#4 Sorumluluklar

52 9 0
                                    

Sabah güneş doğmadan bir süre önce uyandı Harleen. Uyumadan önce zihnini zorla susturmuş olduğunu sanmıştı ancak gördüğü rüyalar bunun tam aksini söylüyordu. Arya'yı görmüştü rüyasında. Sarayın bahçesinde dolaştıkları labirenttelerdi. Yine koşuyor ve gülüyorlardı ancak çok geçmeden labirent değişmiş ve onları yutmaya çalışan büyük, yeşil bir girdaba dönüşmüştü.

Nefesini düzenlemeye çalışırken yüzüne uzandı. Tüm gece maskeyle uyumuştu. Alvar'ı kontrol etti. Mışıl mışıl uyuyordu ufaklık. Üstünü güzelce örttükten sonra yanından kalktı. Gece ne kendi kıyafetlerini değiştirebilmişti ne de Alvar'ın temizlenmesini sağlayabilmişti. Bu kadar erken uyandığına göre güzelce yıkanabilir ve kıyafetlerini değiştirip Aaron'un yanına gidebilirdi.

Hızlıca yıkanıp çıktığında güneşin yeni yeni doğduğunu gördü. Kıyafet odasına geçip üstünü giydi ve yine yalnızca ağzının bir kısmını açık bırakan maskelerinden birini taktı. Evinin içinde maskeyle dolaşmak istemiyordu ancak misafirleri ve onların başındaki askerler sebebiyle takmak zorundaydı. Güne pek de eğlenerek başladığı söylenemezdi.

Odasından çıktığında kapısının önünde bir asker gördü. Bu asker, dün gece Raiden ve Alvar'ın kapısında bekleyenlerden biriydi. Harleen'i bu kadar erken saatte ayakta görünce şaşırmış gibiydi. Haksız sayılmazdı, Harleen de benzer durumdaydı. "Günaydın. Kapımda birinin beklemesini söylediğimi hatırlamıyorum."

Asker başıyla ufak bir selam verdikten sonra, "Beni Ace gönderdi efendim. Küçük çocukla ilgili yardıma ihtiyacınız olursa diye. Ayrıca Aaron ve Dax'in sizinle konuşmak için hazır olduğunu da söylemem istendi." dedi.

"Anladım. Lütfen Agnes'a haber verir misin? Gelip Alvar'la ilgilenmesini istiyorum. Kahvaltı saatinde de yemek masasında olmalarını özellikle belirt lütfen. Ayrıca buradan ayrılma ve çocuğun korkup kaçması ihtimaline karşı hazır ol. Onlar kahvaltıya geçtikten sonra gidip dinlenebilirsin."

Askerin onaylaması üzerine Aaron'un ve o haydutların yanına gitmek için hareketlendi. "Aaron hala o adamların yanında mı yoksa çalışma odasına mı geçti biliyor musun?"

"Çalışma odasında efendim."

Harleen teşekkür edip yanından ayrıldı. Loş koridorda ilerleyip alt kattaki çalışma odasına ilerledi. Kapıyı açıp girdiğinde Aaron'un büyük masanın arkasında oturduğunu gördü. Oldukça yorulmuş olmalıydı çünkü dirsekleri masadaydı ve elleriyle başını destekliyordu. Kapıyı açtığını duymamıştı ancak kapının kapanma sesi başını kaldırmasını sağlamıştı. Harleen kapıyı da kilitledikten sonra yüzündeki maskeyi ve saçlarındaki şalı çıkarttı. "Epey zorlu geçti sanırım. Ya da pek de iyi bilgiler edinmedin."

Aaron derin bir iç çekti ve önündeki koltukları gösterip oturmasını istedi. Kendisi de bir bardağa içki doldurup Harleen'in karşısındaki koltuğa oturdu. "Henüz saat çok erken değil mi? Neden bu saatte ayaktasın ufaklık? Üstelik görüyorum ki uyanalı epey olmuş." diyerek saçlarını gösterdi.

"İçmek için de çok erken bir saat ama..." dedi ve omuzlarını silkip gülümsedi Harleen.

"Haklısın, buna diyecek bir sözüm yok." diyerek Aaron da gülümsedi.

Aaron elindeki bardağı incelerken sabırla onu bekledi. Düşüncelerini toparladığı zaman onunla konuşacağını biliyordu. Belki de direkt buraya gelmemeli ve önce ona dinlenmesi için zaman vermeliydi. Artık epeyce yaşlanmıştı Aaron. Bunu ona söylemeye cesaret edemezdi ancak artık saçlarında bol miktarda gri tel vardı. Gerçi gün içinde o kadar hareketli ve dinç görünürdü ki siz kendinizi ondan daha yaşlı hissedebilirdiniz.

MASKEWhere stories live. Discover now