57- Namütenahi

53 4 0
                                    

Arın tam karşısında sevdiği kızı ve ressam zannettiği çocuğu gördüğünde, öylece donakalmıştı. Savaştan döneli üç ay kadar olmuştu. Genç kızı görmek için nasıl sabırsızlandığını dün gibi hatırlıyordu. Ancak onun odası çoktan boşaltılmış, Aden adeta buhar olup uçmuştu. Hizmetçilerden biri ona durumu kısaca açıkladığında tüm dünyası başına yıkılmıştı genç adamın zira genç kız ardından hiçbir iz bırakmadan kaybolmuştu. İşte bu üç aydır Arın bir yandan kendine hakim olmaya çalışırken bir yandan da kızı arıyordu. Bu ondan ilk uzak kalışıydı ve kalbinde bir eksiklik vardı.

Şimdiyse o boşluk dolmuş, hiç beklemediği bir anda sevdiği kızla burun buruna gelmişti. Aden de en az genç adam kadar şaşkındı. Birbirlerine bakarken Arın yutkundu. Bunu öyle sesli yapmıştı ki Aden aynı yumrunun kendi boğazında da varlığını sürdürdüğünü hissetti. Yine de kendini ilk toparlayan o oldu. "Arın," dedi mırıltıyla. Kalbi hızlanmıştı. Sevdiği adamı karşısında sapasağlam görmek kızı mutlu etmişti. Onu görene dek geçirdiği günlerde kendisi için ne kadar endişelendiğini hatırlıyordu çünkü.

"Aden, sen..." dedi genç adam da. Cümlesi Eren ile göz göze geldiğinde yarım kaldı. Akabinde devam etti. "Siz... Burada ne oluyor?"

"Her şeyi anlatacağım," dedi kız. Ama bunu yapmak yerine dayanamayıp adamın kollarına atıldı. Onu hiç bırakmamacasına sımsıkı sarıldığında ona, genç adam da bu özlem dolu sarılışa karşılık verdi. Eren sessizce bu çifti izlerken demin kurtardıkları kız da en az onlar kadar şaşkındı ve Eren'in yanında durmuş olan biteni izliyordu. Nihayet geri çekildiklerinde ikisinin de burnu sızlıyordu. Kız adamın yüzünü avuçladı. "Zayıflamışsın." Arın kıza dolu gözlerle bakarken diyecek bir şey bulamamıştı. Eren boğazını temizleyerek oradaki varlığını hatırlatana dek birbirlerine öylece baktılar. Kız Eren'e döndü bu kez. "Eren," dedi ikisine merakla ve kendini biraz toparladığı için de kıskançlıkla. "Eren benim kardeşim."

"Ne?"

Genç adam dehşet dolu bir sesle soluduğunda yerdeki baygın adamlara baktı Aden. "Benimle gel, söz o zaman tüm bunları açıklayacağım." Adamın elini tuttu ve yürümeye başladı. Diğer ikisi de harekete geçmişti. Güvenli sayılacak bir uzaklığa ulaştıktan sonra etrafı kolaçan etti Eren ve onlardan birkaç adım uzaklaşarak kızın her şeyi anlatmasını bekledi. O sırada bakışları kurtardıkları kıza kaydı. Kız da ona bakıyordu. Göz göze geldiklerinde adama doğru adımladı. "Teşekkür ederim, hayatımı size borçluyum."

Eren omuz silkti ve tebessüm etti. "Bir büyücüye zarar verilmesine göz yumamazdık."

"Siz de büyücüsünüz, ikinizin de enerjisini hissettim." dedi kız. Çenesinin ucuyla Arın'ı gösterdi. "Ama o değil."

"Haklısın," dedi adam da. "Bu uzun bir hikaye. Bu arada ben Eren." Elini uzattı. Kız da samimiyetle kendisine uzanan eli sıktı.

"Elif."

"Ailen nerede Elif?"

"Ailem savaşta öldürüldü. Buraya uzaklardan geliyorum."

"Peki nerede kalıyorsun?"

"Sokakta yaşıyorum," Elif gözlerini indirdi ve kirlenmiş yüzünü gizlemek ister gibi eliyle yanaklarını örttü. Gerçekten de birkaç gündür sokakta kalıyordu ve hatta bir parça ekmek bile çalmıştı. O kadar açtı ki karnının gurultusu o an duyuldu ve kız mümkünmüş gibi daha da utandı. Eren güldü. Hiç de alaylı bir gülüş değildi bu. Hatta ondan beklenilenin aksine gayet sevimli bir sırıtış takınmıştı. Eğer Aden gözlerini karşısındaki adamdan ayırıp onlara baksaydı kardeşinin de kızarıp bozardığını, gözlerinin içinin parladığını görebilirdi. "Özür dilerim."

Belirsiz SonsuzlukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin