OVA: Senden Önce Ben

Start from the beginning
                                    

Zaten yıllarca da karşılaşmadık.

Ta ki ortaokula kadar...

Okulun ilk gününde, hemencecik bir grup bulmuştum; bu da dışlanmayacağım anlamına geliyordu. Zaten böyle olacağını biliyordum ama bir tatmin olmuşluk hissine de karşı koyamıyordunuz.

O lanet törenin olacağı salona girdim ve girmemiş olmayı diledim. Girmemek için her şeyi yapabilirdim.

Diğer kızların rengi koyulaşmış ya da zaten koyu olan saç renklerinin yanında, hemen göze batıyordu Sekoki. Ne yapacağını bilemez bir halde, oturmuş töreni izliyordu. Bir ara onu bana bakarken yakaladım ya da o, beni ona bakarken yakaladı. Evet, tören boyunca onu izlemiştim.

Tören sonunda gayet sakince çıkıp gitmiştim ama hala aklımdaydı, neler olacaktı?

Evde, Katsu'ya durumu anlattım. O, daha şaşaalı bir okula gitmek istemişti. Neden olduğunu hiç anlamamıştım. 

"Ona açıl!" diye bağırdı. "Seni kesinlikle kabul edecektir!" 

"Aptal! Bağırmas--"

"Neler oluyor burada?" Annem, odadan içeri girdiğinde, yüreğim ağzıma geldi. Her şeyi, her detayıyla öğrenmek isteyecekti şimdi. Ona ne anlaabilirdim ki?

"Bir şey yok!" dedi Katsu hızlıca. Aptal, sadece alacağım cezayı arttırıyordu. Onunla asla normal ikiz ilişkilerimiz olmamıştı. Bilirsiniz, ya çok yakın olurlar ya da çok kavgacı. Biz ikisi de değildik. Biz umursamazdık, daha doğrusu ben umursamazdım. Bana gösterdiği her türlü ilgiyi, elimin tersiyle itmiştim ve durum buydu; sevgilisi olup olmadığını dahi bilmiyordum.

"Tetsu?" annem bana baktı. Kısaca olayı anlattım. "Aaa, ne?!" dedi aniden. "Cidden mi?! Kızın adı ne?!" Bu ani heyecanını anlamasam da, duygusuzca cevabımı verdim.

"Sekoki."

Annem, kısa süreliğine dondu. "Olmaz. Hayır, kesinlikle olmaz." Hışımla ayağa kalktığımda, ben dahi şaşırdım. "Olmaz, Tetsu. Tek söyleyeceğim bu. Şimdi, ikiniz de yatağa."

Sözünü dinlemeyeceğimi o da anlamış olmalı ki, iki gün sonra, beni bir kızla nişanladılar. Çok güzel ama narin bir kızdı. Onunla anlaşmam imkansızdı, tek yaptığı alay dolu sözler söylemekti.

Sonunda, yalnız kaldığımız bir gün dayanamadım ve çok sert konuştum. Başka sevdiğim biri olduğunu dahil söyledim. Şimdi bakınca, hala pişmanlık duyuyorum. Bilemezdim... Kızın hasta olduğunu ve öleceğini bilemezdim...

Böylece, son vasiyetinde, bana kardeşiyle evlenmemi vasiyet edip öldü. Ama ne kız kardeşi beni, ne de ben onu seviyordum. Fakat o kadar pişmandım ki, bu vasiyeti gerçekleştirdim ve on altımızda evlendik.

Sekoki bana geldikten birkaç ay sonra.

O günü hala hatırlıyorum, yüzündeki kararlı ifadeyi de. Onu geri çevirmeyi cidden istemezdim fakat yapmıştım. Geri kalan okul süresinde, normalden de somurtkan oldum. Ben kendimi çekemezdim şahsen.

Beraber gezindiğim bir gruptaki gerizekalı bşr arkadaşım, "Kız da güzeldi, sadece altına almak yeter de artar... Ama sen ona hayır deyince mal oldu." dedi.

Olduğum yerde, tamamen releksten, ona bir yumruk geçirdim. Burnunu kırmıştım. "Bunu neden yaptın?!" diye sordu yanlarındakiler.

"Siz onun tırnağı dahi olamazsınız," dedim ve çektim gittim. Nereye gittiğimi bilmiyordum.

Aradaki birkaç ay karanlıktı, sadece... Hoş olmayan şeyler hatırlıyorum o zamanlardan. Unutmaya çalışmıştım ama her yerden bir kız çıkıyordu.

Sonunda, lise zamanlarında, biraz düzelmiştim. Absürd bir yere gidiyordum. Ne kadar zengin olurlarsa olsunlar, hala sıkıcıydı. Bir hizmetçi veriyorlardı bir de. Hadi ama, bir hizmetçi?

İçeride yine o vardı ama öğrenci değildi, bir hizmetçiydi. İç güdülerim, anında ona yöneldi ve fark etmeden yanına gittim. Her adımımla sakinleşiyordum. Kalbini daha da kırmamak için, sanki onu tanımıyormuş gibi davranacaktım. O da öyle davrandı fakat beni tanıdığını anlamıştım.

Gözlerini çok özlemiştim. O derin, okyanus mavisi gözlerini.

(--)

Tetsu, yattığı yatakta, dirseğini yastığa koyarak ve elini başının altına alıp yükselerek kaç saat Sekoki'yi izlediğini bilmiyordu. Geçmişini teker teker hatırlıyordu ve tek fark ettiği, Sekoki'ye gittikçe aşık olduğuydu, her seferinde daha fazla ve dBaha fazla.

Dün gece evlenmişlerdi, evet ama ne aşkları kaybolmuştu ne de başka bir şey. Hala onu çok seviyordu.

Eğilip alnından yavaşça öperek uyandırdı onu ve sıkıca sarıldı.

"Seni seviyorum."

Sekoki, evlenmelerine rağmen, hala şaşırıyordu. "Bu da ne böyle, aniden..."

"Seni çok seviyorum."

Bir süre daha şaşkınlıkla kıpırdandı ve sonra durup sakinleşti, Sekoki'nin sakinleşebildiği tek yer, onun kollarıydı.

"Benim kadar olamaz."

Sekoki, Tetsu'nun hayatını değiştirmişti ve Tetsu da Sekoki'nin. Hala daha değişimler devam ediyordu. Ama ikisinin de ortak bir isteği vardı;

Bu değişimler hiç bitmemeliydi.

Karanlıktan KurtulmakWhere stories live. Discover now