32- Geç duyulan yakarışlar

158 28 14
                                    

Hayatın bazı oyunları vardır. Kimi zaman tek taraflı olan bu oyunlar hayata zevk verirken insanları paramparça eder. Evren, bu hayat oyununun tam ortasında gün geçtikçe içten içe çürürken artık düşünmeyi bırakmış vakitteydi. Hayatının çoğu boş geçiyor, önceki hayatını düşünmüyordu çoğu zaman. Arada aklına geldiğindeyse hüzünlenmekten başka elinden bir şey gelmiyordu. Kaybeden herkes gibi o da geçmişi uzaklara dalarak yad ediyordu yani. Ancak o gece, her şey değişti.

Evren, ilaçların da etkisiyle daldığı derin uykuda dünyadan habersizken dumanların burnuna sızmasıyla uyandı Aras. Ne ara uykuya daldığını bilmiyordu, günlerdir yarı uyuklar bir halde dolanıyordu ortalıkta ve bu gece iradesine yenik düşmüş olmalıydı. Gözlerini ovuşturarak nefes almaya çalıştı ama duman kokusu ciğerlerine dolduğunda öksürdü. Ne olduğunu anlamaya çalışarak ayağa kalktığında başı dönüyordu. Odasının kapısını açtığında bir an afalladı. Koridordan yükselen alev istemsizce bir adım gerilemesini sağlarken Aras yavaş yavaş her şeyi oturtmaya başlamıştı. "Kahretsin, Evren!" dedi aniden. Hızla odadan çıktığında önce karşısındaki odanın kapısını açtı ama tahmin ettiği gibi boştu. Aras koşarak genç kızın odasının bulunduğu koridora saptığında hastaneden çığlıklar yükselmeye başlamıştı.

Odanın önünden yükselen alevler genç adamı geri püskürtürken Aras inanamazca "Evren!" diye bağırdı. Genç kız her şeyden habersiz yoğun dumanın da etkisiyle yarı baygın yatarken bilinci bir gelip gitse de ne olduğunu bilmiyordu. Genç adam çaresizce ateşe doğru yürüdü ama alevlerin artmasıyla kolunda büyük bir acı hissetti. O geriye doğru yalpalarken hastaların çığlıkları artıyordu ama Hülya efsanesine inanan hastalar dışarı çıkmaya cesaret edemiyordu.

Aras o an herkesi kurtarmayı en derinden isterdi ama kurtarması gereken kişiyi oradan çıkarmakla diğerleri arasında tercih yapmak için gereken vakte sahip değildi. Hızla nefesini tuttu ve kolundaki acıya bedenindekilerin ekleneceğini bilmesine rağmen odaya daldı. Aras çığlık atarak kapıyı açıp geçtiğinde elinin içindeki kanı görmemeye çalışarak yatağa baktı. Evren uyuyordu. Genç adam buna hayli şaşırsa da aldığı ilaçları düşününce ilerde normal karşılayacağını tahmin edecek kadar aklı başındaydı henüz. Yanına gidip onu sarstı. "Evren, Evren uyan!" Genç kız sarsılmanın etkisiyle gözlerini hafifçe araladı. Karşısında arkadaşını gördüğünde Aras kalkmasına yardım etti. "Ne oluyor?" dedi Evren uyku sersemi bir halde.

Aras kızın bu halini fark ederek bir elini beline sardı. Diğer eliyle de kızın elini omzuna atarken birinci katta olmalarına şükrederek pencereye doğru yürüdü. Alevler odanın kapısına ulaştığı için oradan çıkmak artık imkansızdı. Gerçi pencereye de sıçraması an meselesiydi ama aldırmadı. Kızı pencereden çıkarırken kendisi de atladı. Evren başı yana düşmüş şekilde duruyordu. Aras onu kucaklayarak koşmaya başladığında fazla zamanı kalmadığını biliyordu. Birazdan bina patlayacaktı. Bu düşünce onu huzursuz etti. Genç adam ağrıyan elleriyle dişlerini sıksa da kızı bırakmadı. Onu şehir merkezine indirdiğinde ara ara duraksayarak neredeyse üç saat geçmişti.

Genç adam göğe baktı ve yaşadıklarını sindirmeye çalıştı. Hayatının en korkunç gecesiydi.

*

Evren yeniden gözlerini araladığında güneş çoktan doğmuştu. Genç kız ne olduğundan bile habersiz uzandığı yataktan doğruluğunda küçük bir kulübede buldu kendisini. Eliyle alnına bastırırken bu yabancı ve küçük yerde ne aradığını bilmiyordu. Dikkatle ayaklarını üstüne uzandığı tahtadan yapılmış yataktan sarkıttı. Başındaki feci ağrıya anlam veremeyerek kapıya yöneldiğinde bir hıçkırık sesi işitti. Kaşları kalkarken kapıyı açtı ve o sesin sahibini gördü.

Belirsiz SonsuzlukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin