53 Kendini keşfediş

50 4 0
                                    

Uğursuz bir çan sesi geceyi bıçak gibi böldüğünde herkes derin bir uykudaydı. Genç kız homurdanarak diğer tarafa döndü ve kulaklarını elleriyle kapattı ama ses bir türlü kesilmek bilmiyordu. Çan kısa ama sık aralıklarla çalıyor, kızın beynini patlatacak gibi oluyordu. Birden hizmetçi kızlardan birinin söylediğini hatırladı ve gözleri kocaman açıldı. Bir büyücü mü yakalanmıştı? Hızla yatağından kalktı ve etrafa bakındı. O gün, büyücünün söyledikleri bir türlü kafasından çıkmamıştı. Son cümlesi ve bakışıyla kıza ne demek istediğini bir türlü anlayamıyordu Aden. İçin için merak duygusuna yenilmesi de bundandı. Şimdi bir büyücü yakalandığına göre bu o adam olmalıydı zira dünden beri saray o kadar tetikteydi ki adamın buradan ayrılması imkansıza yakındı. Üstüne bir şey geçirip aceleyle odadan çıktı ve seslerin geldiği bahçeye yöneldi. Kapının önünde birkaç adam duruyordu. Ortalarına aldıkları başka bir adamı bağlamışlardı. Genç kız esir tutulmuş büyücüyü hemen tanıdı. Adam da onun orada olduğunu bilir gibi bakışlarını ona çevirdi. Gözlerinde korku veya çaresizlik yoktu ama bakışları kıza karşı oldukça sertti bu kez.

"Bu gece sarayımıza izinsiz girmiş bir büyücü yakalandı!" diye haykırdı bir muhafız. Diğerleri coşkuyla mırıldandılar. Adam itinayla onlara bakmıyor, adeta gözleriyle hepsini küçümsüyordu. Kral da oradaydı ve hoşnut bir şekilde olanları izliyordu. Bir muhafız adama doğru yaklaştı ve reverans yaparak sordu. "Kralımız ne buyurur?"

Gür, otoriter bir ses yanıtladı bu soruyu. Bu genç kızın kralı hem ilk görüşü hem de sesini ilk duyuşuydu. Normalde prensesle ilgilenmekteydi zira. "Zindana atın ve konuşturmaya çalışın. Üç kadar diğer büyücülerin yerini söylemesini istiyorum. Aksi takdirde ölümü hak edecektir."

Kralı öven naralar atıldı. Genç kız göz devirmemek için kendini sıktı. Tamamen bir boy gösterisiydi yaptıkları. Bir insanın hayatını iki dudağının arasında tutmak olacak iş değildi. Bu bir büyücü olsa bile öyleydi.

Diğer sabaha kadar bu düşüncelerle uyku girmedi kızın gözüne. Ne zaman gözünü yumacak olsa adamın bakışlarıyla karşılaşıyor ve huzursuzca kıpırdanıp duruyordu. Nihayet üçüncü gün adama su vermek bahanesiyle onu tuttukları zindana gitti ve elindeki su testisiyle içeri girdi. Bir muhafız dışarıda bekliyordu. Genç kız usulca adama yanaştı. Adamın gözleri kapalıydı ama onu tanımıştı. "Genç büyücü," dedi kuru bir sesle. "Seni bekliyordum."

Aden şaşkınca etrafa bakındı. Odada onlardan başka kimse yoktu. "Ben büyücü değilim," dedi. "Ben olmasam da ülkem büyücülere düşmandır."

Adam sonunda gözlerini açtı ve yorgunca kıza baktı. "Bir bakışta ruhunun özünü okudum," dedi inatla. "Sen bizim gibi bir büyücüsün."

Aden iyice hayrete düşmüş bir halde fısıldadı. "Niye yalan söylüyorsun anlayamıyorum. O gün seni ele vermedim, sen ise benim başımı yakmaya çalışıyorsun."

Adam ilk kez kıza dikkatle baktı. Bu kız gerçekten hiçbir şeyin farkında değildi. Yaptığı da kimliğini gizleme çabası değildi üstelik, o sadece bilmiyordu. "Her büyücünün bir enerjisi vardır," diye mırıldandı. Susuzluktan sesi çatlamıştı. Bunu fark eden kız su tasını adamın dudaklarına yaklaştırdı ve kana kana su içmesine izin verdi. Bu sırada bakışları adamın kollarını iki yandan sarmış zincirlerdeydi. Karşısındaki adam bu kadar tehlikeli biri miydi yani? "Bazı büyücüler bu enerjileri hissederler. Sende güçlü bir enerji var küçük kız, kimsin bilmiyorum ama damarlarında bir büyücünün kanı olduğu kesin."

"Annem de babam da sıradan insanlardı."

Adam ısrar etti. "Sen değilsin."

Kız konuyu değiştirmeye çalıştı. "Yarın son gün, eğer sabaha kadar diğerlerinin yerini bildirmezsen seni öldürecekler."

Belirsiz SonsuzlukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin