BÖLÜM 6 • GÜN 7'

Beginne am Anfang
                                    

Silahlar gıcırdamaya başladığında yerimden sıçradım. Namlunun uçları Mete'ye dönerken Mete gözlerini diktiği silahtan ayırmadı.

"Mesaja bak, Afra," diyen Kutay'ın sesi Mete'den gözlerimi ayırmama neden oldu. Kutay yürüyüp Mete'nin oturduğu koltuğun arkasına geçmişti. Gözlerimi ekrana indirdim. Okuduğum kelimeler telefonun elimden düşmesine neden olurken, "Hayır," diye fısıldadım güçlükle. Bu doğru olamazdı. Bu gerçek olamazdı. O kadar kişi arasından beni seçmiş olamazdı.

Ölüm: Tutsak 7, verdiğim görevleri yerine getirdiği sürece bu evde yaşayacağınız saatler artacak.

Ellerimi gözlüğümün altına sokarak yüzüme bastırırken boğazımın derinliklerinden bir hıçkırık döküldü. "Hey!" diye seslendi Çağrı endişeli bir şekilde. "Ne oluyor? Ne yazdı?"

"Beni mi öldürecek?" diye sordu Mete hissiz bir sesle.

Avucumu gözlerime iyice bastırdım. Gözyaşları akmaya fırsat bulamadan avucumun içinde dağılırken ellerimi yüzümden çektim. Gözyaşları yanaklarıma doğru yuvarlanmaya başladığında, "Bana görev verecek," dedim hıçkırarak. Titreyen, hissizleşmeye başlayan parmaklarımı yerdeki telefona doğru uzattım. Telefonun etrafına parmaklarımı dolarken ekrana baktım. "Tutsak yedi, verdiğim görevleri yerine getirdiği sürece bu evde yaşayacağınız saatler artacak." Dudaklarımdan bir inleme döküldü.

Neden ağladığımı bilmiyordum. Tek bildiğim korktuğumdu. Bizi evin içinde küçük çaplı bir 'açlık oyunlarına' mahkûm ederse ne olacaktı? Benden birini öldürmemi isterse ne yapacaktım? Aklımın sınırlarını aşan her şeyi isteyebilirdi.

"Sakin ol," dedi Kutay. Zar zor konuşurken titreyen sesi bana tam tersini gösteriyordu. Kendi bile sakin değildi. Ben nasıl sakin kalabilirdim ki?

"Nasıl görevler?" diye sordu Egemen. Sesi karmakarışıktı çıkıyordu.

Kelimeler ekranda belirirken eş zamanlı olarak onlara okudum. "Tutsak Yedi görevleri yerine getirmediği sürece hepiniz öleceksiniz. Bu yüzden dikkatli olmanızı tavsiye ederim." Gözlerim kapanmaya çalışır gibi titredi. Başım dönmeye başlarken kısa bir an gözlerimi kapatıp derin nefesler alarak durdum. Kendimi daha iyi hissettiğimde gözlerimi açtım. "Tutsak Yedi, telefonu tuvalete giderken bile yanından ayıramazsın. Bu mesajdan sonra yazacaklarımı diğerlerine okuyamazsın. Görevleri erteleyemezsin."

Egemen hızlı adımlarla yanıma doğru yürürken, "Ne görevi?" diye bağırdı. Bana iyice yaklaştığında telefonu hızla göğsüme gömüp koltukta geriye doğru yaslandım. Bacakları bacaklarıma değerken önümde dikilmeye devam etti. Gözlerimi sımsıkı kapattığımda gözlerimde biriken gözyaşları tekrar yüzüme boşandı. "Bundan sonrasını size okuyamam," dedim çaresiz bir şekilde. "Lütfen!"

Kutay ben ne olduğunu anlamadan Egemen'in bedenini kavrayıp geri çekerken nefes nefese kalmış bir şekilde telefonu göğsümden ayırdım. Gözlerimi ekrana çevirdim.

Ölüm: Nihayet baş başayız, Afra.

Ölüm: Bundan sonrası, sadece seninle benim aramda.

Ölüm: İlk görevin, Mete'ye Elif Bayraktar'a ne olduğunu sorman.

Ölüm: Şimdi.

Gözlerimi Mete'ye çevirdim. Telefonu parmaklarımın arasında parçalamak istercesine sıkarken onun yüzünü inceledim. Uzun kirpikleri yan durduğu için kendini epey belli ediyordu. Düzgün kesimli dalgalı saçları bile buraya ait olmadığını gösteriyordu. "Mete," diye seslendim boğuk bir sesle. "Elif Bayraktar kim?"

OYUNBAZ 7 TUTSAK 1 ÖLÜ (+18)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt