DEPO

148K 5.9K 8.8K
                                    

"Ayyy yeter yemin ederim keseceğim kendimi."

Bağırış sesiyle gözlerini açan Özgür yastığına sarılmış bir şekilde birkaç saniye etrafına baktı. Yeniden aynı ses yükselince dişlerini sıkıp sarıldığı yastığı yere attı.

"Ulan bir huzur be!" diye mırıldanarak yataktan kalktı ve gri eşofmanı yarıya kadar düşmüş, saçları dağınık bir şekilde sıkıntıyla bir nefes verirken, odadan çıktı. Bağırış sesinin dışarıdan geldiğini anlayınca kapıyı açtı ve kapının önünde duran baş belası küçük kız kardeşi Müge ve Uygar'ı görünce üç basamağı da hızlıca inip onlara doğru yürüdü.

"Yine noluyor lan!" diye bağırdı, abisinin sinirli sesi kulaklarına dolunca sinirli bir şekilde duran abisine kaşları çatık bir şekilde baktı. Bu halde dışarı çıktığına göre çok fazla bağırmış olmalıydı.

"Abi, şu adamına söyle beni rahat bıraksın!" dedi Uygar'ı göstererek. Uygar'ın anında kaşları çatılmıştı.

"Bağırma kız!" dedi kardeşine bir adım atıp 'Alırım ayağımın altına' anlamında bir ses tonuyla.

"Ne bağırma ya ne! Çarşıya gidip Buse ile gezmek istiyorum, gelmiş bana diyor ben götüreceğim seni!" dedi kumral kız gözlerini sonuna kadar açarak.

"Çok meraklı değilim iki tane küçük kızın peşinde saatlerce gezmeye! Abin yalnız gitmeni yasakladı." dedi Uygar ellerini açıp ona açıklama yaparken. O da çok meraklı değildi bu cırtlak kızla uğraşmaya.

"Ya avmde kim bana zarar verecek kim! Arkadaşlarım artık dalga geçiyor bakıcınla gelmişsin diye!" dedi Uygar'a dönüp elini sallayıp. Boyu zaten kısaydı ve burasına kadar hemen geliyordu.

"Bana niye bağırıyoon!" diye bağırdı Uygar artık sinirden karını sızlıyordu.

"Eğer biraz daha bağırırsanız ses tellerinizi söküp atacam!" diye bağırdı Özgür. Mahalleli onlara camdan bakıyordu, dışarda olanlar da durup izliyordu. Mahallede herkes birbirini tanır, ama sevgiden çok istenmeyen baba tarafı akrabaları gibilerdi.

İkisi de karşısında ki üstü çıplak gence bakarken, susmuşlardı ama kaşları çatık halen sinirli sinirli yerlerinde duruyorlardı. Özgür sabah sabah sikilen beyninden dolayı gözlerini kapatıp alnını ovdu. Derin bir nefes alıp elini beline koydu.

"Tamam git tek başına, geç kalmayacaksın ve arayacaksın bizden biri gelip alacak seni." dediğinde Müge'nin gözleri zafer kazanmışcasına parladı. Sırıtarak kafasını salladı ve çantasını koluna taktı. Uygar'a burnunu büküp ikilinin yanından uzaklaştı.

"Valla ben gidip almam bu cadalozu." dedi Uygar, karşısında ki sinirli gence bakıp. Özgür bakışlarını ona çevirdi. Ağzını açacaktı ki bugün işe gönderdiği çocuk, ona seslenip yukarıdan yanına gelince bakışları ona döndü. Elinde anahtar vardı.

"Abi.." dedi, çıplak bir şekilde önünde duran adamı sorgulamadan.

"Ben arabayı aldım da, ne yapayım." dedi meraklı bir şekilde. Özgür bıkkın bir şekilde nefes aldı. Kendisine çipil çipil bakan çocuğa döndü.

"Götür götüne sok!" dediğinde çocuk şaşkınca sinirli adama baktı. Gözlerinden ateş çıkıyordu.

"Siz beni sinir etmek için mi var oldunuz lan?" dedi Uygar'a dönüp hayret dolu bakarken. Gerçekten sanki huzurunu sikip atmak için burdalardı. Uygar gözlerini devirdi ve anahtarı çocuğun elinden aldı.

Uygar çocuğun geldiği yönden ilerlerken çocuk şaşkınca bir Özgür'e bir de yanından geçip giden adama bakarken kendisine dönen keskin bakışlarla hızla Uygar'ı takip etti.

KAVGALIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin