"Bu söz ağzınıza çok yakıştı efendim."

1K 88 46
                                    

      Birkaç gün klasik kahyalık işleri yaptım. O sırada evdeki kişilerle ve hizmetçilerle tanışmıştım. Benim dışımda bir kahya daha olduğunu ama izne ayrıldığını öğrendim. Bir de üç uşak vardı. Onlara kısaca 'aptal üçlü' dediklerini öğrendiğimde nedenini anlamam çok geç olmadı. Misaki-sama ya olan saçma hayranlıkları onların aptalca şeyler yapmasına neden oluyordu.

   Bugün ise Misaki-sama pikniğe gitmek istedi. "Biraz dışarı çıkmak iyi olur değil mi?" demişti ciddi bir gülümsemeyle. Hemen malzemeleri ve şöförü ayarlayıp Misaki-sama'yı Seika Parkına götürdüm. Park ormanı aratmayacak kadar büyük ve güzeldi.  Misaki-sama parkta piknik yaparken ayakta durup onu izlemeye başladım. Bugün üstüne çok yakışan bir pembe bir elbise giymiş saçını yandan örmüştü. Aslında mavi bir eşorfman takımıyla çıkmaya hazırdı ki Satsuki-san onu durdurup azarlamıştı.

      Bir hizmetçi olmasına rağmen Misaki-sama ona çok saygı duyuyor değer veriyordu. Ayrıca yaş olarak Satsuki-san büyüktü. Misaki-sama'nın azarlanırkenki suratı çok tatlıydı. Oflayarak üstünü değiştirmeye gittiğinde elimde olmadan kıkırdamıştım...

    Ben bunları düşünmeye dalmışken Misaki-sama'nın kaşlarını çatmış bana baktığını fark ettim. "Sağır mısın? Kaç saattir sana otur diyorum. " Kendimi toparlayıp konuştum. "Affedin efendim ama sizinle oturmam ne kadar doğru olur bilemiyorum. Bir kahya ile efendisinin piknik yapması-" sesli bir şekilde iç çekti. "Burada ciddi olmana gerek yok. Sonuçta aynı yaştayız ve arkadaş olabiliriz bence. Kimse olmadığı zaman az da olsa kahyalığı bırakabilirsin." Bezin öteki ucunu gösterdi. "Geç otur hadi."

       Madem kahyalığı az da olsa bıraktım biraz daha rahat olabilirim diye düşünüp Misaki-sama'nın yanına oturdum. Hadi ama, bu şans elime kaç kere düşebilirdi ki? Utançla yana kaydı. " Sana karşıya otur dedim. " Sırıttım.  "Ama en sevdiğim yiyecekler burada. " dedim ve ikimiz de aynı anda şekerli ekmeğe uzandık. Ellerimizin temas ettiği ufacık bir anda Misaki-sama beni itip ayağa kalktı.  " Aptal. Ihm.. herneyse. Ben biraz yürüyeceğim." Hızlıca ayağa kalktım. "Bekleyin efendim ben de geliyorum."

      "HAYIR." Dedi sert bir tonla. "Senin gibi birinin yardımına ihtiyacım yok! " dedi ve o ayakkabılarla yapılacak en iyi koşuya başladı. Ani ruh hali değişiminden dolayı afallasamda hemen kendime geldim ve farklı bir yoldan onu izlemeye başladım.

--

  

    Onu bulduğumda ayağını yerdeki bir dala sıkıştırmış kurtulamıyordu. Hem dalı ittiriyor hem de bir kıza yaraşmaz cümleler kuruyordu. Bunu nasıl becerdiğini anlamaya çalışırken yanına iki adam geldi. Biri şişman kısa diğeri uzun inceydi. "Hey burda çok tatlı bir şey varmış. " Misaki-sama dalı daha hırslı sarsmaya ve ayağını çekmeye başladı. İki adam Misaki-sama'ya ulaştıklarında ben de arkalarında bitivermiştim. Misaki-sama beni görmemiş hala dalla uğraşıyordu. Iki adama da yumruğu geçirdim.

"Sırf ona çok tatlı diye dokunamazsın."

     Şişman olan tabanları yağlarken ince olan bana yumruk atmaya çalıştı. Gelişigüzel bir tekmeyle onu uzaklaştırıp Misaki-sama'nın yanına gittim. "İyi misiniz? " olumlu anlamda başını salladı.

    Rahatlamış bir ifadeyle gülümsedim. "Efendim bir erkek kadar güçlü olabilirsiniz..." dedim dalı kaldırırken. Daha sonra da ani bir hareketle onu kucağıma aldım. "...ama hala bir kızsınız." Şaşkınlıkla yüzü kırmızıya dönüşürken göğsüme vurmaya başladı. "Beni hemen bırak bu bir emirdir!" " Efendim, bana kahyalığı az da olsa bırakmamı söylemiştiniz. Hem ayağınıza bir şey olmuş olabilir yürümenize izin veremem. " Birkaç dakika daha ısrar ettikten sonra sustu. Onu piknik alanına geri götürüp ayağını inceledim. Ben ayağını incelerken kırmızı bir suratla bana döndü.

"Sanırım bunun söylenmesi gerek şey..." Gözlerimin içine baktı "Usui... Teşekkürler. " bu ani teşekkürle şaşırıp öylece kaldım. Misaki-sama'nın duygularını çözmek gerçekten kolay değildi.  Kalbim çok hızlı atmaya başlamıştı. Gülümseyip ayağına bakmaya devam ettim. "Ayağınızda hiçbir şey yok. Ucuz atlattınız." Kaşlarını çattı.  " Beni bir hiç yere taşıdığın için seni cezalandıracağım. Imm bundan sonra sana aptal Usui diyeceğim. " Şimdi de çocuksu bir heyecana mı kapılmıştı?

     Koşarken dağılmış saçını düzelttim. "Bu söz ağzınıza çok yakıştı efendim. " Şaşkınlıkla geriye zıpladı. "Aynı zamanda sapık!" Kıkırdadım. "Bu da çok yakıştı, efendim. " dememle kafama bir yumruk yedim....

Kahya Usui! (Askıda)Where stories live. Discover now