god knows how i loved • rosékook ✓

watch me fall down to earth

rose_chi: hey, jungkook!

jeonkook: hey?

rose_chi: şey,

rose_chi: iyi oldun mu merak ettim ve sorayım dedim.

rose_chi: iyi misin?

jeonkook: kötü olmamı gerektirecek bir
şey mi olmuştu?

jeonkook: siktir.

jeonkook: bir şey olmadı değil mi?

rose_chi: hayır hayır.

rose_chi: oldukça iyi baktım sana.

jeonkook: öyle mi :d

rose_chi: şey, en son öyleydi.

rose_chi: bakamamış mıyım?
Hastalandın mı yoksa?

jeonkook: sormak istediğim şey
bu değildi rose ama boş ver.

jeonkook: oldukça iyiyim, merak etme.

rose_chi: pekala...

rose_chi: aslında senden bir şey rica edecektim ben.

jeonkook: evet?

rose_chi: sen ıslanmıştın ya hani
yağmurdan.

rose_chi: sonra ben sana bir tişört verdim çünkü seninkisi sırılsıklamdı hani.

jeonkook: tişörtü mü istiyorsun?

rose_chi: evet.

rose_chi: yanlış anlama lütfen, babamın tişörtüydü de.

jeonkook: sorun değil.

jeonkook: ama henüz yıkama şansım
olmadı.

jeonkook: yıkandıktan sonra veririm.

rose_chi: yıkanmasına hiç gerek yok, gerçekten.

rose_chi: babaannem sandalyesiyle
mutfağı gezinirken yine kurabiye
yapmış.

rose_chi: sana da bir tabak getirirken tişörtü almaya gelmiş olurum.