BÖLÜM 5• GÜN 7

67.4K 5.5K 7.4K
                                    

İyi okumalar!

Medya: Ölüm'ün mekan.

• • •

Afra Ahsen Çakmak / Tutsak 7

7 Mayıs 2021

Loş ışıkta zihnim karanlığa gömülmüştü.

Uyanalı birkaç dakika olmuştu. Artık zil çalmadan birkaç dakika öncesinde uyanıyordum. Saatlerce yatakta durduktan sonra zar zor uykuya dalıyordum. Uykum ise bölük pörçük ve kesik kesikti. Sürekli silahların üzerime döndüğüyle ilgili kâbuslar görüyor, nefes nefese, yerimden sıçrayarak uyanıyordum. Uyandığım, daha doğrusu kıpırdadığım anda tıpkı kâbuslarımdaki gibi silahlar gıcırtılarla bana doğru çevriliyordu.

Namluların ucunun bana dönük olmasına alışmış değildim. Hiçbir zaman da alışamayacaktım. Bazen adımlarım olduğum yerde donakalıyor, bir adım daha atamayacakmışım gibi hissediyordum. Bir mermi her saniye silahtan ayrılabilir ve beynimi dağıtabilirdi. Sırf Ölüm'ün canı istedi diye yaşayacağımı düşündüğüm herhangi bir saniyede ölebilirdim.

Düşüncelerimi zihnimden kovmaya çalışırken dişlerimi birbirine bastırdım. Kaskatı kesilmiş bedenimi yataktan bir santim hareket ettirmem mümkün değildi. Önce kafamın içini rahatlatmam lazımdı. Bunu başarabildiğimde bedenim doğru şifreyi bulmuşum gibi gevşiyordu.

Gözlerimi tavana diktim. Altı gündür ölmemiştim. Altı gün içinde kırmızı bölgeye adım atmış olmam dışında silahlar harekete geçmemişti. Genelde hareketlerimizi sürekli takip etmiyorlardı. Küfür, ani hareket ya da kavga belirtileri dışında kıpırtısız durmayı başarıyorlardı.

Ölmemiştim.

Aynı şeyleri yapmaya devam edersem hayatta kalabilirdim.

Bedenim gevşerken yataktan güçlükle doğruldum. Odanın kenarlarına asılı silahlara kaçamak bir bakış attım. Tam olarak bedenime çevrilmişlerdi. Muhtemelen dün gece yatakta zıplayarak kâbusumdan uyandığımdan itibaren aynı şekilde duruyorlardı. Namluların ucu bana dönükken nasıl sızabildiğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Tüm gıcırtıları ve sesleri işitiyor, örtünün üzerimdeki ağırlığını hissediyordum fakat uyanık da olmuyordum. Uykuyla uyanıklık arasında bir çizgide dolanıyordum. 

Sabah kalktığımda ise bir saat uyumuş gibi bile hissetmiyordum.

Yalın ayak dolaba doğru yürüdüm. Dolabın içinde yataktan çıkardığım nevresimi aldım. Nevresimi göğsümün etrafına dolayıp banyoya doğru yöneldim. Banyonun kapısını açıp içeriye girdim. Klozetin kapağını açıp kameralı silahlara gözlerimi çevirdim.

Ani bir hareket yapmamama rağmen silahlar tüylerimi diken diken eden bir gıcırtıyla üzerime doğru çevrildi. Burnumun direği sızlarken gözlerimi sımsıkı kapadım. Ağlamayacaktım. Sorun yoktu. Üzerime çevrilme nedenleri sadece beni gözetmekti. Ölmeyecektim.

Ellerimi nevresimin içine atıp kameraların göremeyeceği bir şekilde pantolonumu ve iç çamaşırımı indirdim. Klozetin üzerine oturup üstü kapalı bir şekilde nevresimi kalçamın altından çektim. Mesanem ağrıdan kurtulmuş bir şekilde rahatlarken derin bir nefes verdim. İşimi hallettikten sonra kameralara bakmamaya çalışarak aceleyle doğruldum ve pantolonumu yukarıya doğru çektim.

Bu fikri bana önerdiklerinde bu önlemi perdeyle almayı düşünmüşlerdi. Ertesi gün aynı şeyi söylediklerinde kafamı sağa sola sallayarak onları reddetmiştim. Nevresimi kullanmak gözüme daha mantıklı gelmişti. Perdeyi sökmek için onlara ihtiyacım vardı fakat nevresimi kullanırken yardıma ihtiyacım yoktu.

OYUNBAZ 7 TUTSAK 1 ÖLÜ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin