Gün 1 - Beklenmeyen Tatil / 1 Mart 2012

74 2 3
                                    

Necip sonunda hırsızın kim olduğunu anlamış. Mesajını öğleden sonra fark ettim. Hemen aradım fakat cevap vermedi. 

Maslak civarındayken şeridin sağına geçtim ve arabanın dörtlülerini yaktım. Tekrar arayacaktım ki yeni bir mesaj daha geldi.

"Hırsızı yakaladım. Çabuk şirkete gel."

Maslak'tayım be adam.

"Çok uzaktayım. Gelemem. Kimmiş?"

Birkaç dakika sonra cevap geldi.

"Gel de kendi gözünle gör."

İlk değil bu. Daha önceleri de işleri olduğundan daha esrarlı hale soktuğu için çok kez sinirlenmiştim Necip'e. Bir cevabı için beş dakika daha beklememek için numarasını tekrar tuşladım. Yine cevap yoktu.

Yeni homurdanmaya başlamıştım ki tekrar mesaj attı : "Altında araba var. Bas gaza gel. Akşamda buradan bir yerlere kaçarız."

Akşam için bir planım yoktu. Hırsızın kim olduğunu merak etmiyor da değildim. Zeynep'i arayıp gecikeceğimi söyledim. Aldığım cevap ise "Elif ile dizi izleyeceğiz. İstersen hiç gelme." oldu. Gerilim temalı diziler izleyip uykusuz ve bol ışıklı bir akşama merhaba diyeceklerdi belli ki.

Büyükdere Caddesi'nin kaosunda harcanan birkaç saatten sonra şirkete yaklaştım. Aracımı park ettiğim gibi apar topar üst kata, Necip'in odasına çıktım. Çaycısı Nur Hanım odadaydı. Anladığım kadarıyla kalemliğe sıkıştırdığı bozuk paraları götüren oymuş. Yüksek ihtimal şirkete gelen indirimli reklam kuponlarını da o yok etmişti. Ancak kadının yüzündeki ifade pişmanlıktan ziyade kızgınlıktı. En çok kendisine kızıyor gibiydi. Gözümün önünde kovdu kadını.

Tekrar ekranın önüne oturduk ve kamera geçmişini izledik.

Necip düşünceli bir ifadeyle bana bakıyordu. Yavaşça doğrulup "Görüntüleri polise versek mi?" dedi. Sonra gözlerini odanın tavanına dikti ve kendi kendini cevapladı : "Yok, gerek yok. Şimdi karakoldur mahkemedir uğraşamam."

Günün sonunda kızaran köprü trafiğinden sebep şirkette bıraktım arabamı. Deniz otobüsüyle Bakırköy'e, oradan da taksiyle eve geçerim diye düşündüm. Fakat Bostancı'dan kalkan son feribota yetişemedim. İskelenin yanında sigarasını tüttüren bir adam uzun süre süzdükten sonra yanıma sokuldu. "Yeğenim feribot kaçtı. Dolmuş taksi çekiyorum. Son yolcu bekliyoruz. Gel gidelim." dedi arabanın çevresinde bekleyenleri işaret ederek.

Öne, şoförün yanına oturdum. Arkada ise üç tane kız öğrenci vardı. Hararetli bir şekilde aralarında konuşuyorlardı. Kısa bir süreliğine dinlediğim müziği kıstım ve konuştuklarına kulak verdim.

Ortada oturan göz ucuyla bana baktıktan sonra atladı söze : "Sami yok mu hani matematikçi, onun kızı hasta. İzinliymiş galiba bir hafta kadar. Salıyorlar dışarı bizi. Dün boşluktan istifade kaçtım eve."

İsteyerek kulak misafiri olduğumu anlamasınlar diye kafamı sağa çevirdim. Sözde yolu izliyordum. Bu esnada onun sağındaki girdi söze kahkahayla karışık : "Kızım, o adamın kızı yollu."

Diğer ikisi "Aaa!" diye şaşırdıktan sonra iyice odaklandıklar buna.

"Ya yok yollu derken gidici demek istedim. Kızı götürmedikleri doktor kalmamış. Ateşi, tansiyonu pek iç açıcı değilmiş. Annesi bizimkiyle aynı yerde çalışıyor. O söyledi." diye devam etti konuşmasına.

Şoför de gözleri dikmiş bunları izliyordu. Yaşını almış olsa da odaklandığı şey muhabbet değil, kızların kendileri olduğu aşikardı.

Niye böyle bir geyiğe girdim ki? Günlüğe taksi anılarını yazmak nedir? Neyse bugüne gelelim.

Domuz ve kuş gribinden sonra yine bir aptal hastalıktan sebep kendimizi sakınmak zorunda kalıyoruz. Her zaman olduğu gibi Zeynep ekranın başında ve ne olup bittiğini anlamaya çalışıyor.

Sokağa çıkma yasağını eleştirmek için eylem planlayan bir grup Twitter üzerinden çalışmalar yapsa da bu gidişat beni memnun ediyor. Evliliğimin ikinci haftasında karımla geçireceğim daha fazla zaman. Ve sabahın köründe uyanıp Florya'dan Dudullu'ya işe gitme derdi yok.

Televizyonlarda erzak stoklama derdine girişmiş insanların görüntüleri dönüyor. Bu memleketin insanı yiyecek stoklamaya darbelerden alışık zaten. Fakat anlaşılan sokağa çıkma yasağının uzun olma ihtimali beraberinde yağmalama riskini de getiriyor.

İnsanlar isyan ede dursun ben bu beklenmeyen tatilin keyfini çıkarmayı düşünüyorum. 

Zombi Günlükleri : Hayatta KalmaWhere stories live. Discover now