10 🐾 Zira tesadüfler insanın hiç beklemediği anlarında ortaya çıkardı

485 97 4
                                    

Her ne kadar korksam da aşağıda hala bize hırlayan köpek tarafından parçalanmak yerinde ağaç evle birlikte yere düşme riskini göze alarak burada oturuyordum. Taehyung'un koluma sardığı hırka gitgide koyulaşmış ve bordo bir renk almıştı. Başım dönüyordu ve en kötüsü hiçbir şey yapacak dermanım yoktu. Sadece uyumak istiyordum.

Taehyung'sa bunu katiyen reddediyordu. Köpeğin buradan uzaklaşması için elinden gelen herşeyi yapmıştı fakat o hala aşağıdan bize hırlamaya devam ediyordu. Gözlerim kapanıyordu ve Taehyung her seferinde olduğu gibi yine yanıma gelip beni ayık tutmaya çalışıyordu.

Okul kapanmıştı, bundan emindim. Hava kararmıştı çünkü. Annemi arayıp buraya birkaç kişiyle gelip bizi kurtarmasını isteyebilirdim. Ama koluma ne olduğuna dair ona açıklama yapamazdım ya da neden okuldan kaçtığıma dair ona bir açıklama yapamazdım. Bu nedenle annemi arayamazdım. Zaten arasam bile onun şuan çalıştığı ve iyi bir konumda olduğu şirketinden buraya gelmesi bayağı bir zaman alırdı.

Arkadaşım yoktu. Yalnızca Oh-Gong vardı fakat onu da sırf bunun için buraya çağıramazdım. Zaten gelmesini de istemezdim. Sonuçta bu ağaç ev bir sırdı.

Gözlerim yine kapanıyordu. Lanet olsun, bu elimde değildi. Taehyung sürekli beni konuşturmaya çalışıyordu. Sanırım bunu uyumamam için yapıyordu. Ona sürekli onun da bildiğine emin olduğum anılarımı anlatıp duruyordum. Genel olarak ağzımda geveliyordum fakat o bunları anlıyormuş gibi bana tepki veriyordu.

En sonunda eski şeker fabrikasının olduğu alandan büyük bir siren sesi gelmeye başladı etrafı mavi-kırmızı renkli ışıklar kaplamıştı. O an Tanrıya şükretmek dışında bir şey yapmadım. Köpek havlayarak uzaklaşmaya başladı. Ya o sese doğru gidiyordu ya da sesten kaçıyordu bilmiyordum fakat havlama seslerinin gittikçe uzaklaştığına emindim.

Taehyung birkaç saniye pür dikkat dışarıyı izledikten sonra hemen yanıma geldi ve koluma son bir kez daha bakıp beni bir anda sırtına alarak ağaç evden aşağı inmek için çıkışa ilerledi. Elimde tuttuğum Melark'la birlikte tek tek tahta merdivenleri inmesini izledim. Daha sonra hızla okul binasına doğru koşmasını.

Nedense ağaç evde bastıran uykum şuan ortadan kaybolmuştu. Yüzü ne kadar da güzeldi. Oldukça pürüzsüzdü ve insanda yanaklarına dokunma hissi yaratıyordu. Ben başta sadece birkaç saniye yüzünü izlediğimi sanmıştım fakat ıssız sokaktan okul bahçesine girdiğimiz an yanıldığımı anlamıştım.

Taehyung arka bahçe kapısından okula girmiş ve revir olduğunu düşündüğüm odanın açık penceresinden tırmanmama yardım ederek ilk önce beni daha sonra ise kendisini içeri atmıştı. İyi ki müdür bey buralara demir taktırmamıştı.

onun nasıl girdiğini görmemiştim. Belki duvarın içinden geçmişti belki de benim gibi atlamıştı. Bilmiyordum ama biraz daha bu acıyla durursam bayılacağımı tahmin ediyordum. Taehyung hemen beni, yerde uğunduğum pozisyondan almış ve revirdeki yataklardan birine oturtarak perdeleri çekmiş ardından ışığı açarak birkaç malzemeye bakmaya başlamıştı.

Gözlerim bu sefer ciddi manada kapanıyordu. Taehyung'un kesik kesik gelen seslerinden pek bir şey çıkartamıyordum. Zaten uykuya dalarken de tek düşündüğüm annemin bugün patronunun isteğiyle büyük bir şirketle olan anlaşma için yemeğe çıkmasıydı. Tanrıya şükür ki eve geç dönecekti. Yani eğer şuan kan kaybından ölmezsem anneme olanları açıklamak zorunda kalmadan kendimizi normal, monoton hayatımıza atabilecektik.

~~~

Korktuğumun aksine hayatım gayet güzel gidiyordu. Dünkü olaylardan sonra monotonluğuma devam etmem oldukça garipti fakat şikayetçi değildim. Revirde kapattığım gözümü evimde, kendi yatağımda açınca oldukça mutlu olmuştum. Gerçi evet, kolumda kocaman bir sargı bezi vardı ama yine de herşey yolundaydı. Herhangi bir tuhaflık yoktu.

Bay Melark // VminWhere stories live. Discover now