46- Saygı

46 5 0
                                    

"Ve sen de öylece çekip gittin, öyle mi?"

Genç kız odasındaydı. Arkadaşı Peri yatağına uzanmış onun Selim ile konuştuklarını dinliyor ve yorumluyordu. Su üzgündü, belki hıçkırarak ağlamamıştı ama gerçekten de üzülmüştü. Hem hüznün kanıtı mıydı sahiden yaşlar? Ağlamadan da üzülmez miydi insan? İç çekti. "Evet."

"Karmaşık bir durum," dedi kısa bir suskunluğun ardından Peri. "Dışarıdan bakınca ikiniz de haklısınız, yine de Selim seni üzdüğü için ister istemez kızıyorum ona."

"Yoo, hayır," Su gözlerini kırpıştırdı. Başı çatlayacak gibi ağrıyordu. "Onun bir suçu yok, ikimiz de birer medeni insan gibi konuştuk. İnan bana beni üzmeyi o da istemezdi ama açık konuştuk ve gerçekler de ister istemez acıttı."

"Evet ama neden böyle önyargılı?" dedi Peri. "Senden hoşlanmıyor mu bu adam? Hoşlanıyor. Ee, sen de çoktan aşık olmuşsun ona. Öyleyse aranızda hiçbir engel yok. Niye evlilik teklifini reddetti?, Ki altını çizerim, senin gibi evlenmeyi düşünmeyen birinin bunu yapması ender rastlanan bir şeydir."

"Sevgi sadece zamanı geçirir, yürekteki istekleri köreltmez." diye yanıtladı. O an ona kızgındı ve belki kırıcı sözler sarf etmişti ama sağlam kafayla düşününce adama da hak vermişti Su. Ayrıca saçma bir şekilde onu savunma ihtiyacı hissediyordu. Kelimelere dökmemiş olsalar da ilişkileri an itibariyle noktalanmış bulunuyordu. Ancak bu genç kızın adam hakkında atıp tutmasına gerekçe olamazdı. "Benimle devam etmek istiyordu, ben de istiyordum aslında ama günün birinde aklına esip gitmek istediğinde onun için engel olacağımı ikimiz de biliyorduk. Üstelik sadece bu değil, otuzlu yaşlara girmek üzereyiz her ikimiz de. Hal böyleyken birbirimizi oyalamak istemedik."

"Nasıl böyle sakin kalabiliyorsun, hayret ettim doğrusu. Başkası olsa ortalığı ayağa kaldırmış, drama kraliçesi olmuştu şimdiye."

"Bağırıp çağırmak bir şeyi değiştirmez," dedi Su. "En iyisi kabullenmek ve yoluna bakmak."

Peri "İyi ama," demekten kendini alıkoyamadı. "Biliyorsun ki o benim nişanlımın kuzeni ve kısa zaman sonra da düğünümüz olacak. İstesen de istemesen de onunla denk geleceksin. O zaman da şimdiki gibi soğukkanlılığını koruyabilecek misin Su? Ben daha da üzülmenden korkuyorum."

"Bilmiyorum," dedi. "Kafamda o kadar çok şey var ki ne hissedeceğimi bile bilmiyorum şu an. Tek istediğim uyumak, uzun bir süre uyuyup içimdeki bu kasveti dağıtmak."

Peri kollarını açtı. "Kıyamam sana. Gel buraya şapşal."

Su kırık bir tebessümle arkadaşının kollarının arasına girdi. Kızlar birbirine sımsıkı sarılmışken odaya Çınar da girdi. Onları böyle gördüğünde dişlerini göstererek gülümsedi. Okuldan yeni dönmüştü.

"Emir ağabeye başka erkekleri değil de ablamı kıskanması gerektiğini ileteceğim. Baksana şu hale, gelinin en yakın arkadaşı mı yoksa damadın kendisi mi belli olmuyor."

Su göz devirerek bir yastığı fırlattı. Tam isabet!

Genç adam yanlarına gitti. Yastığı yerine bıraktı. Sonrasında yatağa oturdu ve hiç alınmamış gibi sohbetlerine dahil oldu. Kızlar da Çınar'ın gelişiyle bu konuyu kapatmıştı. Su hazır hissedince kendisi durumu ailesiyle zaten konuşurdu. Çınar da bir şeyleri ablasının asık suratından tahmin etse de onun hazır olduğunda anlatacağını bildiğinden üstelemedi. Ona çok karışır, canını sıkmak için elinden geleni ardına koymazdı ama ablasını çok seviyordu. Peri'yi de çok severdi ayrıca, ona hayatımın ilk aşkı derdi. Peri ile aralarında bu bir şaka olarak uzun zamandır sürüyordu. Bu nedenle konuyu ihanete uğradığından, kızın aslında kendi gelini olması gerektiğinden dem vurdu. Peri ona sersem bir şekilde körü körüne Emir 'i savunana dek de aralarındaki bu münakaşa sürdü. Öte yandan Su dalgındı. Derin bir nefes alarak telefonuna uzandı. Gözleri ekranda nedensizce Selim'in ismini bulmayı beklese de ondan ne bir çağrı vardı ne de mesaj.

Belirsiz SonsuzlukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin