
Kesha konuştu, "Aynen, hepsini indirdiğimize dua edin." Leo kilitlenmiş bir yere bakıyordu.
"Hey, sorunun ne?" dediğimde bir süre sessizlik oldu, ardından silah sesleri. Kesha "Eğilin!" diye bağırdı.
Harika, beş kişi daha mı?
"GERİ ÇEKİLELİM!" dedim yine sesimi duyurmaya çalışarak.
"ONLARI İNDİREBİLİRİZ." dedi Leo. Ah şu Leo ve gururu. Kesha da beni onaylayarak
"Başka çaremiz yok üsse dönelim. Daha fazlası olabilir." dediğinde geri çekildik.

Hepimiz yorgun bir şekilde üsse dönmüştük. Lavaboya yaralarımı sarmak için girdim. Üstümü çıkardım ve bandajı aldım. Ardından yaralarımı sarmaya başladım. Kapı birden açıldı, Jo içeri dalmıştı. "Joo" dedim gözlerimi devirerek. Gözlerini kocaman açtı ve girdiği gibi çıktı. En derin yarama krem sürerken ağzımdan çıkacak minik çığlıkları engellemeye çalışıyordum.

Tam banyo'nun kapısın açtım ki, Payton önünde bekliyordu.
"Pay?"
"Dosyalarda bana yardım etmelisin, düzenlenecek yaklaşık bin üç yüz tane dosyamız var. Kesha, Laura ile ve Jo dosyaları düzenleyebilecek kadar zeki değil." Bin üç yüz mü? Aman tanrım, umarım bir üç ve sıfırı kastetmiştir.
Ve tahmin edin ne oldu, yine elimden tutularak sürüklendim.

Tamı tamına, bin dosya düzenlemiştik ve artıl yorgunluktan elimi bile oynatamıyordum. "
Gidebilir miyim?"
"Daha değ-"
"Peki teşşekürler." odadan hızlıca çıkmaya çalıştım. Payton arkadan söylendi "Üç yüz tane daha var..."

Soununda dosya odasından çıktığımda- Ha şu bir dinazor mu?
"Güzel dinazor Laura." dedim yorgun bir sesle.
"Kesha! Lucy şapkama bir dinazor dedi..." dedi hüzünlü ve sinirli bir sesle. "Sakin ol Laura." dedi Kesha sırtını sıvazlıyarak.
"Bi ara binebilirim değil mi?" dedim bilincim gelip giderken. Laura daha çok sinrilenmeye ve üzülmeye başladı.
"Luc!" dedi önce öfkeyle sonra üzüntüyle. "Evet bayan dondurma?" dedim sanki yorgunluktan kafam güzelleşmişti. Merdivenlerden yukarı çıktım. Ve odama girdim. Nedense Leo odamdaydı.
"Hey, neden odamdasın?" dedim yine uyku akan gözlerle.
"Odam ne zamandan beri senin?" dedi elindeki bıçağı incelerken.
"Bilmem?~" dedim uykulu bir gülümsemeyle. Kendimi güzel yatağımdaki tatlı uykuya bıraktım. Ve gerisi karanlıktı.

Gözlerimi yavaş yavaş açıyordum.
"Ah, ne?"
Leo'nun yatağındaydım. Hala gözlerimi açmaya çalışırken, içeri birinin geldiğini duydum. Jo gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu.
"Lucy siz?-"
"ne! Saçmalama Jo?! Neden burada olduğumu bilmiyorum." hızlıca kalkıp aşağı indim. Kesha ve yukarıdaki Jo dışındakiler oradaydı.
"Hey, neden yatağındaydım Leo?"
"yatak mı?" diye atıldı Laura. Ardından Payton.
"Ne?"
"yatak?" diye sorguladı tekrar Laura.
Ve payton "aynen, yatak" diye devam etti. Hepsi peşpeşe konuşmuştu.
"Çocuklar, ne yaşıyorsunuz siz?!" diyerek yüzümü buruşturdum. Sadece şaşkınca bakakalmıştım.
Leo, tamamen normal bir şeymiş gibi konuştu.
"Sadece odama girdin ve uyudun." demişti Paytonla oynadığı video oyununa devam ederek.
"Yani siz"
"Evet, Laura aramızda bişey olmadı!"
Aman tanrım, bunlarla işim gerçekten zor olacak.





>·°Küçük Quinn°·<Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin