just a little game ✴️ blackvelvet ✓

14

Orda ki herkes Lisa'nın tartışmanın fitilini yaktığını düşünüyordu. Lâkin daha oyun yeni başlıyordu onlar için.

Rosé, Joohyun'u Seulgi'de uzaklaştırmıştı. Joohyun'nun eli titremeye başlamıştı sinirden. Rosé, Joohyun'un kulağına sakin olmasını söylüyordu. Ama birazdan sakin olması gereken Joohyun değil Sooyoung olucaktı.

Sooyoung, Seulgi'ye iğrenir bakışlar ile bakıyordu. Böyle bir şeyi yapabileceği aklının ucundan geçmemişti.

"Az önce Jisoo'nun boğazına yapışıp bu mu yaptığı aşağılık şey için hesap sorarken sen bir insanın sevgisini önlemişsin. Hanginiz daha aşağılık?"

Lisa tüm odayı kaplayacak düzeyde bir kahkaha attı. Yan odada bulunan Jisoo, Yerim ve Seungwan'da ani kahkahanın bulunduğu yere gitti. Acaba önemli bir şey var mı diye?

Herkes tam ortada duran Lisa'nın etrafında çevrilmişti. Tüm arkadaşlar Lisa'ya odaklandı. Tam olarak Lisa'nın istediği ortamdı bu.

"Sooyoung sen Seulgi'nin yaptığına aşağılık diyorsan yani ne bilim."

Seungwan kaşları çatık bir şekilde Lisa'ya baktı.

"Ne yapmış Seulgi?"

Seulgi konuşmaya çalışacağı sırada Lisa direk olarak Seulgi'yi susturdu.

"Hani Joohyun'un sevdiği kıza gönderdiği mektubu Yerim'in Seulgi'ye verdiğini ve Seulgi'nin o mektubu o kişinin öğrenmemesi için her şeyi yaptığını ve üstüne üstlük o kızın sen olman dışında bir şey yapmadı Seungwan."

Seungwan bu olayları dinlerken ağzı açık kalıp, kanı donmuştu. En güvendiği arkadaşları bunu yapmıştı.

"Ha biz daha esas olaya gelmedik."

Sooyoung artık dayanamayıp Lisa'ya döndü.

"Artık konuş cidden Lisa!"

Lisa, Sooyoung'a yaklaştı.

"Cidden duymak istiyor musun?"

Sooyoung anlamsız bakışlarla Lisa'ya bakıyordu.

"Benim Rosé ile bir ilişkim var iken seninle sevgili olduğunu duymak istediğini hiç sanmıyorum..."