Bölüm 5 "Külkedisi"

Mulai dari awal
                                    

"Hadi ya." dedi köşeden bir çocuk. "Barış denen adamla bir ay çalıştım. Hata affetmezdi. Canımıza okumuştu şerefsiz."

Canım benim... Ne kadar da iyi anılıyor ortamlarda.

"Öyle de demeyelim ya. Çok da kötü değil." dedim.

Çok da kötü değil ama sen şu an onun gıcıklığına içki içiyorsun bebeğim.

Bunu bilmelerine hiç gerek yok.

"O kadar video dedik. Bizle de çekersin artık bir video."

Pardon ama ne alaka? Ne olarak çekeceğim sizi?

"Tabii ki çekerim. Sessiz tarafa gidelim, müzikler telif yiyor da." dedim gülerek.

Videoyu çekerdim Gidince de silerdim. Herkesle video mu atacaktım?

İçki şişelerini, buz kovalarını yüklenip yürümeye başladık. Kuma sürekli batan topuklu ayakkabılarımı çıkartıp bar tezgahının olduğu köşeye fırlatmıştım.

Kumlarda koşarak güzel yeri kapmaya gidiyordum.

Matruşka gibi sıralandıktan sonra ne videosu çekeceğimize karar vermeye gelmişti sıra.

Hepsi birbirinden iğrenç fikirler sunuyordu.

En sonunda çok değişik bir şey yapmaya karar verdik. Durun durun. Hiç bilmiyorsunuz.

Shot yarışı.

Ne kadar ilginç değil mi?

Pes eden denize atlayacaktı.

O kişi tabii ki ben olmayacaktım.

Çalan hareketli şarkı bizi daha da gaza getiriyordu.

Kahkaha sesleri, kusma sesleri birbirine karışmıştı.

İnat etmiştim girmeyecektim o denize.

"BİR, İKİİ, ÜÜÜ-" derken bardak elimden çekilmişti. Dudaklarım Japon balığı gibi kalmıştı.

Kafamı kaldırıp gelen kişiye baktım.

Ata Barış Ulubey.

Bir kere şaşırt be adam.

Midem hiç iyi değildi. Bir de başımı arkaya yatırınca iyice kötü olmuştu.

Ata Barış gelince herkes ayaklanmıştı. Sarhoşluklarının el verdiği kadarıyla.

"Aşkım." dedi Egem.

"Egem?" dedim sorarcasına.

Birbirimize kur yapıyor gibi duruyorduk ama çocuğun adı Egem'di.

Aileler ve iyelik eki takıntıları...

"Gelmiyor musun, hadi?" dedi.

Ayaklanıp gidecekken tüylerimi şaha kaldıran o sesi duydum.

"Gelmiyor kardeşim. Hadi iyi geceler."

Gerçekten bana geliyorlardı.

Hayatım boyunca hep bana söz hakkı verilmiş, hiçbir türlü kısıtlanmamıştım.

Bu yaza kadar...

Hiddetle ayağa kalktım.

Başım pervane gibi dönüyordu.

Koluna tutundum.

"Sana ne oluyor ya!" diye çemkirdim.

Yüzünü buruşturdu.

"Kızım ne içtin ya sen? Kokuya bak. Bir kilo zencefil çiğnesen bile kurtarmaz."

"Ya sana ne ya?" diye daha çok bağırdım.

Kamu telah mencapai bab terakhir yang dipublikasikan.

⏰ Terakhir diperbarui: Aug 12, 2020 ⏰

Tambahkan cerita ini ke Perpustakaan untuk mendapatkan notifikasi saat ada bab baru!

GİDELİM BURALARDANTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang