18.Bölüm

268 24 7
                                    

Serin meltem yüzüme çarpıyor, bu aciz yüzümü kapatmış saçlarımı alıp götürmek istercesine uçuşturuyordu. Benim bugün mutlu olmam,heyecanlı olmam, gerekiyordu. Ama bende tek bir duygu kırıntısı kalmamıştı. Hissizleşiyordum.

Yarın sevdiğim adamla birlikte ellerimizi birleştirip sonsuzluğa yol almak için birlikteliğimizi taçlandıracaktık. Ama ben olmaması gereken birşeyi yapıyordum. Hissizdim, duygusuzdum. Yıllardır aşık olduğum bu adama neden birden hissizleşmiştim? Bilmiyordum.

Ya da sadece korkuyordum.

Gecenin 3'ünde terasa çıkmış kan kırmızısı şarabımı yudumluyor, denize çarpan ay ışığını izliyordum. Arkadaşlarımızla birlikte bekarlığa veda partisi düzenlemiştik. Herşey gayet güzel ilerliyordu, telefonuma gelen mesaja kadar.

Normalde bilinmeyen kişilerden gelen mesajlara aldırış etmez, bakmazdım. Partide olmama rağmen bugün de bakacağım tutmuştu.

Ekranda Jungkook ve Yujin'in samimi fotoğrafları vardı. En son fotoğrafta sarmaş dolaş bir yere,otel olduğunu tahmin ettiğim yere, giriş yapıyorlardı. Kafamı kötüye yormak istemiyordum, belki de eski fotoğraflardı. Bilinmeyen birinden gelen mesajlara inanmam ne kadar doğru olurdu?

Jungkook'u arayıp sormalı mıydım? Düğün gecesi aramızı kötü yapmak istemiyordum. Ama neden hissizleşmiştim. Jeon Jungkook'un beni aldattığına mı inanmaya başlamıştım.

Hayır, hayır Jennie kendine gel. Kaç yıldır aşık olduğun adamdan bilinmeyen bir numaradan gelen fotoğraflar yüzünden mi ayrılacaksın?
Sanırım sadece Jungkook'un beni bırakıp gitmesinden korkuyordum.

Son kez gökyüzüne baktım ve yavaş adımlarla içeriye doğru ilerlemeye başladım.

&

Yüzüme vuran güneş ışığıyla gözlerimi yeni bir güne açtım. Aşağıdan Jisoo unniemin sesi geliyordu, sanırım kahvaltı için çağırıyorlardı. Aklımdaki düşünceleri bir kenara atıp üstüme rahat birşeyler giydim ve kahvaltı etmek için aşağı indim.

"Herkese günaydın"

"Günaydın Jennie unnie sonunda uyanabildin, sözde bugün evleniyorsun" diyen Rose'ye omuz silkmekle yetindim. Evlenen herkes erken uyanmak zorunda mıydı?

"Yarım saat içinde makyözler ve saç stilistleri eve gelicek, acele etsen iyi edersin, saat 17.00'da düğün başlıyacak. "

Birden gözlerimi açmıştım, şuan saat kaçtı? Bu kadar çok mu uyumuştum.
"Saat kaç ki? Ben bu kadar fazla mı uyudum?"

"Evet unnie saat 11.00 "

Saati duymamla alel-acele kahvaltımı etmeye başlamıştım. Daha çok işim vardı.

&

"Hayır, Lisa diğer çicekli olan taç. Ve bakar mısınız, makyajda kullanılacak olan far bir ton daha açık olacaktı yanlış sürmüşsünüz."

Ah, ne yapmıştımda bu kadar zahmet çekiyordum ki ben yahu! Lisa saçımda kullanılacak olan çicekli tacı yanlış getirttirmişti, ona sesleniyordum ve bir yandan makyajımda yanlış farı kullanan görevlilerle uğraşıyordum. Üstüne bir de Jungkook mesaj atıyordu. Saçının uçlarını boyatacakmış, hangi renk olsun karar verememiş beyefendi.

Jennie/Jungkook

Hadi bebeğim

Hangisi?

Mavi, sarı, kırmızı

Stay With MeOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz