Sınıf fazla kalabalık değildi ama yine arkalarda oturan malum kişileri fark etmemesi için kör olması falan gerekiyordu.

Seokjin ve Yoongi dışında diğerlerini pek fazla tanımıyordu ama hepsi birbiriyle sohbet etmeye ve gülüp eğlenmeye o kadar dalmıştı ki Taehyung çabucak sıraların arasından ilerleyip onların çaprazında olsa bile 3 masa önlerinde olan bir yere bedenini bırakmıştı.

Nabzı giderek hızlanıyordu çünkü aklına yaptığı salaklık ve hâlâ bu salaklığının belirsizlikle dolu sonucu olduğu geliyordu.

Belki de Seokjin o olduğunu öğrenmiş ve arkadaşlarıyla birlikte onunla dalga geçiyorlardı. Bu düşünce onu daha da tedirgin ederken, istemsiz bir şekilde alt dudağını dişlerinin arasına alıp ezmeye başladı.

İnce parmakları tahta masanın üzerinde belirli ve oldukça tedirgin olduğunu gösteren hızlı bir ritimle dans ederken daha önce hiç kullanmadığı telefon numarasından kendisini bulamayacağını hatırlatıp durdu kendisine.

Kimse de o numara yoktu. Yepyeni bir hattı ve apayrı bir telefona takmıştı. Dedektif birileri ile arkadaş olmadığı sürece sadece telefon numarasından onu bulması imkansızdı. Ama çocukların anlattıkları aklına geldikçe Kim Seokjin'in her şeyi yapabilecek biri olmasından da ürküyordu.

Kulaklarından çınlayan nabzı ve kendi gürültüsü arasından duyduğu sesle bir süre kat katı kesildi ince bedeni.

"Hey, Kim Taehyung!"

Bu ses tonunu duymuştu. Ve tanıdık geliyordu ama sesin geldiği yöne dönmek istemiyordu. Seokjin'in sadece baktığı anda onu, gözlerindeki korkudan tanıyacağını bile düşünüyordu.

Ama ismi ikinci kez çağrılınca gergin bir şekilde işaret parmağıyla alnına dökülen küçük saç tutamını yana kaydırıp, bedenini sırada onlara doğru çevirirken kısık çıkan sesiyle konuştu.

"Efendim?"

Onu çağıran Min Yoongi'ydi ve rahat tavırları, eğlenen surat ifadesiyle birlikte kendisine bakınıyordu. Sadece o da değil grubundaki diğer herkesin yeni odağı da artık kendisiydi. Küçük bir titreme dalgası bedenini yalarken sakin kalabilmek için kendisini sıktı Taehyung.

"Düşünüyorum da, bizim turnuvalar için amigo grubuna katılmak ister misin? Etek giymeyi sevebileceğini düşündüm de."

İmalı sözlerinden sonra kısık gözleri giydiği kıyafetleri belli etmek istercesine üzerinde gezdiğinde rahatsızca kıpırdandı tahta yüzeyde küçük olan. Arkadaşlarından da onaylayan küçük uğultular ve sözcükler dağılıyordu.

Hem karşı çıkmak ve istemediğini söylemek istiyordu; hem de etek giymenin neden bu denli çarpıtıldığının hesabını sormak istiyordu.

Yine de cevap vermeden önce bir süre sessiz kalıp derin bir nefes aldı ve alaylı bir şekilde kıkırdayarak konuşmaya başladı.

"Sanırım testosteron ve ter kokusuyla dolu kapalı bir salonda kalmak istemeyeceğimi de düşünememişsin."

"Yani etek giymeyi isterdin?"

Bu kez bambaşka birinden gelen sesle yavaşça o kişiye döndüğünde kendi kazdığı kuyuya düştü.

Seokjin her zamanki gibi siyah kot bir pantolon ve omuzları ile boyun bölgesini hemen hemen açıkta bırakan geniş yaka tişörtlerinden biriyle, sırada yayılmış, elindeki kalemi masaya çarptırarak çevirirken tek kaşı kalkmış bir şekilde kendisine bakınıyordu.

nightmare.Where stories live. Discover now