2 🐾 Sessizlikte yankı yapan tatlı kıkırtı

1K 199 91
                                    

Yanımdaki göremediğim hayalet çocukla birlikte evime doğru yürüyordum. Evet evet, evime! Elimde ise artık eski gözümle bakamadığım bir Bay Melark vardı.

Çocuğun dediğine göre bu çocuk Bay Melark'ın eski sahibiydi. Ve maalesef şu an hayatta değildi. Yani evet, o bir ölüydü. Söylediğine göre Tanrı onu Bay Melark'ın yanından ayrılmamak şartıyla dünyaya geri göndermişti.

Kesinlikle delirmiştim. Bayılmak istiyordum aynen klasiklerde olduğu gibi... Senaryoya uymak istiyordum ama olmuyordu! Bayılmak düşündüğüm kadar da kolay değildi. Orada sok geçirirken, kalbim ağzımda atarken tek yapabildiğim onaylamak olmuştu. O ise gayet sakin bir tavırla bana olanları anlatmıştı.

Olanları daha iyi kavramak adına
nerede olduğunu göremediğim ölü çocuğa "Neden?" diye sordum. "Neden geri gönderildin?" Eskileyici ve kalın bir ses tınısına sahip olan çocuk ise "Bilmiyorum." demekle yetinmişti.

Sessiz yolda sarılarak ilerlediğim Bay Melark kucağımdayken kafamdaki milyarlarca sorudan sadece birini cımbızla seçerek ona sordum.

"Adın ne?"

"Taehyung, Kim Taehyung."

Sağına doğru dönerek gülümsemiştim, tam ağzımı açıp konuşacağım sırada bir el çenemden tutmuş ve gülüşme sesiyle başımı sol tarafıma çevirmişti.

"Buradayım."

Utanarak ve gece fazla belli olmayacağını bildiğim halde Tanrı'ya yanaklarımın kızarmaması için dua ederken konuştum.

"Ah üzgünüm, seni göremiyorum o yüzden... üzgünüm. Tanıştığıma nasıl oldu bilmiyorum ama memnun oldum. Yani anlarsın ya bu durum biraz... karışık. Bende Jimin."

"Biliyorum."

Nerden bildiğini soracağım sırada bir şeyin elimden tutmasıyla ürkmüş ve korkuyla elime bakmıştım.

"Korkutmak istememiştim. Yalnızca... eve geldik ve sen hala ilerliyordun. Yani durdurmak için."

"Ah şey, tabii."

Konuşma diyologlarımıza bakınca ne kadar da samimi ve akıcı konuşuyorduk diye içimden geçirmeden edemedim ve ardından soracağım soruları yutarak apartman kapısını açıp içeri girdik. Daha doğrusu girdim o girdi mi bilmiyordum.

Apartmandaki leylak kokusunu içime çeke çeke merdivenleri çıkmaya başladım.

"Kusura bakma yine asansör bozuk. O yüzden o iki katı yürüyerek çıkmalıyız. Belki de yalnızca ben çıkmalıyım. Sen havada da süzülüyor olabilirsin. Havada süzülüyor musun? Neyse cevap verme eve bir girelim de o zaman sorularımı soracağım."

Sessiz apartmanda yankı yapan kıkırtısı huylanmama neden olmuştu. Çok güzel gülüyordu.

9 nolu, ayakkabılığın üzeri bile çiçeklerle kaplı olan daireye geldiğimizde kapıyı çaldım ve tam bekleme moduna geçerken kapı açılmasıyla şaşırarak ayağımın takılmasına sebep oldum.

"Bu ne hız kadın?! Az yavaş."

Annem saniyeler içinde ayağından çıkarıp elinde yer edinen terlikle beni içeri çekerek popoma popoma vurmaya başladı. Ah anne, şuan yerdeki horizonlara sokuyordun beni!

En sonunda annemi yatıştırdım ve konuşmasını beklemeden koşarak odaya girdim. Ya Melark'ı sorsaydı? Ona ne diyecektim? Taehyung'un bana anlattıklarını mı anlatacaktım?

"Anne Kim Taehyung adında ölmüş fakat hâlâ dünyada olan bir ölünün ruhu bu oyuncağa bağlı. Onu atarsak başına kötü şeyler gelebilir. O yüzden Bay Melark hâlâ yanımda."

Bunu duyduğunda kesinlikle annemin beni ilk götüreceği yer akıl hastanesi olurdu.

Bende bunu bildiğim için soru sormasına fırsat vermeden odama girivermiştim. Normalde de yaptığım şeyi yaparak kapıyı kitlemiş ve elimde Bay Melark'la yatağıma bağdaş kurarak oturmuştum.

"Utanma utanma geç ve otur. Çünkü sorularımı ayakta cevaplaman zor olur."

Sessizce konuşuyordum. Çünkü annem benim kendi kendime konuştuğumu görürse kesinlikle bana deli damgası vururdu. Evet yapardı.

Göremediğim çocuğu odamda ararken odadaki bordo, kadife kumaşlı koltuğun biraz içe çökmesiyle anlamıştım ki oraya geçip oturmuştu.

"Ee anlat bakalım hoşlandığın çocuk seninle o olaydan sonra sana yazdı mı?"

Şafağına kurşun yemiş gibi kalakaldım.

"Ne?"

"Bak Jimin, sana uzun uzun anlatmayacağım o yüzden anlattığımla yetinsen iyi edersin. Hayatım bu oyuncağa bağlı olduğu için ondan ayrılamıyorum. En fazla birkaç metre uzak kalabiliyorum. O yüzden bu oyuncağa anlattığın herşeyi duyabiliyor ya da görebiliyorum."

Eğer Taehyung, Bay Melark'ın yanından ayrılamıyorsa benim Bay Melark'a anlattığım her şeyi biliyordu.

"He-herşeyi mi?"

"Evet. Herşeyi."

Ben Bay Melark'ın yanında her zaman ağlardım, gülerdim, bazen çok aptalca hareketlerle dans bile ederdim. Hatta ben doğal olarak odamda, Bay Melark'ın karşısında soyunurdum bile.

Bunlar aklıma gelince kızarmadan edemedim. Başımı hızla öne eğmiş ve yaptığım aptalca hareketleri aklıma getirmeye başlamıştım.

Aman Tanrım! Rezil olmuştum!

Taehyung da sanki bunu anlamış gibi bir anda açıklama yapmaya koyulmuştu.

"Yani... bir mesafe var. Bay Melark'ı o mesafe dışında bırakalabiliyorum. Mesafeyi tam olarak bende bilmiyorum ama uzaklaşabilme yetkim bittiğinde sanki duvara çarpmış gibi kalakalıyorum ve ilerleyemiyorum."

"Ne?"

"Yani, sen soyunmaya başladığında ya da bazı özel durumlarında odada olmamaya çalışıyorum. Anlarsın ya hayalet de olsam da kimseye söyleyemeyeceğimi bilsem de ve ikimizde erkek olsa da seninki de özel hayat. O yüzden saygılı olmalıyım."

"Ah, anladım. Peki..."

"Eğer 'Bay Melark'a anlattığım şeyleri dinliyor musun?' diye soracaksan, evet onları dinliyorum."

Yeniden utandığımı hissettim. Ben Bay Melark'a her şeyimi anlatırdım.

HER ŞEYİ.

Selam selaaam~💚

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

Selam selaaam~💚

Birazıcık çok birazıcık geç geldi bölüm. Ama yine de attım dljlsnflsmf

Umarım beğenmişsinizdir.

Şu aralar pek modum yerinde değil açıkçası. Ve bölüm de pek içime sinmedi ama idare eder dlmeşanfşw

Sağlıklı kalın~☂️

Bay Melark // VminOnde histórias criam vida. Descubra agora