8 🐾 Mutlu olmak için tatlı bir sohbet bile yeterdi

549 107 30
                                    

Hazır aldığımız yemekleri yerken bir yandan da mutluluktan havalara uçuyordum. Mutlu olmak gerçekten kolaydı. Tatlı bir sohbet bile buna yetiyordu.

Evet mutluydum. Çünkü hem ağaç evi baştan sona, kısa süre içerisinde toplamıştık hem de yanımdaki hayalet çocukla birlikte rahatça sohbet edebiliyorduk.

O cidden çok tatlıydı. Ayrıca kafa dengiydi de. Tamam, çok konuşmuyordu. Gerekli yerlerde gerektiği kadar konuşuyordu. Ama yine de bu onu eski kafalı yapmıyordu ya da sıkıcı bir insan yapmıyordu. Beni dinliyordu, bunu arada ona sorduğum sorulara güzelce cevap vermesinden anlıyordum.

Giyim tarzı dürüst olmak gerekirse garipti. Hala eski tarz giyiniyordu. Bunun daha çok hoşuna gittiğini söylemişti ama yine de ben ve benim asla durdurak bilmeyen merakım onun tupturuncu bir sweatshirt içerisinde nasıl duracağını düşünüp duruyordu.

Ağaç evde girişin karşısında, sağ köşeye dayadığım ve üzerini temiz pikeyle kapladığım döşeğimin üzerinde oturuyorduk. Yemeklerin çoğu bitmişti, bu nedenle istemsizce sohbetimiz de sonuna yaklaştığımızı düşünüyordum. Ayrıca çıkış zamanına da az kalmıştı. Normalde bir yemeği en fazla yarım saatte yiyen ben şuan onunla sohbet edeceğim diye iki saati geride bırakmıştım.

"Biliyor musun Taehyung? Bu ağaç evi annemler küçükken yapmış. Yani yıllardır burada."

Taehyung uzandığı yatakta biraz daha yayılmış ve kafasının altına koyduğu yastığı biraz oynatarak daha rahat bir pozisyona gelip konuşmuştu.

"Ya burası çökerse? Yani bilirsin... tahtalar artık dayanmazsa ve bir anda ağaç ev olduğu yerden düşerse?"

"Oh, Taehyung?! Neler diyorsun sen? Lütfen beni korkutmayı bırak."

Aslında söylediği şeyler mantıklıydı ki mantıklı olması beni daha çok korkutuyordu. Buradan düşmek...

Kafamı iki yana sallayarak ona korku dolu bakışlarımı atmış ve her ne kadar öyle bir şeyin olmayacağını kendi kendime söylesem de tekrar aklıma gelen göçük altında kalma korkusuyla başımı iki yana sallamıştım. Taehyung'sa durumu fark etmiş ve uzandığı yerden hiç zorlanmadan kalkarak bana şaşkınlıktan çatılı olduğunu düşündüğüm kaşlarıyla bakmıştı.

"Ne yani Jimin? Şu an yanında bir hayalet var ve sen ağaç evin çökmesinden mi korkuyorsun?!"

Mantıklıydı! Lanet olsun ki bu da mantıklıydı ama neden ben o hayalet yerine yaşanabilecek kazadan daha çok korkuyordum? Düzeltiyorum. Ben neden o hayaletten korkmuyordum?

"Çünkü dediğine göre sen uzun zamandır benim yanımdasın? Belki de varlığını önceden de hissettiğim için sana alışmışımdır ve bu yüzden yanında tedirgin olmuyorumdur? Ah Taehyung! Gerçekten saçmalıyorsun. Sırf beni korkutmak için böyle şeyler diyorsun değil mi? Bak, bana bak ve izle."

Ayağa kalkarak hem bir nebze içimi rahatlatmak için hem de Taehyung'un mantıklı cümlelerine bir dur demek için ağaç evin ortasına geçmiş ve ağzımdan bir saniye bile düşmeden tekrarlanan "Bak! İyi bak! Beni izle! İyice izle." cümlelerimle yere doğru hafifçe bir tekme atmıştım.

Yemin ederim ki hafifçe atmıştım. Ağaç evdeki katmanlardan birinin ÇAT sesiyle kırılacağını asla tahmin etmemiştim. Altındaki tahtanın gözükeceğini ya da Taehyung'un hunharca güleceğini de asla tahmin etmemiştim.

Olduğum yerde kıpırdamadan dururken tek isteğim saniyeler öncesine kadar benim her şeyim olan bu ağaç evden çıkmaktı. Taehyung'un kahkahaları daha insancıl ve sessiz bir hale bürünürken ben hala aşağı düşme korkusuyla hareket edemiyordum.

Hani asansörün iplerinin bir anda kopacağı ve bodrum katı boylayacağınız korkusu basardı ya sizi şuan aynen öyleydim. Ya da cam tarzında, saydam ve üzerinde koşsanız bile düşmeyeceğiniz şekilde inşa edilmiş köprülerde yürürken her ne kadar doğrusunu bilseniz de camın bir anda çatlayıp saniyeler içerisinde kendinizi cam parçalarıyla havada uçarken bulmaktan korkarsınız ya... Evet ayrıca öyleydim de!

Olduğum yerde kalmıştım, kıpırdayamıyordum da. Taehyung ise bunu fark etmiş -ve emin olun benim korkumdan dolayı endişelendiğinden değil yalnızca ayıp olmasın diye- gülmesini keserek oturduğu yerden ayağa kalkmış ve ısırdığı dudaklarını aralayarak konuşmaya başlamıştı.

"Hey, tamam. Korkmana gerek yo..."

"Kıpırdama Taehyung. Her ettiğimiz hareket bizi sona yaklaştırıyor."

Taehyung'dan, -neresinden çıktığını kesinlikle anlamadığım- kıkırtı benzeri bir şey duyduğumda tekme ile vurduğum yere diktiğim bakışlarımı hafifçe kaldırıp ona dikmiştim. Ne yani bir de gülüyor muydu? Kesinlikle abarttığımı düşünmüyordum, şuan korkuyordum ve gerekirse biri beni kurtarana dek burada dikilebilirdim.

"Jimin sakin ol. Tekme attığın için orası çöktü. Ayrıca orası zaten sağlam değildi ve böyle bir darbe alıp kırılmayı bekliyordu. Hiç fark etmedin mi? Oradan her geçtiğinde ses çıkarıyordu."

"Taehyung bana mantıklı mantıklı konuşup, sakinleşmem için teselli verme!"

Taehyung'un yüzü yine bir tebessüm ifadesine bürünürken ben onun diyeceği şeyi bekliyorum.

"Jimin eğer içini rahatlatacaksa söyleyeyim. Ben düşsem de yaralanmam. Yani yaralanırım ama çok bir acı hissetmem.  Bir istisna dışında hiçbir şekilde acı da çekmem. Dediğim gibi yaralanırım ama çok bir acı hissetmem ve aldığım yaralar dakikalar içerisinde geçer. Ve benim bir ağırlığım da yok yani ağaç ev yalnızca sesin ağırlığını taşıyor bu nedenle endişelenme."

"Ne yani. Bir de düşürsek yalnızca benim mi öleceğimi söylüyorsun Taehyung? Bak gerçekten içim rahatladı."

Taehyung tekrar tüm ağaç evin kahkahalarla kaplanmasına neden olurken  ben de kendi kendime sızlanmaya başlamıştım. Bu sızlanma Taehyung'un pikenin  üzerindeki eşyaları toplayıp Bay Melark'ı bana göstererek konuşmasına dek sürmüştü.

"Hadi, onu al da gidelim. Başka bir yere gideriz ve sende korkmayı bırakırsın. Ayrıca hafta sonu beni tekrar buraya getir Jimin. O zaman bende senin için bu ağaç evi tam anlamıyla olmasa da restore ederim."

Ben Taehyung'un söylediği şeyleri düşünürken Taehyung havalı sigara atma akımındaki gibi son bombasını salmış ve elindeki poşetlerle ağaç evden inmeye başlamıştı.

Onu çok bekletmemek adına düşüncelerimden kafamı iki yana sallayarak arınmış (He bu da çok işe yaradı...) ve yavaş -oldukça yavaş- hareketlerle Bay Melark'ı elime alarak ağaç evden aşağı doğru inmeye başlamıştım.

Aşağı inmemle ayakkabımın açılmış olan bağcıklarını bağlamak için Bay Melark'ı Taehyung'a uzatmış ve bir dakika tutmasını istemiştim. Aldığım cevap ise pek de beklediğim türden bir şey değildi.

"Ben onu tutamam Jimin. Tutarsam vücudumun her hücresine kadar yanarım. Her hücreme kadar acı çekerim ama ölmem."

Kuzular selam~

Nasılsınızz? İyi olduğunuzu umuyorum 🌸

Çok bir yazacak şeyim yok umarım bölümü beğenmişsiniz 💚🍒🌈

İnsta; Sprithope ödlöclemcd 💚

Kendinize iyi bakınn

Bay Melark // VminWhere stories live. Discover now