we are the gods now

5.5K 488 306
                                    

syml, fear of the water.

Nefes alıyor, yemek yiyor, bazen dışarıyı izliyor ve yaşamak için gereken her şeyi yapıyor ama yine de ölüyormuşum gibi hissediyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Nefes alıyor, yemek yiyor, bazen dışarıyı izliyor ve yaşamak için gereken her şeyi yapıyor ama yine de ölüyormuşum gibi hissediyordum.

Penceremin önündeki koltukta, kulaklarımı rüzgârın sert uğultusuna vermiş bir şekilde otururken karşı evin sessizliği içimi burkuyordu. Bahçesi kurumuş, üzerine kara bir bulut çökmüş gibiydi ya da sadece öyle hissettiriyordu; emin değildim.

Bayan Park yoktu, Rose yoktu. Rose yoktu.

"Jungkook?" Diye seslendi annem.

Kapının eşiğinde durduğunu hissedebiliyordum ama ona bakmak için bir çaba sarf etmemiştim. Öylece koltukta oturarak penceremden dışarıyı izliyordum.

"Yemek hazır birtanem," dedi buruk bir sesle. Bir süredir işe gitmiyordu ve sebebini tahmin edebiliyordum.

Cevap vermediğimde odadan içeri girdi ve koltuğun arkasında durarak uzun parmaklarıyla saçlarımı okşamaya başladı. Uzun bir süre öylece bekledik ve tek kelime dahi etmedik. Sonra yemeyeceğimi anladığı için odadan çıkmış ve ağır adımlarıyla mutfağına geri dönmüştü.

Saat akşamın 9'unu geçmek üzereyken koltuğun kenarında duran telefonumu elime aldım ve dizlerimin arasındaki içkiyi yudumladım. Bir ayı aşkın bir süredir yaptığım şeyi tekrardan yapmak için hesabıma girdim ve Rose'ye yazmaya başladım.

jeonkook: bunu sana hiç söylemediğimi
fark ettim.

jeonkook: muhtemelen hiç bilmeyeceksin de.

jeonkook: ama en azından, tanrı nasıl sevdiğimi biliyor. Biliyordur, değil mi?
(İletildi 21.12) ✔️
(Görüldü 21.13) ✔️✔️

'Görüldü' yazısını gördüğümde oturduğum yerden fırlarcasına kalktım ve kalbimin üzerindeki heyecanla birlikte bacaklarımın arasında duran içki şişesini yere düşürmüştüm.

Yerdeki pisliği umursamadan pencerenin önünden çekilip deli gibi titreyen ellerimle ona ne yazacağımı düşünmeye başladım. Zira hiç bu kadar heyecanlandığımı hatırlamıyordum. Annem ise aşağıdan, az önce yere düşürdüğüm şişenin sesini duymuş olmalıydı ki endişeyle bana sesleniyordu.

Odada deli gibi dolanmaya başlayarak parmaklarımı klavyeye götürdüm ve bir şeyler yazmaya başladım.

jeonkook: rose, iyi misin? Bir şeyler yaz lütfen. Kafayı yiyecek gibiyim.

jeonkook: neredesin??
(Görüldü 21.14)✔️✔️

rose_chi yazıyor...

god knows how i loved • rosékook ✓  Where stories live. Discover now