"Farklısın"

950 68 47
                                    

Misaki'nin Ağzından

Usui saldırısını savuşturup kollarından yakaladı. "Sakin ol küçük dostum" Ben ve üç aptal şaşkınlıkla bakarken çocuk küfrediyor, Usui'nin kollarından kurtulmaya çalışıyordu. Gözleri dolmuştu sanki.

"Misa-san yardım edin lütfen!"

" Misa-san mı?"

"Misaki-sama'ya mı dedi o?"

Her şey bir anda hem netleşmiş hem de bulanıklaşmıştı. Tek umudum aptal üçünün adlarına yaraşır derecede aptal olmalarıydı.

Usui'nin Ağzından

Aratake'yi kollarından kaldırıp en uzak koltuğa oturttum. Bana nefretle bakarken sarışın aptal -isimleri henüz hafızamı dolduracak kadar değerli değil- kulağına fısıldamaya başladı.

"Seni aptal ona Misaki-sama demelisin, Misa-san da nerden çıktı?"

" Ne yani siz ünlü Misa-san'ı bilmiyo-"

En yakınımızda duran çöreklerden birini ağzına tıktım. "Çok acıkmış görünüyordunuz efendim afiyet olsun." Yüzüme şaşkın bir ifade takmaya çalışarak aptal üçlüye döndüm.

"Burda Sake (pirinçten yapılan bir içki) yok. Yanlış hatırlamıyorsam küçük ya da büyük her tanışmada sofrada Sake olması söylenmişti bize." Az önce uydurduğum kurala inanan üç aptal koşarak ve bağırarak odadan çıktılar

"Hemen getiriyoruz!"

Aratake boğazına kadar yolladığım çöreği yutmaya çalışırken Misaki yanımıza yaklaştı.

" Neden Sake?"

" Hizmetçiler konuşurken duymuştum. Evde hiç kalmamış"

Gülümseyip Aratake'yi incelerken kulağıma fısıldadı.

Bu kadar yakına gelme Misaki, bu kadar yakın olmaz.

"Bu çocuk beni nerden tanıyor?" "Bunu kendisinden dinlemeniz çok daha iyi olur efendim."

...

"Ve ben de..." dedi bilmem kaçıncı kez yutkunurak. " Size karşı ilgime karşı koyamayarak sizi takip ettim."

Yüzü daha da kızarmıştı ve her kızardığında içimdeki gözünü morartma isteği artıyordu. Misaki'ye döndüğümde 'dövsem mi şefkat mi göstersem' arasında gidip geldiğini fark ettim.

"Sonra o geldi..."

Sesiyle birlikte gözlerimi tekrar çocuğa çevirdim, bana nefretle bakıyordu. Misaki kulağımdan tutup aşağı doğru çekti.

"Seni aptal senden küçük birini dövmeye utanmıyor musun?"

"Bunu yaşı umursamadan bütün erkekleri döven biri mi söylüyor?" Dedim yüzümü buruşturarak. Hala kulağımı tutuyordu ve elini yumruk yapmıştı. Tam yüzüme yumruğunu yiyeceğim sırada Aratake konuştu.

"Beni dövmedi ki o."

"Nasıl yani?" dedi eli havada kalan Misaki. Kulağımı bırakıp anlamayan gözlerle Aratake'ye bakıyordu şimdi. Gözlerimi devirip önüme gelen saçlarımı geriye taradım.

" Beni alıp hiç bilmediğim bir yere götürdü ve orda bıraktı. Yolumu bulmam tam iki saatimi aldı! İnanın bana dövseydi daha iyiydi." Misaki bana bakınca omuz silktim. "Benim tek istediğim sizi takip etmemesiydi."

Kahya Usui! (Askıda)Where stories live. Discover now